• ılımlılık
    Görüş veya ilişkilerde karşıtlarıyla uzlaşmaya imkan verecek biçimde ölçülü olma, aşırı uçlara meyletmeme tavrı.
  • ıraksak süreçler
    Ortak bir noktada yola çıktıkları ya da aynı merkezden kaynaklandıkları halde, farklı amaçlar taşımaları yahut değişik yöntemler izlemeleri nedeniyle, giderek birbirinden uzaklaşan, dolayısıyla aralarındaki mesafe gittikçe açılan süreçler.
  • ırk
    Renk, boy, ses, vücut yapısı vb. gibi kalıtım yoluyla gelecek kuşaklara aktarılabilen özellikler bakımından benzeşen ve insan topluluklarının dikey olarak sınıflandırılmasına imkan veren kategoriler. Siyah, beyaz ve sarı olmak üzere başlıca üç ırk kategorisi vardır.
  • ırk sosyolojisi
    Irk farklılıklarının sosyal kurumların oluşumu ve kurumsallaşmasındaki yeri ve rolünü inceleyen bilim dalı.
  • ırkçılık
    1. Davranışların, eylemlerin, dünya ve toplumdaki her türlü gelişme ve değişme ile egemenlik ilişkisinin ırk faktörüne bağlanarak açıklanması. 2. Bir ırkı diğerlerinden ayırıp ona üstünlük atfederek anlayış ve eylemlere meşruluk kazandırma. 3. Kendi ırkını diğer ırklardan üstün görerek onlar üzerinde hegemonya kurmayı meşru sayıp bu uğurda mücadele edilmesini öngören ideoloji.
  • ıslık
    Akciğer veya diyaframdan gelen havanın parmak, dil, diş, dudak ve yanaklar yardımıyla dudak hizasında iletişim amaçlı şekillendirilmesi.
  • ıslık dili
    Parmak, dil, diş, dudak ve yanaklar yardımıyla dudak hizasında oluşan ıslığın, kelime değeri kazanmasıyla kurulan iletişim.
  • iyimserlik
    Geleceğin daha iyi olacağı, daima iyilerin galip geleceği, bugün olmazsa yarın durumun daha iyi olacağı inancını taşıma. Olay ve olguların olumlu yanlarını öne çıkarma, bardağın dolu tarafını görme tavrı. bkz. gerçekçi olmayan iyimserlik, hüsnü kuruntu, kötümserlik.
  • izlek bağımlılığı
  • izleme maliyetleri
    Gözetim maliyetleri. Bilginin homojen dağılmadığı ve iktisadi işlemlere ilişkin sözleşmeler ile bunların gerçekleşmeleri arasında belirli bir zaman diliminin olduğu durumlarda, ters seçim ve ahlaki tehlikeden kaynaklanabilecek maliyetlerden kaçınmak için sözleşmelere konu veya taraf olan iktisadi karar biriminin davranışlarının sözleşme süresince izlenilmesinin ortaya çıkardığı maliyet.
  • izlenim
    Sadece tanımayla oluşan ve tam olarak analiz edilmemiş, algı, bilgi ve tanışıklık seviyesi.
  • izomorfizm
    Eşbiçimcilik. İki nesne kümesi yahut nesnelerle kavramlar arasında, birebir eşleşmeyi mümkün kılacak biçimde var olan denklik.
  • jakobenizm
    Tepeden inmecilik. Belirli toplumsal amaçların; iktisadi, sosyal veya kültürel açıdan belirli bir topluluk, kurum yahut tüm toplum genelinde yapılmak istenen değişiklikler ile toplumsal yapıda gerçekleştirilmek istenen dönüşümlerin; tabandan gelen isteklere göre değil, toplumun dizginlerini elinde tutan yöneticilerin istekleri doğrultusunda, tepeden inmeci yöntemlerle, muhalefete şans tanımadan ve gerekirse zor kullanarak yapılmasını meşru sayan görüş.
  • Japonlaştırma
    İşçilerin firma bağımlılığını ve verimini artırmak amacıyla, ömür boyu garantisi, yeteneğe göre sürekli kıdem ve ücret artışı öngören Japon işletme anlayışının Batı dünyasındaki işletmelere de uygulanması.
  • jargon
    bkz. argo.
  • jest
    1. Belirli bir sosyal anlamı olan el, kol ve yüz hareketleri. 2. Beklenmemekle beraber, yerinde bulunan, memnuniyetle karşılanan karar veya davranış. Hoşa giden veya gitmesi umulan, tatlı sürpriz.
  • jüri
    Bir konuda sınama, değerlendirme veya eleme yapmak üzere, alanında yetkin olduğu kabul edilen en az iki kişinin bir araya gelip oluşturdukları karar organı.
  • jüri sistemi
    Suçun niteliğine veya sanıkların konumuna bağlı olarak bazı davaların, profesyonel hukukçu olma şartı aranmaksızın değişik meslek gruplarına mensup vatandaşlardan oluşturulan bir jüri önünde yargılanması ve nihai kararın iddia, savunma ve tanıkları dinleyen bu jüri üyeleri tarafından verilmesini öngören yargı sistemi. Amerikan yargı sistemi bunun en tipik örneğidir.
  • jürimetri
    Hukuki problemleri, sembolik mantık veya niceliksel çözümleme metotları yardımıyla inceleyen disiplin.
  • kaba doğum oranı
    Belirli bir toplum için, yıl ortası nüfusa göre, her bin kişiye düşen canlı doğum oranı.