- devlet hazinesi1. Devletin kasası; kamu kesimi gelir-gider dengesinin ve nakit durumunun izlendiği merkez. 2. Devletin malî tasarruflarından bir çoğunun icra merkezi konumundaki kamu birimi. Maliye politikası çerçevesinde devlet tarafından yapılması öngörülen işlemlerin önemli bir bölümünün yürütüldüğü merkez.
- devlet kapitalizmiDevletin yahut kamu kesiminin özel kesim üzerinde ekonomik ve siyasal denetim uyguladığı kapitalist sistem. Marksist kurama göre devlet kapitalizmi, sosyalizme geçiş sürecinde geçici olarak uygulanması zorunlu olan bir iktisadi politikadır. bkz. demokratik kapitalizm, kapitalizm.
- devlet sosyalizmiBireylerin tümüyle eşit koşullarda yaşamasını sağlayacak yönetimin devlet gücünü ele geçirerek elde edileceğini savunan görüş. Kamusal mülkiyet kurumu üzerinden bütün kaynakların mülkiyetini devlete vermek suretiyle devleti her şeyi sıkı biçimde kontrol eden bir aygıt haline getiren sosyalizm türü.
- devlet şurasıbkz. danıştay.
- devlet tahvilibkz. hazine bonosu.
- devletçilik1. Her türlü sosyal, siyasal ve ekonomik düzenlemede devlete öncülük ve öncelik veren anlayış. 2. Devletin planlamadan başlayarak bizzat mal ve hizmetlerin üretiminin gerçekleştirilmesi, işbölümü ve gelir dağılımının sağlanmasına kadar bütün kararlarda ekonomik hayata müdahalesinden yana olan ekonomi yönetimi anlayışı. bkz. serbest piyasa ekonomisi, güdümlü ekonomi.
- devletin görece özerkliğiDevletin egemen sınıfın sömürü aygıtlarından biri olduğu yolundaki tezin, yapısalcı ve araçsalcı Marksistler arasında tartışılmasıyla ortaya çıkan ve devletin egemen sınıflardan görece bağımsız olduğunu vurgulayan kavram. Araçsalcılar devletin, egemen sınıfın çıkarlarını koruyan bir araç olduğunu söylerken; yapısalcılar devletin egemen sınıfın isteğiyle yaratılan bir sömürü aygıtı değil, sonuçta egemen sınıfın lehine çalışsa bile, egemen sınıfların da varlıklarını borçlu oldukları siyasal yapının bir ürünü olduğunu iddia ederek, devletin görece özerkliğini savunmuşlardır. Burada devlet egemen sınıflara izafeten değil; devlet de, egemen sınıflar da sisteme izafeten tanımlanmaktadır. Başka bir deyişle referans noktası devlet değil, sistemdir; devlet de, hakim sınıflar da sistem sayesinde anlam kazanırlar.
- devletleştirmebkz. millileştirme.
- devrim1. Değişimin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğine ilişkin kuralların da değiştirilmesini öngören köklü değişim. bkz. reform. 2. İhtilal. Bir toplumun yönetim biçimini, sosyal ve siyasal kurumlarını veya yönetici elitini değiştirerek yerine yenisini getirmek ve toplumsal kurumlara yeni bir biçim vermek amacıyla yapılan köklü değişiklik. Zorla değiştirmeyi hedefleyen hareket. 3. Toplumların sosyo-ekonomik yapılarında uzun vadede önemli sonuçlar getiren icat veya değişiklikler. Örn. Sanayi devrimi, tarım devrimi, teknolojik devrim, bilimsel devrim.
- devrimci bilimMevcut bilim anlayışını kökten değiştiren yeni bir paradigma oluşturan bilimsel yaklaşım. bkz. olağan bilim.
- devrimci sosyalizmKomünistler dahil, iktidarı zorla ele geçirip sanayiyi millileştirme ve özel mülkiyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan, radikal sosyalist görüş.
- dezenflasyonEnflasyonun önlenmesi ya da enflasyonist beklentilerin kırılması ve ekonomik istikrarın korunması amacıyla merkez bankası tarafından reeskont oranlarının yükseltilmesi, kredileri daraltıcı yönde müdahale edilmesi ve açık piyasa işlemlerine başvurulması politikası.
- diasporaDoğal, siyasal, ekonomik veya kültürel nedenlerle bir halkın dünyanın değişik coğrafyalarına yayılması.
- diğerkâmlık
- dijital ayak kiziİnternet ortamında yapılan her türlü iş ve işlemlerin daha sonra izlenebilmesine imkân veren veriler. bkz. dijital diktatörlük, dijital göçmen, dijital yerli.
- dijital diktatörlükBireylere ait tüm bilgilerin tek merkezde toplanarak, insanların düşünce, tutum ve davranışlarının izlenmesi, denetlenmesi ve yönlendirilmesi. bkz. dijital vatandaşlık, dijital göçmen, dijital yerli, dijital ayak izi.
- dijital göçmenDijital teknolojilerden önce dünyaya gelen ve yetişkin bir birey olduktan sonra bu teknolojilerle tanışan birey. bkz. dijital yerli.
- dijital vatandaşlıkİçinde yaşadığı toplumda yaygınlık kazanan dijital teknolojileri uygun biçimde veya yeterli düzeyde kullanabilme becerisine sahip olma düzeyi. bkz. dijital diktatörlük, dijital göçmen, dijital yerli.
- dijital yerliHayatını çocukluğundan itibaren dijital teknolojilerle birlikte oluşturan birey. bkz. digital yerli.
- dikey entegrasyonAynı alanda faaliyette bulunan firmaların daha düşük maliyetle üretip daha fazla kazanç elde etme amacıyla tek bir çatı altında toplanmaları. bkz. yatay entegrasyon.