• gramer kaydırmacası
    Belirli bir gramerde sorulmuş bir soruya farklı bir gramerde cevap verilerek, soru ile cevabın düzlemlerinin kaydırılması. Örn. Hipotetik bir soruya hipotetik olmayan bir cevap vermek; dini bir soruya teorik bir cevap aramaya çalışmak; tarihi açıklama gerektiren bir soruya dini bir gramerde cevap vermeye çalışmak gibi. Bu şekilde, belirli bir gramerin sorusuna farklı bir gramerde cevap arama yanlışına gramer hatası da denir. (Ş. Kocabaş) bkz. hipotetik ifadeler, dini ifadeler, MMB ifadeler, teorik hipotetik empirik ifadeler.
  • Gresham yasası
    "Kötü para iyi parayı kovar" cümlesinde ifadesini bulan, İngiliz düşünür Gresham’ın iktisat literatürüne kazandırdığı bulgu ya da gözlem. Buna göre piyasada iki farklı paranın birlikte bulunması durumunda değeri düşük olan, metal içeriğiyle oynanmış değersiz para tedavülde kalırken, daha değerli olan sağlam para saklanır; sonuçta tedavülde daha çok değersiz paralar kalır, kötü para iyi parayı piyasadan kovmuş olur.
  • grev
    1. Ücretlilerin, çalışma ve ücret şartlarında bir düzelme elde etmek amacıyla hep birlikte işi durdurmaları eylemi. 2. Emek piyasasında işçi ile işverenlerin ücretler, sosyal haklar ve diğer çalışma koşulları ile ilgili olarak yaptıkları pazarlık sonunda anlaşmaya varamamaları durumunda işçilerin toplu halde işi bırakmaları. bkz. lokavt, toplu sözleşme.
  • grup
    Birbirine ortak değerlerle bağlı, birliktelik duygusu taşıyan insanlardan oluşan topluluk. Belirli bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş, bağlayıcı kuralları, hiyerarşik yapı ve iktidar ilişkilerini düzenleyen bir lideri olan gruba formel grup; kendiliğinden oluşan ve kuralları bağlayıcı olmayan gruba da informel grup denir. bkz. cemaat, toplum.
  • grup düşüncesi
    Özellikle küçük, dışa kapalı gruplarda karar verirken grup içerisinde tutarlılık, dayanışma ve görüş birliği sağlama arzusunun bir sonucu olarak grup liderleri tarafından geliştirilen düşüncelerin, aynı konuda başka düşünme biçimlerini araştırmaktan daha önemli kabul edildiği düşünme tarzı.
  • grup lehine yanlılık
    Bireylerin, diğer gruplara karşı, mensubu oldukları grup lehine tutum ve tavır alma yönünde güçlü eğilimler taşımaları. bkz. etnik merkezcilik.
  • grup normu
    Bir grup, sınıf, kültür veya toplumun çoğunluğu tarafından yaygın biçimde paylaşılan değerler, davranışlar veya ortak beklentiler.
  • grup ölçeği paradoksu
    Bireylerin tek başlarına yapamadıklarını yapacak güç ve imkan elde etmek için oluşturdukları grupların üye sayısının artması sonucunda grup ölçeğinin büyümesinin, beklenenin tersine, grubun etkinliğinin azalmasına yol açması. Grup ölçeği paradoksunun temel nedeni, bireylerin dahil oldukları grubun üye sayısının artması durumunda, grup amaçları için harcadıkları zaman, para veya emeği azaltma eğiliminde olmalarıdır. bkz. toplu eylem paradoksu, sosyal kaytarma, bedavacılık
  • grup terapisi
    Sorunları benzeşen kişilerden oluşan bir grubun, bir terapistin önünde sorunlarını birlikte konuşmaları ve çözüm önerilerini paylaşmaları biçiminde gerçekleşen, bir tür psikolojik tedavi yöntemi.
  • GSMH
  • GSYH
  • güç
    bkz. iktidar.
  • güç dengesi
    1. Gücün karşıt taraflar arasında dengeli bir biçimde dağılması. Belirli bir alanda birbirine rakip güçlerin, yelpazenin belirli kanatlarını işgal etmek suretiyle oluşturdukları dengeli bütünlük. 2. Uluslararası ilişkilerde, zamanla değişse de ülke veya diğer uluslararası aktörlerin güçlerinin dengelendiği fiili durumlar, ya da bu durumlar sonucu ortaya çıkan politikalar. bkz. dehşet dengesi.
  • güçsüzlük
    1. Gücü yetmeme hali. 2. Zayıflık. 3. Bir kişinin hayatını biçimlendiren olayları denetlemede yetersizlik hali.
  • güdü
    Kişinin enerjisini belirli bir amaca yönelten davranışının, bilinçli yahut bilinçsiz nedeni. Bir ihtiyacın giderilmesi veya bir amacın gerçekleştirilmesine yönelik davranışın meydana gelmesini sağlayan güç. bkz. dürtü.
  • güdümlü demokrasi
    Demokratik süreçlere alışmamış bir toplumda demokrasinin bazı unsurlarının kullanıldığı, demokrasiye geçişte 'mülayim bir diktatörlük' olarak görülebilecek, kumandacı yönetim biçimi.
  • güdümlü ekonomi
    Kumanda ekonomisi. Örgütlenme, işbölümü ve denetimin merkezi bir otorite tarafından yapıldığı, fiyatlar genel düzeyi, ihracat, ithalat, kâr oranı vs. ile ilgili kararların söz konusu otorite tarafından belirlendiği ekonomi. bkz. serbest piyasa ekonomisi.
  • gümrük birliği
    Üye ülkelerin kendi aralarındaki gümrük tarifeleri, kotalar ve öteki ticaret engellerini kaldırıp, üçüncü ülkelere karşı da ortak gümrük tarifesi uygulamalarını öngören iktisadi bütünleşme biçimi.
  • gümrük tarife cetveli
    İthal edilen mallar üzerinden alınması gereken vergi miktarı veya oranlarını gösteren liste, vergi cetveli.
  • gümrük tarifeleri
    bkz. tarife.