- vergi istisnasıbkz. vergi.
- vergi muafiyetibkz. vergi.
- vergi mükellefi
- vergi yansıması1. Yasaların tanıdığı imkânlardan yararlanarak ödenmiş bir vergi yükünün kısmen veya tamamen başkalarına devredilmesi. 2. Arz ve talep esnekliğine bağlı olarak bir mal üzerine konan bir verginin üretici ile tüketici arasında paylaşılması. Bir malın talep esnekliği ne kadar düşükse, ilave verginin daha çoğu tüketiciye yansıtılır. Benzer şekilde, bir malın arz esnekliği ne kadar düşükse vergi yükü o oranda üreticiye yansır. Arz sonsuz esnek olduğunda vergi yükünün tümü tüketiciye, talep sonsuz esnek olduğunda ise vergi yükünün tamamı üreticiye yansır. Vergi ödememek ya da olması gerektiğinden daha az ödemek amacıyla vergi yasalarına aykırı hareket etmeye de vergi kaçakçılığı denir.
- veriler1. İşlenmemiş, yorum yapmaya imkân verecek düzeyde sistemleştirilmemiş, ham bilgiler. 2. Bir sorunun çözümü araştırılırken olduğu gibi alınan yahut öyle olduğu kabul edilen fikir ve önermeler. 3. Matematiksel ve istatistiksel çalışmalar ve daha genelde tüm araştırmalarda kullanılan rakam, tablo, seri ve ham bilgiler bütünü.
- verili statüBireyin yetenek, çaba veya iradesi sonucu oluşmayan, içinde yetiştiği ortamın doğal bir sonucu olarak kazanılan, çoğunlukla da doğuştan kazanılan Türk, Laz, Kürt, işçi çocuğu, hemşeri, kız kardeş, kuzen gibi toplumsal statüler. bkz. statü, kazanılmış statü.
- verimlilik
- verimlilik rantıbkz. rant.
- vesayet yetkisiMerkezi yönetimin, yönetimin birliği ilkesine dayanarak, yerel yönetim organlarının etkinliklerini hukuka uygunluk bakımından denetleme yetkisi.
- vetirebkz. süreç.
- veto1. Alt düzeyde alınan bir kararın, daha yetkili bir üst merci tarafından reddedilmesi. 2. Genel anlamda yasama organı tarafından kabul edilen yasaların devlet başkanı tarafından onaylanmaması durumu; özel olarak da, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamalar sırasında ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’den oluşan beş daimi üyeden herhangi birinin, yetkisini kullanarak oylama konusu kararın alınmasına engel olması.
- vicdan1. Bireylerin toplumsal ilişkilerini belirleyen, bütün insanlarda doğuştan var olsa da çoğunlukla içinde yaşanılan topluma egemen olan normlara paralel olarak gelişen yahut biçim kazanan, içselleştirilmiş kural ve değerler bütünü; doğru-yanlış anlayışları. 2. Doğru-yanlış, iyi-kötü gibi ahlaki yargıların hayata aktarıldığı, insanın, kendisini hesaba çektiği, yahut iç denetime tabi tuttuğu sezgisel süreç. Kişinin kendisini başkalarının yerine koyarak düşünmesini mümkün kılan, dolayısıyla onların zararına olan düşünce ve eylemler yapmaktan alıkoyan içsel uyarı sistemi.
- Vietnam sendromuABD’nin, kazanacağından emin olarak girdiği Vietnam Savaşı’ndan milyarlarca dolarlık maddi kayıp, elli bin dolayında ölü veya akıbeti belirsiz olmak üzere insan kaybı vererek geri çekilmek zorunda kalmasıyla uğradığı hayal kırıklığı; zafer çığlıklarının peşinden ABD için Vietnam’ın, siyasi ve askeri açıdan içinden çıkılması güç bir bataklığa dönüşmesi, yenilginin utancı ve savaşın yıkımının üst üste gelmesi sonucu Amerikan halkında oluşan savaş korkusu. 1990’lı yıllara kadar etkili olan Vietnam sendromunun 1991 yılı başlarında Körfez krizini çözmek amacıyla Irak’a karşı girişilen harekatın başarılı olmasıyla aşıldığı söylenmektedir.
- Viyana çevresibkz Mantıksal Pozitivizm.
- Viyana okulubkz. Avusturya okulu.
- vizeBir ülkenin, başka ülke vatandaşlarına giriş izni veren ve söz konusu ülke vatandaşının kimlik ve milliyetinin doğruluğunun ispat edildiğini, giriş nedenlerinin uygun bulunduğunu gösteren ve o ülkenin bir resmi görevlisi yahut yetkili mercii tarafından, pasaport üzerine yapılan tasdik. Karşılıklı olarak ülkelerin vizeleri kaldırmalarına, ya da belirli kişilerin vize uygulamasının kapsamı dışında bırakılmasına da vize muafiyeti denir.
- vize muafiyetibkz. vize.
- vurgunculukbkz. tefecilik.
- Wilson prensipleriOcak 1918’de Birinci Dünya Savaşı sonrası konjonktürde yeniden yapılanma arayışları sürerken ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından ortaya atılan, toplam 14 maddeden oluşan ve ilk beş maddesinde barışın gerçekleşmesinin genel prensiplerini, geriye kalan dokuz maddesinde ise Avrupa’da kalıcı bir yerleşim için gerekli olan sınır değişikliklerini içeren prensipler.
- wwwDünya ölçeğinde ağ anlamına gelen İngilizce kelimelerin ilk harflerinden oluşan internet adres erişim öneki.