- yönetimsel devrimModern teknolojik bilgi ile donanmış yöneticilerin, üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmamalarına rağmen, yetenek, bilgi ve becerileriyle söz konusu mülkiyeti elinde tutan kapitalistlerden daha güçlü hale gelerek, dünyanın fiili yöneticileri durumuna geldiklerini böylece, yöneticilerin egemen olduğu yeni bir tarihsel dönemin kapısını açtıklarını ileri süren görüş. (J. Burnham)
- yönetişimKararların sadece yöneticilerin inisiyatifi ile oluşmadığı, yönetilenlerin de karar alma süreçlerine katıldığı yönetim tarzı. bkz. iyi yönetişim, kötü yönetişim.
- yönetmelik
- yöneylem araştırmasıKarmaşık idari, ekonomik veya siyasal olaylarla ilgili kararların alınmasında uygulanan bir yöntem. Buna göre önce amaçlar ve araçlar belirlenir. İkinci aşamada amaç ve araç arasında rasyonel ilişkileri gösteren matematiksel modeller geliştirilir. Üçüncü aşamada bu modeller uygulamaya konur ve en iyi işleyen modele uygun olacak şekilde karar alınır.
- yönlendirmeyen tedaviHastanın, sorunlarını terapistin yerine kendisinin çözmeyi öğrenmesinin gerekli olduğu ilkesine dayanan ve hastaya tedavide etkin rol vererek, onun kendisini ifadesine en fazla imkân tanıyan psikoterapi yöntemi.
- yöntem
- yöntembilimbkz. metodoloji.
- yordambkz. teknik.
- yörükbkz. göçebelik.
- yorumsamaHermenötik. Sosyolojide, sosyal gerçeklik ile düşünce arasında neredeyse bire-bir bir ilişki kurmaya çalışan pozitivist bakış açısına bir tepki olarak geliştirilen ve dünya görüşü ile gerçekliğin yorumlanması arasında sürekli gidiş gelişler kurarak, bütünü parça, parçayı da bütünle birlikte anlamanın en güzel yolunun yorumlama olduğunu ileri süren yaklaşım.
- yozlaşma1. Rüşvetçilik, adam kayırmacılık, torpil, iltimas, gücü ve yetkiyi kötüye kullanma yoluyla kanunsuz işler yapma, çizgi dışına çıkma, yolsuzluk. 2. Ahlaki dejenerasyon, etik değerlerde aşınma, soysuzluk.
- yüceltmeSüblimasyon. Engellenen veya meşru kabul edilmeyen bir güdünün meşru kabul edilen bir üretimde kullanılmak üzere bilinçsiz bir şekilde kanalize olması. Örn. Sevdiğine kavuşamayan bir aşığın iyi bir sanatçı olması.
- yukarı barbarlıkbkz. barbarlık.
- yükleme teorisiİnsan davranışları ile ilgili yargıların, söz konusu davranışlar ve onlara neden olduğu düşünülen faktörlere yüklenen anlamlarla kayıtlı olduğunu savunan kuram. Buna göre, başkalarının davranış nedenlerine yüklediğimiz anlam değiştikçe o davranışlarla ilgili yargılarımız da değişir. Dolayısı ile davranışlarla ilgili yargılar öznel durumlarla iç içe oluşur.
- yüksek doğurganlık tuzağıAilece yoksulluktan kurtulmak için çalışacak işgücü yetiştirmek amacıyla daha çok çocuk sahibi olmaya eğilimli olan yoksul ailelerin, hem çocuklarına yeterli eğitim imkanları sunamamaları ve yetersiz beslenme ile sağlık sorunları nedeniyle çocuklarının daha erken yaşlarda ölmesi, hem de kadınların daha uzun süre üretimden uzak kalacak biçimde hamilelik dönemi geçirmeleri nedeni ile yoksulluk döngüsünü kıramamaları. bkz. yoksulluk döngüsü.
- yüksek kültürBir toplumun daha çok üst sınıflarına mensup bireylere özgü olan kültürel değer ve tercihler. bkz. sınıf, kültür, alt kültür.
- yumuşak güç
- yumuşamaDetant. 1960 ortalarında ilk defa tartışılmaya başlanan ve 1969-1975 yılları arasında; Doğu-Batı yarışının daha az acil ve daha az önemli olduğunu kabul eden, karşılıklı menfaat ilişkilerinin mümkünlüğünü tanıyan ve süper güçler arasındaki düşmanca ilişkiyi yeniden düzenleyen ABD Başkanı R. Nixon’ın Sovyetler Birliği’ne karşı benimsediği politik strateji.
- yurttaşlıkbkz. vatandaşlık.
- yürütme