- geçersizlikGeçersiz olma hali. Bir ölçüm aracının yahut ölçme biçiminin ölçülmek istenen şeyi ölçmeye uygun olmaması. Örn. Terazinin mesafe ölçmek için uygun bir araç olmaması, anketin takiyye yapan,yani bilinçli olarak gerçek düşüncesini gizleyen birisinin düşüncelerini öğrenmek için uygun bir araç olmaması. bkz. geçerlilik.
- geçici hipotez
- geçici işsizlikbkz. işsizlik.
- geçim ekonomisi1. Üretici birimlerin üretimlerini pazar için değil, kendi ihtiyaçları için yaptığı, söz konusu birimlerin tüketim için de pazara bağımlı olmadığı ve dar bir işbölümüyle üretimin tamamlandığı ekonomi. 2. Ekonomik değişimin pazarının olmadığı ekonomiler. bkz. piyasa ekonomisi.
- geçim endeksi
- geçimlik ücretİşgücünün yalnızca hayatını devam ettirmeye yeten, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen ücret. bkz. doğal ücret kuramı.
- geçiş töreniBir bireyin bir rolden diğerine geçişini onaylayan ritüeller. Örn. Nişan, evlenme, bir unvanı alana (doktor, hakim, polis) cübbe giydirilmesi, tören yapılması vb.
- geçişlilikA ile B arasında geçerli olan bir ilişkinin aynı zamanda B ile C arasında da geçerli olması durumunda A ile C arasında kurulan zorunlu ilişki. Örn. A, B’den büyükse, B de C den büyükse, geçişlilik kuralı gereği, A, C’den büyük olmak zorundadır.
- gelecekbilimFütüroloji. Değişik oranlarda tüm disiplinlerin verilerini kullanmak suretiyle, daha çok kurgusal nitelikte ve insanlığın geçirdiği tarihsel seyri de dikkate alarak yapılan, gelecek ile ilgili öndeyilerin oluşturduğu bilgiler bütünü.
- gelecekte teslim döviz piyasasıbkz. hedging
- gelenek
- gelenekçilikGelenek taraftarlığı. Toplumdaki inanç, kurum ve kuralların meşruluklarını, geçmiş dönemlerde de uygulanmış olmalarına dayandıran davranış veya düşünüş biçimi. Geleneksel olanı modern olana tercih etme tavrı. Gelenekler ya da geleneksel değerlerin korunup yaşatılması gerektiğini savunan yaklaşım.
- gelenekselGeleneğe ait, gelenekle ilgili.
- geleneksel değerbkz. değer.
- geleneksel otoriteWeberci sosyolojide meşru güç kullanım biçiminden biri olan ve iktidar veya güç kullanımının meşruluğunun, 'geleneksel olarak hep öyle yapılıyor olması' ile temellendirildiği otorite. Buna göre iktidarın meşruluğu, elde ediliş yöntemi ve nasıl değişeceği geçmişteki uygulamalar tarafından belirlenir. bkz. karizmatik otorite, yasal-rasyonel otorite, otorite, iktidar.
- geleneksel teoriBir bilim alanında uzun süre kabul gören ve geçerliliğini koruyan, o alanda ileri sürülen yeni yaklaşımlarla ayrıştırılabilir özellikleri olan teoriler.
- geleneksel toplumGeçimi esas itibariyle tarıma dayalı, modern üretim araçlarının ve modern kurumların bulunmadığı toplum. bkz. modern toplum.
- gelirBelirli bir zaman aralığı (gün, hafta, ay, yıl) esas alınarak birey, işletme, hanehalkı veya organizasyonun eline geçen ekonomik değerler. Üretim faktörü (emek, sermaye, toprak, girişim) sahiplerinin bu faktörlerin istihdamı ya da kullanımı karşılığında elde ettikleri ayni veya nakti karşılık. bkz. servet.
- gelir dağılımıÜretim süreci sonunda ortaya çıkan çıktının satılarak paraya dönüştürülmesiyle elde edilen gelirin faktör sahipleri ya da farklı toplum kesimleri arasında paylaşımı. Bir yıl içerisinde elde edilen milli gelirin üretim faktörleri, toplumsal kesimler veya gruplar arasındaki dağılımı. Bu çerçevede milli gelirin, üretim faktörleri olan emek, sermaye, girişim ve toprağın faktör geliri olarak ücret, faiz, kâr ve rant gelirleri olarak bölüşülmesine fonksiyonel gelir dağılımı; farklı üretim faktörlerine sahip kişilerin tüm faktörlerden elde ettiği toplam gelire ise kişisel gelir dağılımı denir. Çok üretenin görece daha çok kazandığı, ama gelirin toplam nüfusu oluşturan farklı gelir dilimleri arasında büyük uçurumlar oluşturmadan, nisbeten dengeli dağılmasına adil gelir dağılımı; yüksek gelir gruplarıyla düşük gelir grupları arasında birinciler lehine, arada büyük uçurum oluşturacak şekilde dengesiz dağılmasına da eşitsiz gelir dağılımı denir. Günlük tartışmalarda çoğu kez siyasi veya ideolojik kaygılarla “adil gelir dağılımı” ile “eşit gelir dağılımı” sürekli karıştırılmakta veya birbirinin muadili olarak kullanılmaktadır. Oysa bu ikisi aynı şey değildir. Adil gelir dağılımı herkesin hak ettiğini almasını ima ederken, eşit gelir dağılımı herkesin aynı miktarda gelire sahip olmasını ima eder. GSYH'nın oluşumuna herkesin katkısı aynı olmadığı için mutlak eşitlikçi bir gelir dağılımı kesinlikle adil gelir dağılımı değildir.
- gelir eşitsizliğiBelirli bir toplum içinde bireylerin elde ettiği gelirlerin birbirinden farklılaşma derecesi. Farklı toplum kesimlerinin GSYH'dan aldıkları payın birbirinden sapma göstermesi. bkz. Gini katsayısı.