• fıkıh
    1. İslâmî terminolojide insanın leh ve aleyhinde olanları bilmesi. 2. Bilinen hükümlerden yola çıkarak bilinmeyen hakkında yargıya varmak. 3. İbadet, ceza ve uygulamaya yönelik şer’î hükümleri ayrıntılı delilleri ile beraber bilmek. Fıkıh ilmine fetva verecek düzeyde vakıf olan kişiye de fakih denir.
  • fıkıh usulü
    İslam hukuk metodolojisi. İslam hukukunun kaynaklarından nasıl, hangi araç ve yöntemlerle şer’î hüküm çıkarılabileceğini irdeleyen disiplin.
  • fırsat eşitliği
    1. Kişilere kamu hizmetlerinden yararlanma, bilgiye ulaşma, eğitim olanaklarından faydalanma, ya da kendini geliştirebilmesi bağlamında sunulan imkanların herkese eşit oranda bulunması. 2. Her bireye doğal sınırlarına kadar bireysel kapasitesini geliştirmek için eşit şans verilmesi. bkz. eşitlik.
  • fırsat maliyeti
    Vazgeçme maliyeti. Alternatif maliyet. 1. Kaynakları belirli bir amaç için kullanmanın, onları ‘bir sonraki en iyi alternatif kullanım alanından çekmiş olmakla kaybı göze alınan getiri’ ile ölçülen maliyeti. Alternatif kullanım alanları olan kaynak, bilgi, zaman, zihinsel veya fiziksel enerjinin belirli bir seçenek için kullanılmasının, vazgeçilen diğer seçeneklerin en iyisinin getirisi ile ölçülen maliyeti. Örn. Kitap okumanın alternatif maliyeti, o anda yapılabilecek top oynamak, gezmek, televizyon izlemek.. gibi alternatif etkinliklerin birinden elde edilebilecek getiri veya faydaya sahip olamamaktır. Üniversite öğrencisi olmayı tercih etmenin fırsat maliyeti, çalışarak elde edilebilecek, ama öğrenci olmakla vazgeçilmiş olan muhtemel gelirdir. 2. İktisadi anlamda, kaynakların kıt olması dolayısıyla her şeyin aynı anda üretilmesinin mümkün olmaması, bu nedenle de kaynakların belirli bir A malının üretimine tahsis edilmesi durumunda üretiminden vazgeçilen bir B malının getirisi cinsinden maliyetine üretimin fırsat maliyeti, sınırlı tüketici bütçesinin bir A malına harcanmakla tüketiminden vazgeçilen bir B malının kaybedilmiş faydası cinsinden ölçüsüne de tüketimin fırsat maliyeti denir. Fırsat maliyeti sadece üretim ve tüketim ile sınırlı değildir; hayatta atılan her adımın, yapılan her eylemin bir fırsat maliyeti vardır; bu anlamda, alternatifi olan “her tercih bir vazgeçiştir.”
  • fırsat suçu
    Önceden planlanmamış ama uygun şartlar oluşunca anlık his ve kararlarla işlenen suçlar. bkz. suç.
  • fırsatçılık
    Oportünizm. Olması gerekene dair ilkelere göre değil, bireysel çıkarın gereklerine ve günübirlik fırsatlara göre, çoğu durumlarda da ahlâkî davranış kriterlerini göz ardı ederek, birbiriyle çelişen davranışlar sergileme tavrı.
  • fiziki coğrafya
    bkz. coğrafya.
  • fizikötesi
    bkz. metafizik.
  • fiziksel antropoloji
  • fiziksel çekicilik yanlılığı
    Fiziksel olarak çekici kişilerin, sırf bu çekicilikleri yüzünden diğerlerine göre birçok sosyal ve psikolojik avantaja sahip olmaları.
  • fiziksel gerçeklik
    Gerçekliğin maddi eşya dünyasını kapsayan, elle tutulup gözle görülebilir, algı ve gözlem vasıtalarının işlerlik alanına giren nesnelerden oluşan bölümü. bkz. metafizik gerçeklik, gerçeklik.
  • fiziksel pazar
    bkz. piyasa
  • fiziksel yakınlık yanlılığı
    Fiziksel özellikler bakımından benzeşen kişilerin birbirleriyle daha yakın ilişki kurmaya eğilimli olmaları.
  • fizyokrasi
    Toprağın yegâne zenginlik kaynağı, dolayısıyla gerçek üretken faaliyetin de tarım olduğunu; diğer mesleklerin ise, varlıklarını tarıma bağlı olarak sürdürmeleri nedeniyle, net hâsıla üretmeyen "kısır meslekler" olduğunu savunan 18. yüzyıl iktisat ekolü.
  • fizyolojik ihtiyaçlar
  • fizyolojik psikoloji
    İnsan davranışlarını belirleyen, etkileyen yahut insan davranışları ile arasında korelatif bir ilişki kurulabilen fizyolojik veya kimyasal faktörleri inceleyen psikoloji dalı.
  • fob
    Güvertede teslim. Bir malın alım-satımında, satıcının, malın gemiye yüklenmesine kadar oluşması muhtemel tüm zarar ve masrafları üstlenmesini ifade eden uluslararası taşımacılık deyimi.
  • fobi
    Belirli bir duruma veya belirli bir nesneye karşı duyulan, mantıklı bir açıklaması olmayan ve kontrol edilemeyen şiddetli korku.
  • fon
    Belirli bir faaliyetin gerçekleştirilebilmesi için biriktirilen veya ayrılan parasal veya parasal olmayan kaynakların tümü.
  • fonksiyon
    bkz. işlev.