- kooperatifOrtaklarının belirli ekonomik çıkarlarını, özellikle mesleki veya temel ihtiyaç maddelerini karşılıklı yardım, dayanışma ve birbirine kefalet yoluyla sağlamak amacıyla, gerçek kişilerin yanı sıra özel ya da kamu tüzel kişileri, il özel idareleri, belediyeler, köyler ve dernekler tarafından kurulan, sermaye ve ortak sayıları değişen, tüzel kişiliğe sahip ortaklıklar. Kooperatiflerde asıl amaç, kazanç elde edip ortaklara dağıtmak değil, ortakların ihtiyaçlarını toplu olarak daha kolay ve ucuza sağlamaktır.
- kopuk komşuluk1. Hızlı ve yeni oluşan büyük kentlerde, özellikle de büyük apartman ve sitelerde, uzun süre çok yakın mekânlarda veya yanyana yaşamalarına rağmen bireylerin bu yakın çevresinde bulunan insanlar hakkında çok sınırlı bilgi sahibi olmaları ve bunlarla çok az ilişki kurmaları. 2. Modernleşme ve küreselleşmeyle birlikte telefon, internet ve diğer iletişim araçları yardımıyla mekan olarak oldukça uzaklarda olan insanlarla çok yakın arkadaşlıklar kurabilen insanların, bir kaç metre uzaklıktaki mekanlarda uzun süre birbirleriyle kişisel olarak hiç tanışmadan yaşaması. bkz. komşuluk, mesafeli dostluk.
- korelasyon1. Bağıntı. İki ya da daha fazla olgunun varyasyonları arasındaki mantıksal, zorunlu bağımlılık ilişkisi ve bu ilişkinin istatistiksel açıdan ifadesi. 2. Birden çok olay veya sürecin sürekli eş zamanlı veya art zamanlı olarak gerçekleşmesi nedeniyle aralarında gözlenen ilişki. Örneğin iyi eğitim ile insanların yüksek gelir elde etmeleri arasında sıkı bir korelasyon olduğu söylenebilir. Ancak her korelasyon ilişkisi bir nedensellik ilişkisini ima etmez. bkz. nedensellik, sahte ilişkisellik.
- körfez krizi1990 yılı Ağustos ayında Irak’ın çeşitli gerekçeler ileri sürerek Kuveyt’i önce işgal, sonra da ilhak etmesi ile başlayan; bölgenin sahip olduğu önemli petrol zenginliği nedeniyle Körfez bölgesinde hayati çıkarları olan başta ABD olmak üzere tüm Batılı devletlerin, Irak’tan Kuveyt’i derhal ve şartsız olarak boşaltmasını istemeleri ve Irak’ı buna zorlamak üzere bölgeye askeri yığınak yapmaları ile hızla tırmanarak Körfez savaşına neden olan gerginlik durumu.
- körfez savaşıKörfez krizinin sonucunda Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında, ABD’nin öncülüğünde 28 ülkeden oluşan müttefik güçler ile Irak arasında 15 Ocak 1991 tarihinde başlayıp bir buçuk ay kadar süren ve Irak’ın ağır yenilgisi ile sonuçlanan, Ortadoğu’daki güçler dengesinin yeniden belirlenmesine neden olan savaş. bkz. yeni dünya düzeni.
- korporasyon toplumubkz. korporatizm.
- korporatizm1. İmalat faaliyetlerinin mesleki örgütler tarafından, disiplinli bir biçimde yürütülmesi amacıyla kurulan, mesleğin erbabı olmak isteyenlerin üye olarak çıraklık, kalfalık aşamalarından geçtikten sonra ustalık derecesine ulaşmasını öngören bir Ortaçağ iş örgütlenme sistemi. 2. Toplumu ilgilendiren önemli ekonomik ve siyasal kararların alınmasında sadece devletin denetimindeki kurum ve örgütlerin söz sahibi olduğu, bireysel etkinliğin kaybolduğu veya bireyin karar alma sürecine ancak bu örgütler aracılığıyla ve kısıtlı bir oranda katılabildiği toplumsal örgütlenme biçimi.
- korsan mitingbkz. miting.
- korumacı politikabkz. korumacılık.
- korumacılık1. Himayecilik. Bir kurum, yapı veya oluşumun kendisinden daha güçlü rakiplere karşı türlü yollarla korunması, rakiplerinin avantajlarından zarar görmesinin engellenmesi. 2. Zayıf yerel sanayilerin korunması, yabancı ürünlerin iç piyasayı istila ederek yerli sektörleri ciddi bunalımlarla karşı karşıya bırakmasının önlenmesi, dış ödemeler dengesi ve dış ticaret hadlerinin iyileştirilmesi.. gibi amaçlarla gümrük tarifeleri, kotalar ve ithalat yasakları gibi araçlar kullanılarak ithalatın sınırlandırılması, dış ticaretin kontrol altına alınması; bu suretle ekonominin dış rekabetten korunması. Bu amaçla uygulanan dış ticaret ve ekonomi politikasına da korumacı politika denir. bkz. korumacılık lehindeki gerekçeler.
- korumacılık gerekçeleriKorumacı dış ticaret politikasının neden gerekli olduğu yönünde ileri sürülen gerekçeler. Başlıca korumacılık gerekçeleri şunlardır: 1. Milli güvenlik, 2. Bebek endüstriler, 3. İşsizliğin önlenmesi, 4. Dış ödemeler dengesi açıkları, 5. Dampinge karşı koruma, 6. İç pazarın yerli üreticiye tahsisi, 7. Çocuk işgücünün önlenmesi, 8. Çevrenin korunması, 9. Stratejik ticaret politikası, 10. Adil ticaret yahut "koşulların eşitliği."
- koruyucu kuşak
- koşullandırmabkz. şartlandırma.
- kota1. Miktar sınırlaması. 2. Bir seçimde, bir parti yahut adayın kazanabilmesi için alması şart koşulan asgari oy sayısı, yahut toplam oyların yüzde cinsinden oranı. 3. Uluslararası ticari ilişkilerde, mevcut ekonomik dengeleri korumak amacıyla, ithalatına izin verilen mallara getirilen miktar sınırlaması. Tarifenin sağladığı dolaylı korumanın aksine, kota doğrudan koruma sağlayan bir korumacı politika aracıdır. bkz. korumacı politika, korumacılık, tarife, korumacılık gerekçeleri, serbest ticaret gerekçeleri.
- kota sistemiUluslararası ticarette, yerli sanayinin korunması veya ödemeler dengesi açığının kapatılması amacıyla, 1 ay, 3 ay, 6 ay veya 1 yıl gibi belirli dönemler itibariyle bazı malların ithalatına miktar ya da değer kısıtlaması getirilerek, belirlenen bir üst sınırın ötesinde ithalata izin verilmemesini öngören dış ticaret sistemi.
- kötü hizmet
- kötü mal
- kötü yönetişimKamu yöneticilerinin, ilgili tüm paydaşların görüşlerini de yansıtarak en uygun kararları oluşturamaması, kamu kaynaklarının en uygun alanlarda kullanımını sağlayamaması. bkz. yönetişim, iyi yönetişim.
- kötümserlikKaramsarlık 1. Varoluşa hep olumsuz açıdan bakan, ümitsizlik ve karamsarlığın egemen olduğu bir bakış açısıyla, her şeyin daha da kötüye doğru gittiğini ileri süren yaklaşım. 2. Olup biten şeylerden sürekli olumsuz sonuçlar çıkarma, gelişmeleri hayra değil, şerre yorma, bardağın daima boş tarafına odaklanma tavrı. bkz. gerçekçi olmayan karamsarlık, iyimserlik.
- köy sosyolojisiKöy kökenli insanların, köylerinde veya göçüp yerleştikleri şehirlerin gecekondu bölgelerinde geliştirdikler ilişki, meydana getirdikleri kurum ve sahip oldukları değerleri inceleyen disiplin. bkz. kent sosyolojisi.