• görünmez el
    1. Liberal iktisat düşüncesine göre, iktisadi hayatın düzenlenmesi sırasında fiyat mekanizması aracılığıyla kendini gösteren ve piyasadaki dengeyi sağlayan düzenleyici güç. 2. Toplumu oluşturan bireylerin kendi çıkarları doğrultusunda, kendi menfaatlerine en uygun olanı elde etmeye çabalarken, aynı zamanda ve otomatik olarak toplumun çıkarlarına da hizmet etmiş olacakları görüşünden hareketle; her bireyin, kendi çıkarları için çalışırken, kendi niyeti olmaksızın, doğal olarak toplumun yararına da hizmet etmesini sağlayan, görünmeyen güç (A. Smith). Buna göre bireyler kendileri için en iyi olana ulaşmaya çabalarken görünmez el sayesinde, şayet toplum menfaati için çalışsalardı yapabileceklerinden bile daha fazla bir toplumsal faydanın gerçekleşmesini sağlamış olurlar.
  • görünmez el öğretisi
    Modern iktisadın kurucusu olarak kabul edilen Adam Smith'in ortaya attığı, bireysel menfaat ile toplumsal menfaat arasında bir uyumsuzluk olmadığını, kişinin kendi kişisel çıkarı peşinde koşarken topluma da hizmet ettiğini ileri süren görüş. Buna göre her birey kendi menfaati için çabalarken "görünmez bir el" tarafından ve otomatik olarak topluma da hizmet etmeye yönlendirilir. Nitekim soframızdaki et ve ekmek ile sırtımızdaki giysiyi sırasıyla kasap, fırıncı ve terzinin diğerkâmlığına değil, onların kendi çıkarları için çalışmalarına borçluyuz. Buradaki görünmez el genellikle piyasa ve fiyat mekanizması olarak yorumlanmaktadır.
  • görüş
    1. Bir olay, kişi veya etkinlikle ilgili, değişime ve itiraza açık, olgusal olarak doğrulanamayabilen tavır veya inançlar. 2. Mantıksal bir temele dayanan, fakat akla yatkın itiraza da açık olan önerme veya düşünce. 3. Kanı. Lehte veya aleyhte bir tutuma eşlik edecek biçimde benimsenen ifade.
  • görüşme
    1. Birden fazla kişinin yüz yüze bir araya gelmesi veya iletişim araçlarıyla iletişim kurması. 2. Mülakat. Yüz yüze, telefonla veya posta yoluyla, bir araştırmacının bir kişiden, tutum, görüş veya duygularını anlatmasını, yazılı olarak bildirmesini amaçlayan bilgi toplama yöntemi. bkz. anket, odak grup.
  • görüşme yanlılığı
    Bilgi toplamak amacıyla yapılan bir görüşmenin, ortamı, zamanı veya mekanından dolayı görüşülen kişinin ifadelerinin, gerçek düşünce, duygu veya tutumlarından farklılaşması. İşi acele olan bir kişinin uzun cevap gerektiren soruları kısa cevaplarla geçiştirmesi, kişilere başkalarının bilmesinden rahatsızlık duyulabilecek konularla ilgili görüşlerinin topluluk içinde veya bir başkasının yanında sorulması halinde kendi düşünceleri yerine genel kabul gören cevapları vermeleri, görüşlerinin belirli bir amaca hizmet edeceği düşüncesiyle görüşülen kişinin kendi düşünceleri yerine bilinmesini istediği şeyleri söylemesi gibi. bkz. görüşmeci yanlılığı, gözlemci yanlılığı.
  • görüşmeci yanlılığı
    Görüşme yoluyla bilgi toplayan kişinin yönlendirici soru sorarak; ses tonuyla, el, yüz, mimik veya başka türlü hareketlerle veya aldığı cevaplara verdiği olumlu yahut olumsuz tepkilerle görüştüğü kişinin kendi görüşleri yerine görüşmecinin beklentilerine uygun cevap vermesine yol açması. bkz. görüşme yanlılığı.
  • Gossen kanunları
    Marjinalizmin öncüsü kabul edilen H.H. Gossen’in subjektif fayda kuramını oluşturan kanunlar. Gossen kanunları şu şekilde özetlenebilir: 1. Azalan marjinal fayda kanunu: Belirli bir ihtiyacın tatmininde kullanılan bir malın homojen birimleri tüketildikçe ihtiyacın şiddeti azalırken, tüketilen her ek birimden elde edilen fayda azalır. 2. İhtiyaçların optimal dağılımı kanunu: Sonsuz olan ihtiyaçlar, birden fazla ihtiyacın giderilmesi halinde, tüketicinin tatmininin belirli bir noktada ençoklaşmasına imkân verecek bir optimallikte dağılmıştır. 3. Subjektif değer kanunu: Fayda kıtlıktan doğar ve mal ancak doyum için gereken miktardan daha az ise subjektif bir değere sahiptir.
  • gösterge
    Faiz, enflasyon, büyüme, suç işleme, okullaşma, evlenme, boşanma, doğum, ölüm oranları gibi toplumun belirli bir boyutundaki durumu somut olarak gösteren rakamsal değer. Enflasyon, işsizlik, büyüme vb. gibi ekonomik performansla ilgili göstergelere ekonomik gösterge; doğum oranı, bebek ölüm oranı, ortalama ömür beklentisi gibi nüfusla ilgili göstergelere demografik gösterge denir.
  • gösteriş fiyatı
    Satın alanın, başkalarının onun ne kadara satın aldığını düşündüğünü düşündüğü fiyat.
  • gösterişçi diğerkamlık
    Başkalarına iyi insan olduğunu göstermenin sağlayacağı toplumsal saygınlık hatırına yapılan fedakarlık. bkz. diğerkamlık, karşılıklı diğerkamlık.
  • gösterişçi tüketim
    Gösteriş tüketimi. Toplumsal hiyerarşide sınıf değiştirerek üst katmanlara tırmanan tüketicilerin, malların fiyatlarının yükselmesi karşısında, taleplerini azaltmak yerine artırmaları; daha ucuz ve tasarruf sağlayıcı maddelerle ihtiyaçlarını giderebilecekleri halde, daha pahalı maddeleri tercih etmeleri şeklinde ortaya çıkan, gösteriş amaçlı yaptıkları tüketim. Örn. "Bu şehirde bu arabadan sadece bende var, bunu herkes böyle bilsin!" düşüncesiyle çok pahalı bir arabanın satın alınması. bkz. tüketim, Veblen etkisi, aylak sınıf.
  • götürü vergi
    Gerçek vergi tabanı aranmaksızın ve vergi mükellefinin özel bireysel durumu dikkate alınmaksızın, kanunla belirlenmiş kriterlere ve yöntemlere göre, genel takdirle bütün bir mükellef grubu için belirlenen vergi türü. bkz. vergi.
  • göz hapsi
    bkz. hapsetme.
  • gözaltı
    Suç işlediğinden şüphelenilen sanık ya da şüphelinin, savcı tarafından sorgulanıp hakim huzuruna çıkarılmadan önce nezarethanede kolluk kuvvetlerinin gözetimi altında tutulması.
  • gözetim maliyetleri
  • gözlem
    1. Olay, olgu veya ilişki çeşitlerinin biçim ve özelliklerini derleme. 2. Bilgi edinmek amacıyla, bilinçli, planlı ve sistemli bir şekilde olay, nesne veya ilişkilerin duyu organları aracılığı ile incelenmesi. bkz. deney, kuram. 3. Bir değişkenin aldığı değer.
  • gözlemci yanlılığı
    Gözlemcinin sahip olduğu, sosyal, siyasal veya kültürel önyargılardan dolayı gözlemlediği olay, durum veya ilişkiyi bilinçli olmadan yahut bilinçli olarak farklı algılaması, kaydetmesi veya nakletmesi. bkz. görüşmeci yanlılığı.
  • gramatik ifadeler
    Dilin ifade yapısı ya da kavramsal düzeni ile ilgili ifadeler. Bu ifadelerin kanıtlanmalarının, sağlanabilirliklerinin istenmesi veya bir gramatik ifadenin 'inanıyorum ki' ön takısı ile başlaması anlamsızdır. bkz. ifadelerin gramatik ayırımı.
  • gramer
    Bir dil içinde yer alan kelimelerin anlamlı cümleler biçiminde birleştirilmesini sağlayan dilbilgisi kurallarının toplamı.
  • gramer hatası