- ahlâkî görecelilik
- ahlâkî ilke
- ahlâkî tehlike1. En az iki tarafın bulunduğu bir işlemde, taraflardan birinin, karşı tarafın ahlâkî ilkelere uygun davranışlarını, kendi bireysel kazancı lehine istismar etmesi durumu. Örneğin yardımseverlerin yardım faaliyetlerini artırmasının yardım talep edenlerin sayı ve talep ettikleri yardım miktarını artırması. 2. Riskin başkası tarafından üstlenildiği durumlarda kişilerin dikkatsiz ve vurdumduymaz davranma eğilimi. Örn. Kaza sigortası yaptıran kişilerin kaza yapmamak için daha az dikkatli davranmaları. bkz. ters seçim.
- ahlâkî yargı
- aileEvlilik, süt veya kan bağı ile birbirine bağlı insanlardan oluşan ve toplumun temeli kabul edilen küçük toplumsal birim. Sanayileşme ile birlikte akrabalık bağlarının eski işlevlerini kaybetmesi, bunun sonucu olarak geleneksel geniş aile yapısının çözülmesi ile ortaya çıkan ve sadece anne, baba ve evlenmemiş çocukların bir arada yaşaması esasına dayanan aile tipine çekirdek aile; anne, baba ve çocukların yanı sıra büyükanne, büyükbaba, dayı, amca gibi yakınlardan biri veya birkaçını da içine alan aileye ise geniş aile denir.
- aile içi şiddetbkz. ev içi şiddet.
- aile sosyolojisiBir sosyal kurum olarak ailenin yapı, işlev ve tarihsel süreç içinde değişik toplumsal yapılardaki gelişim seyrini incelemeyi konu edinen disiplin.
- aile terapisi
- ajitasyonTahrik. 1. Harekete geçirme, bir etkinlikte bulunmaya itme. 2. Siyasal amaçlar doğrultusunda mevcut rejime karşı kitlesel düzeyde hoşnutsuzluk yaratarak, sosyal veya siyasal düzeni değiştirmek için aktif eylemlere yönlendirme çabası; bu amaca yönelik gerginliği tırmandırıcı nitelikteki söz veya eylemler.
- akademik özerklik1. Sadece eğitimin niteliği bakımından değil, yönetim bakımından da eğitim kurumlarının dış denetim ve müdahalelerden, emrivakilerden bağımsız olması; müfredat programını kendisinin belirleyip, yönetim organlarını kendisinin seçebilmesi. 2. Akademik kurumların, siyasi otoritenin tasarruf ve müdahalelerinden bağımsız olarak faaliyette bulunması.
- akademik özgürlükBir öğretim elemanının veya öğrencinin baskı, sansür ve korkudan uzak bir ortamda öğrenme ya da öğretme etkinliğini sürdürebilmesi.
- akıcılıkbkz. akışkanlık.
- akıl
- akıl çağıBatı düşüncesinde, sanattan siyasete, felsefeden bilime kadar her alanda, nihai karar mercii ve en sağlıklı bilgi kaynağı olarak insan aklının esas alındığı düşünce ve yaklaşımların egemen olduğu, 17. yüzyılın sonu ile 19. yüzyılın başı arasındaki dönem. bkz. aydınlanma çağı.
- akıl hastalığıİnsan aklının olağan işleyişini kaybetmesi biçiminde tezahür eden davranış bozukluğu.
- akılcı oybkz. oy.
- akılcılaştırmabkz. mantığa büründürme.
- akılcılıkRasyonalizm. Usçuluk. İnsan zihninin işleyişinin bağlı olduğu kurallarla nesnel dünyaya egemen olan kuralların aynı olduğunu; bu nedenle, ancak aklın prensiplerine uygun düşünce yoluyla gerçek, sağlam ve güvenilir bilgilere ulaşılabileceğini ileri süren; bütün açıklamaların merkezine aklı veya aklî prensipleri yerleştiren yaklaşım. Buna göre, akla uygun olan gerçek, geçek olan da akla uygundur.
- akıldışı
- akım değişkenDeğeri belirli bir zaman aralığına bağlı olarak ölçülebilen değişken. Haftalık, aylık veya yıllık gelir gibi. bkz. stok değişken.