• kaba güç
    Ülkelerin uluslararası alanda etkinliklerini belirleyen askeri ve ekonomik gücü. bkz. yumuşak güç.
  • kaba ölüm oranı
    Belirli bir toplum için, yıl ortası nüfusa göre, her bin kişiye düşen ölüm sayısını gösteren oran.
  • kabile
    Birden fazla aşiretin veya çeşitli boyların bir araya gelmesi ve bir lider etrafında örgütlenmesiyle oluşan, bir arada yaşayıp beraber yer değiştiren, ortak bir dil ve dinsel inançları olan ve aynı soydan geldiklerine inanan insan topluluğu.
  • kabilecilik
    1. Kabile norm ve çıkarlarını her şeyin üstünde görme; insanları kabile bağlılığına göre tasnif etme. 2. Mensup olduğu kabilenin inanç, değer ve çıkarlarını aşırı önemseme; kabileyi davranış belirleyici temel toplumsal birim olarak kabul etme tavrı. 3. Kavmiyetçilik. Irk, kan, hısımlık, meslek, ideoloji veya çıkar bağı gibi ortaklıkları nedeniyle bir araya gelen, üyelerinin grup içinde birbirine büyük sadakat ve güçlü dayanışma gösterdiği, öteki grupları da aşağı görmeye dayalı her türlü kimlik oluşturma yaklaşımı. bkz. modern kabilecilik, bilimsel kabilecilik.
  • kabiliyet
    bkz. yetenek.
  • kaçınma
    Organizmada ruhsal gerginlik yaratacak bir uyarı işaretiyle karşılaşıldığında seri bir manevrayla duruma uygun bir davranış geliştirerek söz konusu gerginlikten kurtulma şeklinde ortaya çıkan savunma mekanizması.
  • kaçınma-kaçınma çatışması
    Kişinin iki olumsuz hedef arasında kalması ve bir hedeften uzaklaştıkça diğer olumsuz hedefe yaklaşmak zorunda kalmasından doğan çatışma.
  • kader
    Yazgı. Genelde her canlı, özelde insanın yaşam serüveni boyunca yaşayacağı olaylar, geçireceği tecrübeler ve başından geçecek her türlü yaşantıdan oluşan bütün.
  • kadercilik
    Fatalizm. İnsanın kendi dışında belirlenmiş olan bir kaderi yaşamak zorunda olduğuna ve her şeyin bütünüyle tanrı tarafından belirlendiğine inanan, bu nedenle de insan etkiliklerinde iradenin rolünü kabul etmeyen aşırı determinist anlayış. bkz. cebriye, kaderiye.
  • Kaderiye
    İnsanın kaderini kendisinin yarattığı, kendi eylemlerinin belirleyicisinin kendi özgür iradesi olduğu, şans veya önceden belirlemiş bir zorlamanın söz konusu olmadığı inancı. Cebriye ile birlikte kader konusundaki iki uç yaklaşımdan biri. bkz. Cebriye, kadercilik.
  • kadın düşmanlığı
    Kadınları ya olumsuz, ya da ikincil nitelik taşıyan sıfatlarla tanımlama ve kadını hor görme, küçük görme biçimlerinde ortaya çıkan kadın karşıtlığı.
  • kadın hakları
    Kadınların cinsiyet farklılığı nedeniyle olumsuz bir konuma düşmelerini önleyici, eşit işe eşit ücret, hukuk önünde, eğitimde, mirasta ve diğer alanlarda erkeklerle eşit veya doğum, çocuk bakımı ve emzirme gibi sadece kadınlara özgü durumlar nedeniyle ayrıcalık sağlayan haklar. bkz. insan hakları.
  • kadın hareketi
    Kadınların toplumsal ve siyasal konumlarını iyileştirmek için geliştirdikleri düşünceler, öneriler ve gerçekleştirdikleri eylemlerin genel adı. bkz. feminizm.
  • kadın işgücü katkısızlığı yanılgısı
    Bir ekonomide ücretli işgücü piyasasına çıkan kadınların, oluşan işgücü arzı fazlalığı nedeniyle doğrudan erkeklerin, dolaylı biçimde de toplam aile gelirinin azalmasına yol açtıkları gerekçesiyle toplumsal refaha reel bir katkıda bulunmadıkları görüşü. bkz. toplam sabit işgücü yanılgısı.
  • kadın merkezcilik
    Bilinçli veya bilinçsiz olarak kadının, ilgi, çıkar ve bakış açısını merkeze yerleştiren, bütün değerlendirmeleri kadın merkezli olarak yapan yaklaşım. bkz. erkek merkezcilik.
  • kadınsılık
    Biyolojik veya kültürel olarak erkeklerden ziyade kadınlara özgü olduğu düşünülen özellikler. bkz. erkeksilik.
  • kadro partisi
    Temel olarak gücünü parti üyelerinin sayısından değil, seçim çevrelerindeki nüfuzlu ve zengin kişilerden alan ve seçim dönemlerinde onların mal ve nüfuzlarını kullanmalarını sağlayarak çalışan siyasal parti.
  • kâinat
    bkz. evren.
  • kalıp değişkenler
    Değişik toplumlarda görülen davranış biçimlerinin temel özelliklerini yansıtacak bir ideal tip meydana getirmek amacıyla oluşturulan davranış kalıpları. T. Parsons ve E.A. Shils tarafından geliştirilen bu kalıp değişkenler geniş uygulama alanına sahip olmakla beraber daha çok modern ve geleneksel toplumlardaki davranış biçimlerinin farklılığını göstermek üzere kullanılmaktadırlar. Birer ikili şeklinde ifade edilen söz konusu kalıp değişkenler beş grupta toplanmaktadır. 1. Evrensellik-özgülük (universalism-particularism): Bireyler davranışlarında ya evrensel, genel kabul gören, belirli kişi ve durumlara özgü olmayan değerlere ya da kişisel, kendilerine özgü yargılarına uyarlar. Bu kalıp değişken bir sosyal kategoride yer alan bireyin o kategoriye ait olmayan özelliklere de sahip olması durumunda farklı muamele görüp görmediğini ifade eder. 2. Başarı-nitelik (achievement-ascription): İnsanlar diğer insanlara, ya onların bizzat yaptıklarına bakarak, ya da cinsiyetlerine, sahip oldukları unvan, mal veya statüye bakarak davranmaktadırlar. 3. Duygusal tarafsızlık-duygusallık (affective neutrality-affectivity): İlişkiler ya tarafsız, rasyonel ya da duygusal gerekçelere dayanır. 4. Yaygın ilgi-özel ilgi (diffuseness-specifity): Toplumsal ilişkiler ya karşılıklı çok yönlü ve birbirine bağlı yüzlerce ilişki halkası biçiminde, ya da tamamen dar bir çerçevede ve bire-bir bir karşılıklılık ilişkisi biçiminde tasavvur edilirler. 5. Toplumsallık-kişisellik (collective orientation-self orientation): Davranışlar ya kişisel çıkar, ya da grup veya toplumsal çıkarlara göre biçimlenir.
  • kalıp konuşma
    Tarafların gerçek durumlarını birbirine iletme işlevi görmeyen, karşılıklı etkileşime dayanmayan, kalıp cümlelerin tekrarlanması biçiminde gerçekleşen iletişim biçimi. Örn. Nasılsın, iyi misin? Ne var, ne yok? İyilik sağlık, senden ne haber?.. gibi rutin konuşmalar.