• infak
    Kendisine verilen nimetlere şükretmek niyeti ile kişinin yediği, içtiği, giydiği veya kullandığından diğer insanlara dağıtması. Allah rızası için, karşılık beklemeden muhtaçlara yapılan yardım. Zekat, sadaka, fıtır da İslami terminolojide yer alan dini gerekçelerle, Allah rızası için yapılan çeşitli yardım türleridir.
  • infoganda
    Bilgi (information) ve propaganda sözcüklerinden oluşan ve arka planında önceden belirlenen bir gündeme göre bilgi sunma faaliyetleri.
  • informal yaptırım
    Kınama, alay etme, küsme, konuşmama gibi yollarla baskı uygulayarak veya doğaüstü güçlerin vereceği cezalarla korkutularak bireylerin ortak kurallara uymalarının sağlanması. bkz. yaptırım, formel yaptırım.
  • informel
    Bağlayıcı, genel veya resmi nitelik taşımayan. bkz. formel.
  • informel ekonomi
  • informel grup
    bkz. grup.
  • informel örgüt
    bkz. örgüt.
  • İngiliz Milletler Topluluğu
    Commonwealth (okunuşu: kamınvelt). Sanayi devrimi sonrasında İngiltere’nin yayılma sürecinde İngiliz İmparatorluğu’nun birer parçası haline gelmiş ve uzun yıllar sömürge olarak kaldıktan sonra 20. yüzyılda bağımsızlığına kavuşmuş 25 ülkeyle İngiltere’nin, özellikle ekonomik ve siyasal alanlarda karşılıklı çıkar birliğine dayalı olarak oluşturdukları birlik.
  • inisiyatif etkisi
    Yetkinin vekile devredildiği asıl-vekil ilişkisinde, vekilin sorumluluk hissederek bilgi edinimine daha fazla gayret sarf etmesi. bkz. kontrol kaybetme etkisi.
  • inkâr
    1. İnanmama, bizzat yapılan veya yapıldığına şahit olunan bir olay veya durumun sonradan yalanlanması, gizlenmesi. 2. İnsandaki duygusal çatışmalar ve ruhsal gerginliklerin yol açtığı sıkıntıları hafifletebilmek için, söz konusu çatışma ya da gerginlikleri yaratan faktörlerden en önemli bir veya birkaçının unutulması yahut inkâr edilmesi hali. Örn. Biricik çocuğu ölen bir annenin bunu bir türlü kabullenememesi ve sanki yaşıyormuş gibi sofradaki yerini, yatağını hazırlaması, ölümünden söz ettirmemesi.
  • inşacılık
    Bilginin, kurumların ve görüşlerin kazanılmayıp üretildiğini, nesnelerin insan zihni tarafından pasif bir biçimde algılanan zihinden bağımsız varlıklar değil, ancak insan zihni tarafından inşa edilen kavramlarla algılanabilen varlıklar olduklarını savunan yaklaşım.
  • insan doğası
    Tek tek bireylerde farklılık göstermekle birlikte, tümel bir kategori olarak insanın sosyal varlığını önceleyen, doğuştan getirdiği kabul edilen eğilim, özellik ve nitelikler.
  • insan ekolojisi
    bkz. ekoloji.
  • insan hakları
    Her insanın doğuştan sahip olduğuna inanılan ve dokunulmaz, devredilemez, vazgeçilemez nitelikte oldukları kabul edilen haklar. Uyruk, din, dil, ırk, etnik grup, eğitim, meslek gibi insanları farklılaştırıcı özelliklere bağlı olarak değişmeyen, sırf insan olmaktan kaynaklanan temel haklar. Örn. Yaşama, inanma, düşünme, düşündüğünü ifade etme, evlenme, can ve malını koruma hakkı. bkz. hak, doğal haklar.
  • insan ilişkileri okulu
    E. Mayo başkanlığında yürütülen ve bir örgütün amacına ulaşması, üretimde verimliliğin artırılması için klasik örgüt kuramının sadece maddi bir kaynak olarak gördüğü insan unsurunun, maddi olmayan birçok boyutunun da önemli olduğu sonucuna vararak, klasik örgüt kuramının eksikliklerini tamamlayan araştırmaların yapıldığı okul.
  • insanbiçimcilik
    Antropomorfizm. 1. Evrene veya insan dışındaki varlıklara insanın özellik ve sıfatlarını yükleyen, her nesnede hatta soyutlamada, insanda var olana benzer özellikler bulup arada paralellikler kuran yaklaşım. 2. Tanrının, insandan daha güçlü ve yetkin olmakla beraber, şekil ve nitelik bakımından temelde insana benzediğini kabul eden felsefi görüş. Tanrıyı insan suretinde tasavvur etme. bkz. aydınlanma, insanmerkezcilik.
  • insanbilim
  • insancıl ilke
  • insani coğrafya
  • insani gelişme endeksi
    Beşeri gelişme endeksi. HDI. Doğuşta beklenen ömür, yetişkin okur-yazar oranı ve kişi başına düşen gelir gibi ekonomik ve demografik bileşenlere dayalı olarak, ülkelerin en gelişmişten aşağıya doğru sıralandığı ölçek.