- bedeviyetGöçebelik. Göçerlik. 1. Yerleşik hayatın henüz yaygınlaşmadığı, buna bağlı olarak, medeniyetin gelişmediği bir ortamda söz konusu olan sade, göçebe yaşam tarzı. 2. Her medeniyetin doğuşuna zemin hazırlayan ve topluluk bireyleri arasındaki asabiyetin güçlü, yüz yüze ilişkilerin yaygın olduğu; siyasal anlamda ise devlet kurabilmek veya kurulmuş devleti güçlendirmek için gerekli toplumsal enerjinin yoğun olduğu aşama. (İ. Haldun) bkz. hadariyet, barbarlık, uygarlık.
- beklenmedik keşifBir araştırma sırasında araştırmacının peşinde olmadığı, hatta farkında bile olunmayan, beklenmedik yeni bir durumun keşfedilmesi.
- beklenti teorisiKahneman ve Tversky tarafından geliştirilen ve insanların karar verme ve risk alma davranışlarının, durumun kayıp veya kazanç olarak algılanmasına göre değiştiğini; kayıpları bertaraf etmeleri gerektiğinde risk alma, buna karşın kazançlara odaklandıklarında ise risk almama eğiliminde olduklarını ifade eden teori. Buna göre insanlar "kesin bir kazanç" ile "olası bir kazanç" arasında tercih yapmak durumunda kaldıklarında, kazanç olasılığının beklenen değeri daha yüksek olsa bile, risk almayıp kesin kazancı tercih etmeye; "kesin bir zarar" ile "olası bir zarar" arasında tercih yapmak durumunda kaldıklarında ise, olası zararın vereceği zarar beklentisi daha yüksek olsa bile, kesin zarar yerine olası zarar yönünde tercih yapma eğilimindedirler. Bu amaçla yapılan bir deneyde; yüzde 80 olasılıkla 4.000 dolar kazanmak ve yüzde 20 olasılıkla kazanamamak ile yüzde 100 olasılıkla 3.000 dolar kazanmak arasında bir tercih yapmaları istenmiştir. Deneklerin 80’i 3.000 dolarlık kesin kazancı tercih etmişlerdir.
- belirlenemezcilikZorunsuzluk, indeterminizm. Determinizmi reddederek evrende meydana gelen her şeyin değişmez yasalarla açıklanamayacağını, nedensellik yasasına bağlı olmadan gerçekleşen olay, olgu ve süreçlerin de bulunabileceğini, insan iradesinin her zaman neden-sonuç zincirine bağlı olarak çalışmadığını ileri süren görüş. bkz. determinizm.
- belirlenim
- belirlenimcilikbkz. determinizm.
- belirsizlik1. Belirli olmama hali; bir olay veya olgunun doğruluğu-yanlışlığı veya ne durumda olduğunun tam olarak bilinmeme, bilinen ölçü birimleriyle tam olarak ölçülememe durumu. 2. Sigorta edilemeyen ve dönemsel yahut yapısal değişikliklere bağlı olarak maliyet ve gelirlerdeki düşme ve artma olasılığı. bkz. kesinlik, risk.
- belitbkz. aksiyom.
- bellekbkz. hafıza.
- benEgo. Bireyin başka bireylerden ayırarak, kendisi olarak kavrayıp tanımladığı özü.
- bencil hazcılık
- bencillikEgoizm. Enaniyet. 1. Kendini düşünme, benliğini öne çıkarma. 2. Bireyin bütün eylem, etkinlik ve davranışlarında kendi bireysel çıkarlarını ön planda tutması biçiminde tezahür eden kişilik türü. 3. Kişinin düşünce, davranış ve ilişkilerinde, başkalarına zarar verip vermediğine bakmaksızın, sadece kendi menfaatini hesaba katması, her türlü kararında en temel kriter olarak kişisel çıkarlarını gözetmesi, karşılığında diğer her şeyi feda edecek kadar kendi çıkarına düşkün olması.
- Benford kanunu1881 yılında Amerikalı astronom ve matematikçi Simon Newcomb tarafından ilk kez dikkat çekilen, 1938 yılında da fizikçi Frank Benford tarafından geliştirilen ve benzer olguların büyüklüğünü tanımlayan (nüfus, ağırlık, uzaklık, parasal artış gibi), alt ve üst sınırları belirlenmemiş veya bir algoritmaya göre üretilmeyen herhangi bir istatistik verisinden veya herhangi bir sayılar tablosundan rastgele bir sayı seçildiğinde bu sayının farklı basamaklarında bulunan rakamların 0-9 arasındaki rakamlardan herhangi biri olma olasılığının sanıldığı gibi eşit olmadığını ileri süren kural. Buna göre, bir tabloda veya istatistik serisinde yer alan sayının ilk rakamının örneğin 1 olma olasılığı %30.10; 2 olma olasılığı %17.61; 3 olma olasılığı, %12.49; 4 olma olasılığı %9.69; 5 olma olasılığı %7.92; 6 olma olasılığı %6.69; 7 olma olasılığı %5.80; 8 olma olasılığı %5.12 ve 9 olma olasılığı %4.58'dir. Bu farklılaşma serinin ikinci veya üçüncü veya dördüncü hanelerinde de farklı bir ilişki ile devam etmektedir.
- benlik
- benlik ülküsü
- benmerkezcilikEgosetrisizm. Kendi bakış açısının dışında gelişen olaylara anlam verememe; her şeyi kendi sınırlılığına hapsetme; sahip olduğu perspektifin esiri olma ve onu aşamama tavrı. Her şeye kendi açısından bakma; olup bitenlerin değerlendirilip yorumlanmasında merkeze kendini yerleştirme, mutlak gerçek ve başkaları karşısındaki göreceli konumunu kavrayamama, ya da ihmal etme.
- Benthamcılıkbkz. faydacılık.
- benzer evlilikBirbiriyle benzeşen bireylerin yaptığı evlilik. bkz. farklı evlilik.
- benzeştirici küreselleşmeDünya ölçeğinde üretim yöntemleri ve ürünlerinin, tüketim kalıplarının, yönetim biçimlerinin ve inanç, değer ve kültürlerin giderek birbirine benzer hâle gelmesi. bkz. küreselleşme, dayatmacı küreselleşme.
- beraet-i zimmetbkz. masumiyet karinesi.