• istenççilik
  • istidat
  • istihbarat
    Duyum. Devletler ve ilgili güvenlik birimlerince iç ve dış güvenliği sağlamak için potansiyel tehlikeleri önceden tespit etme ve gerekli önlemleri almak amacıyla oluşturulan haber alma ağı.
  • istihdam
    Çalışma. İşe koyma, çalıştırma. Bir ülkedeki mevcut işgücünün ekonomik faaliyetler içerisinde düzenli olarak çalıştırılması. Bu çerçevede, bir sektörde veya ekonominin genelinde belirli bir tarihte istihdam edilen işgücü miktarına istihdam hacmi; istihdam edilen işgücü miktarının toplam işgücüne oranına da istihdam oranı denir.
  • istihdam hacmi
    bkz. istihdam.
  • istihdam oranı
    bkz. istihdam.
  • istikrar
    Kararlılık. Stabilite. 1. Bir dengeye oturmuşluk hali. Şiddetli dalgalanmalardan uzak olma, sakinlik; dengeli ve kararlı oluş. 2. Ekonominin ödemeler dengesi, istihdam düzeyi, enflasyon oranı, faiz oranları ve döviz kurları gibi belli başlı göstergeleri arasında uyumlu ve kararlı bir dengenin söz konusu olması; önemli dalgalanma veya dengesizliklerin beklenmemesi. Söz konusu kararlı dengenin sağlanmasına yönelik olarak alınan tedbirlere istikrar tedbirleri; istikrar sağlamaya ve iyileştirici makro ekonomik hedeflere ulaşmak için alınması gereken önlemlerin tespiti ve bunların uygulanmasından oluşan politikaya da istikrar politikası denir. İstikrar politikalarının yaygın olarak bilinen amaçları enflasyonun düşürülmesi ve ödemeler dengesinin iyileştirilmesi; bu amaçlara ulaşmak için uygulanan politikalara daraltıcı politikalar veya kemer sıkma politikaları denir. Daraltıcı politikaların öngördüğü başlıca tedbirler krediler ve kamu harcamalarının kısılması, vergilerin artırılması, döviz kuru ve faiz oranlarının gerçekçi yani arz ve taleple uyumlu hale getirilmesi, ihracatın teşviki, dış borçların ertelenmesi veya yeni bir ödeme takvimine bağlanması gibi tedbirlerdir. bkz. daraltıcı ekonomik politika.
  • istikrar programı
    Yüksek enflasyon, döviz yetersizliği, dış ödeme güçlüğü vb. gibi ekonomik sıkıntılarla yüz yüze olan ekonomilerde bu sorunların üstesinden gelerek ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik program. bkz. istikrar.
  • istila
    1. Bir ülkeyi askeri güç kullanarak veya silah zoruyla ele geçirme. 2. Belirli bir bölge veya kullanım alanının öncekinden farklı yeni bir topluluğun eline geçmesi.
  • istismar
    bkz. sömürü.
  • istisna yanılgısı
    Bir topluluğun ortak özelliği olmamasına rağmen, o topluluğa ait bazı bireylerin olumlu veya olumsuz bazı özelliklerinin grubun ortak özelliği biçiminde genellenmesi.
  • isyan
    Başkaldırı. Ayaklanma. 1. Mevcut kural ve uygulamalara uymamak ve gerekli mücadeleyi göze alarak bunu açıkça ilan etmek. 2. Yönetim biçimini veya yöneticileri değiştirmek amacıyla başkaldırma, silahlı mücadeleye girişme. bkz. iç savaş.
  • itaat
    1. Hiyerarşik bir ilişki düzeninin bulunduğu ortamlarda üst konumunda bulunan kişilerin söz ve talimatlarını tutma, onlara uyma, onların gereğini yapma. 2. Dini anlamda Allah'ın emir ve yasaklarına uyma. Buna da Allah'a itaat denir.
  • ithal ikameci sanayileşme
    İçedönük sanayileşme. Normalde yurt dışından ithal edilmek zorunda olan malların yurt içinde üretilmesini sağlayarak dışarıya bağımlılıktan kurtulmak suretiyle sanayileşmeyi öngören politika. İthal ikamesine dayalı sanayileşme genellikle kendi yağıyla kavrulmayı ve iç piyasayı dış rekabetten koruyarak güçlendirmeyi amaçlayan azgelişmiş ülkelere özgü bir sanayileşme stratejisi olup, ihracata yönelik sanayileşmenin karşıtıdır. bkz. ihracata yönelik sanayileşme, sanayileşme.
  • ithalat
    Dışalım. 1. Hammadde, teknoloji yetersizliği vb. sebeplerle ülke içinde hiç üretilmediği, veya kalitesiz ya da çok pahalıya üretilebildiği için dış ülkelerden satın alma. 2. Dışardan satın alınan mal ve hizmetler.
  • itibari değer
  • itikat
    İnanma, bağlanma. Bir dinin inanılması zorunlu olan temel ilkeleri, bu ilkelere yürekten inanıp bağlanma.
  • itki
    bkz. dürtü.
  • iyi niyetli diktatör
    Toplumsal kriz dönemlerinde görülen, çoğunlukla halkın oyları ile seçilmesine rağmen ülkeyi düze çıkarmak, içine düşülen sıkıntılardan halkı kurtarmak, refah ve mutluluk getirmek gibi amaçların gerçekleştirilmesi için gerekli olduğunu düşünerek, halkının üzerinde baskı kuran ulusal lider yahut yönetici.
  • iyi yönetişim
    Yönetilenleri de paydaş olarak karar süreçlerine bir şekilde katarak daha hızlı, ucuz, verimli ve kaliteli kamu hizmeti üretmeyi amaçlayan yönetim tarzı. bkz. yönetişim, kötü yönetişim.