• hükümet
    Devlet gücünün uygulamasında sorumluluk alan organ. Parlamenter sistemlerde Parlamento içinden teşekkül eden, Başkanlık sistemlerinde ise Başkan tarafından Parlamento dışından oluşturulan ve dış güvenlik, iç güvenlik, adalet, eğitim, sağlık ve altyapı gibi temel kamusal hizmetlerin üretilmesinden sorumlu siyasi örgüt. bkz. devlet, ülke.
  • hükümet bütçesi
    bkz. bütçe.
  • hükümet darbesi
    1. Ku-de-ta. Askeri darbe. Devletin meşru anayasal sistemini savunan hükümet güçlerinin, kitlesel desteği olmayan dar bir elit tarafından ani, beklenmedik şekilde ya da zor kullanılarak yönetimden uzaklaştırılması. 2. Askeri darbe. Ülkenin karar alma organlarının görevlerini yerine getirmediği gerekçesiyle, anayasal düzeni korumak amacıyla ordunun yönetime el koyması.
  • hümanizm
    İnsancılık. 1. İnsanı ve insan sevgisini her şeyin merkezine koyan, insani değerlerin temellendirilmesinde insanüstü veya doğaüstü güçlerin yardımına başvurmaya gerek görmeyen, insanın varlık ve çıkarlarını her şeyden üstün gören yaklaşım. 2. İlâhî nitelikte ve öte dünya ile ilgili olanın değil, bu dünya ve insanla ilgili olanın yüceltildiği bir genel eğilimin uç noktasını teşkil eden ve insanı, kendi üzerinde sınırlayıcı hiçbir otoriteye ihtiyacı olmayan, kendine yeterli bir ontolojik kategori olarak tanımlayıp, onu hakikatin yegane ölçüsü ve kaynağı kabul ederek evrenin merkezine yerleştiren, insanmerkezci ve insanbiçimci dünya görüşü. bkz. insanmerkezcilik, insanbiçimcilik, bireycilik, sekülerizm, aydınlanma.
  • hür teşebbüs
  • hurafe
    Uydurma. Batıl inanç. Sağlam bir dayanağı olmadığı halde, dinsel bir emir ya da yasakmış gibi kabul edilen, kutsallık ve bağlayıcılık atfedilen temelsiz, boş inanç ve öğretiler.
  • hürriyet
  • hüsnükuruntu
    Mevcut kanıtlar tersini gösterse de olup biten her şeyi kendi lehine yorumlama, gerçekleşecek tüm olayların gerçekçi olamayacak biçimde sadece iyi sonuçlarını düşünme. bkz. iyimserlik, olumlu yanılgılar.
  • husumet
  • huy
    Mizaç. Olay ve durumlara karşı tavır ve tutumları belirleyen ve doğuştan gelmekle beraber toplumsallaşma sürecinde biçimlenen duyarlılıklar.
  • ibadet
    Tanrı ile yakınlaşma amacı taşıyan söz ve eylemler. Allah'a kulluk görevinin yerine getirilmesi amacıyla gerçekleştirilen dua ve ritüeller.
  • ibadiye
    İslam tarihinde ortaya çıkan siyasi-itikadi ekollerden biri. Kur’an’ın mahlûk (yaratılmış) olduğunu; büyük günah işleyen kişinin tövbe etmesi durumunda affedilerek Cennete girebileceğini; devlet başkanlığı için ehliyet ve seçim gibi şartların gerekliliğini savunan, kendilerinin dışında kalan cemaatler ile, uygulamaları tümüyle onaylanmayan idarecilerin yönetimi altında da yaşanabileceğini kabul eden, Hariciliğin bir alt kolu.
  • iç göç
    bkz. göç.
  • iç savaş
    Bir devletin çatısı altında yaşayan farklı siyasi, etnik, coğrafi veya ideolojik grupların mevcut yönetimi ele geçirmek yahut onu tamamen değiştirip yerine yeni bir yönetim kurmak amacıyla yaptıkları silahlı mücadele. bkz. savaş.
  • icazet
    1. İzin vermek. Medrese gibi geleneksel eğitim-öğretim kurumlarında yetişen öğrencilerin hocalarından; çıraklık yahut kalfalık eğitimini tamamlamış zanaat erbabının ustalarından bağımsız olarak ders verebilecek veya çalışabilecek düzeye geldiklerinin onaylanması, bu konuda kendilerine yetki verilmesi. 2. Bu yetki yahut onayı gösteren belge, diploma.
  • içben
    bkz. Freudizm.
  • içe yansıtma
    Çevrenin düşüncelerini, davranışlarını ve kişilik özelliklerini benimsemek biçiminde gerçekleştirilen; normal seviyede kaldığında çevreyle uyumu kolaylaştırırken, aşırıya kaçılması durumunda insanı özgünlükten, bağımsız kişilik ve yaratıcı güçten yoksun bırakan rahatlama mekanizması.
  • içebakış
    İntrospeksiyon. Psikolojide deneklerden, kendilerine gösterilen bir uyarıcıya ilişkin duygularını ayrıntılı olarak anlatmaları veya yazmalarının istendiği, bu suretle bireyin iç dünyasında olup bitenler hakkında fikir edinilmesinin amaçlandığı bir bilgi edinme tekniği.
  • içebakışçılık
    20. yüzyılın başlarında içebakış tekniğini kullanan bir grup deneysel psikologun benimsediği; duyumu, bilincin önemli bir psikoloji ögesi olarak ele alma ve zihinsel içeriğini çözümleme temeline dayanan bakış açısı. İnsanın ruh dünyasında meydana gelen değişimleri öğrenme ve çözümlemenin en etkin yolunun içebakış yöntemini kullanmak olduğunu savunan psikoloji ekolü.
  • içedönük kişilik
    Çevresi ile diyalog kurmada güçlük çeken, içine kapalı, kendisine bir şey sorulmadan, kendiliğinden konuşmamayı tercih eden, sosyal ilişkileri zayıf, dış dünya ile iletişim kurmada pasif davranan kişilik türü. bkz. dışadönük kişilik, dışın yönlendirdiği kişilik, için yönlendirdiği kişilik.