- hazBir isteğin karşılanmasının, arzulanan bir sonuca ulaşılmasının verdiği hoşluk ya da tatmin duygusu. bkz. acı.
- haz-acı ilkesi
- haz ilkesiBen, içben ve üstben arasındaki ilişkiler gelişmeden önce, içbenin sadece haz verene ve dolayımsız olarak yönelmesi. (S. Freud) bkz. gerçeklik ilkesi.
- hazcılık
- hazine bonosuGenellikle bütçe gelirlerinin bütçe harcamalarını karşılayamamasından kaynaklanan bütçe açıklarını finanse etmek amacıyla devlet tarafından çıkarılan, vadesi bir yılı aşmayan borç senetleri. Benzer şekilde, çeşitli faaliyetlerin finansmanında kullanılmak üzere devlet tarafından çıkarılan uzun vadeli (vadesi bir yılı aşan) borç senetlerine de hazine tahvili ya da devlet tahvili denir.
- hazine tahvilibkz. hazine bonosu.
- Heckscher-Ohlin teoremiFaktör donanımı teorisi. Uluslararası ticareti, üretim faktörlerinin ülkeler arasındaki dağılımındaki orantısızlıkla açıklayan kuram. Ülkelerin sahip olduğu üretim faktörlerinin göreceli miktarları, uluslararası ticarette bunların hangi sektörlerde karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduklarını belirlemektedir. Buna göre, bir ülke en fazla sahip olduğu faktörü göreli olarak yoğun biçimde kullanan malları ihraç, en az sahip olduğu faktörleri yoğun olarak kullanan malları ise ithal eder. Başka bir deyişle sermaye yönünden zengin bir ülke sermaye-yoğun, emek yönünden zengin bir ülke ise emek-yoğun mallar ihraç eder.
- hedgingDöviz piyasasındaki muhtemel kur değişikliklerinin getireceği zarardan korunabilmek için başvurulan işlem. Buna göre, gelecekte döviz ihtiyacı olan kişi, belirli bir vade sonunda teslim almak üzere, bugünkü kura belirli bir fark ekleyerek borsaya yatırır. Böylece geçen süre zarfında meydana gelebilecek artıştan az bir maliyetle korunmuş olur. Bu çerçevede karşılığı belirli bir vade sonunda teslim edilmek üzere döviz satımının yapıldığı piyasaya gelecekte teslim döviz piyasası; satılan dövizin hemen teslim edildiği piyasaya da anında teslim döviz piyasası denir.
- hedonizmbkz. hazcılık.
- HegelcilikÜnlü idealist Alman filozofu F. Hegel’in yaklaşımlarını savunma, Hegel taraftarlığı.
- hegemonya
- hermenötikbkz. yorumsama.
- heterogamibkz. farklı evlilik.
- heterojen
- heteroseksüelbkz. düzcinsel.
- heyecan
- hibe1. Karşılıksız yardım. Birini zor durumdan kurtarma, daha iyi duruma gelmesine katkıda bulunma gibi amaçlarla karşılık beklemeden yapılan ayni veya nakdi yardım. 2. Geri ödemesiz olarak verilen dış yardım.
- hiççilik
- hicret1. Dar anlamda, Hz. Muhammed’in, M. 622 yılında müşrikler tarafından yapılan zulmün dayanılmaz boyutlara ulaştığı Mekke’den, İslami tebliğin daha rahat yapılabileceği, Müslümanlar açısından daha emin bir yer olan Medine’ye yaptığı göç. 2. Geniş anlamda, inancını yaşaması ve ibadetlerini yerine getirmesi engellenen kişilerin, kendileri için daha uygun, güvenli ve daha serbest ortam veya mekânlara göç etmesi.
- hikmet