• farklılık korkusu
    Kendi cinsi, rengi, ırkı, etnik kökeni, inancı veya kültürü dışındaki kişileri toptan tehlikeli görme, kendisini onlara karşı daima savunma konumunda hissetme ve onlardan korkma durumu.
  • farklılıklar psikolojisi
    Değişik insan gruplarının psikolojik farklılıklarını inceleyen disiplin.
  • farksızlık eğrisi
  • farz
    İslam hukukuna göre, hem lafız ve hem de mana olarak Kur’an ve Sünnet’e dayandığı kesin olan ve mükelleften bir şeyin yapılmasını isteyen hüküm. Gerekli şartları taşıyan her mükellefin bizzat sorumlu olduğu farzlara farz-ı ayn; topluluğun bir kısmının yerine getirmesi durumunda bütün mükelleflerin sorumluluğunun kalktığı, yerine getirilmemesi durumunda ise her mükellefin tek tek sorumlu olduğu farzlara da farz-ı kifaye denir. bkz. vacip, sünnet, haram, mekruh, mübah, mendup, müstehap.
  • farz-ı ayn
    bkz. farz.
  • farz-ı kifaye
    bkz. farz.
  • faşist sosyalizm
    Sonraları Fabiyen Cemiyeti ve İngiliz İşçi Partisinin savunduğu gibi, bürokratik düzenlemelerle sanayi ve üretim, bölüşüm ve değişim araçlarının kontrolünü öngören sosyalizm. bkz. Fabiyenizm.
  • fasit daire teorisi
  • faşizm
    Çoğunlukla toplumsal, ekonomik ve siyasal kriz dönemlerinde ve karizmatik liderlerin çevresinde gelişen, toplumdan topluma değişmekle beraber temelde milliyetçi ideolojilerden beslenen, bireylerin devlet veya devletin yüksek menfaatleri için kayıtsız şartsız kurban edilmesine cevaz verir biçimde baskıcı ve totaliter bir nitelik taşıyan yönetim biçimi.
  • fayda
    Yarar. 1. Bir mal veya hizmetin insan ihtiyaçlarını giderebilme niteliği. 2. Bir varlık, bilgi veya ürünün, insan, hayvan yahut doğaya olan olumlu katkısı.
  • fayda maksimizasyonu
    Faydanın ençoklaştırılması. Tüketicinin eldeki alım gücü ile önündeki seçenekler arasından kendisine en fazla fayda sağlayan seçenekleri tercih edeceği varsayımı.
  • fayda-maliyet analizi
    Herhangi bir sürecin başlatılması, belirli kararların alınması yahut bir projenin uygulanmasından önce söz konusu projenin getirisi ve götürüsünün, düşünülen kararların muhtemel sonuçlarının hesaplanması, fayda ve maliyetinin ortaya konması.
  • faydacılık
    1. İlk dile getiren kişi olarak Jeremy Bentham’a atfen, ahlaki tutumların kaynağını ve değerlendirme ölçütünü, “mümkün olan en çok sayıda kişiye en yüksek miktarda fayda temini” olarak belirleyen faydacı yaklaşım. 2. Tüm insani etkinliklerin temeline faydayı yerleştiren, insanları herhangi bir faaliyette bulunmaya yönelten temel güdünün fayda olduğunu savunan yaklaşım. 3. Yasama yürütme ve yargı etkinliklerinin amacının son tahlilde, 'daha fazla sayıda insana, daha fazla mutluluk sağlamak' olduğunu savunan görüş. 4. Üretim, tüketim, paylaşım vb. tüm iktisadi faaliyetlerin amacının, mal ve hizmetlerden elde edilen faydanın maksimumlaştırılması olduğunu ileri süren öğreti. 5. İnsanın yegane amacının hazzı aramak ve elemden uzak durmak olduğunu; hayattaki mücadelenin iyi-kötü veya akıl-duygu arasında değil, haz-elem arasında olduğunu ileri süren görüş. (Jeremy Bentham)
  • fazilet
    bkz. erdem.
  • fazla
    bütçe (surplus-giving budget) bkz. bütçe.
  • federal devlet
    Eyalet adı verilen, kendine ait parlamentosu, yasaları ve seçilmiş yöneticileri olan devletçiklerin özellikle milli savunma, dışişleri ve adalet konusunda merkezi bir otorite etrafında toplanmasıyla meydana gelen, idare ve devletler hukuku bakımından modern siyasal ihtiyaçlara cevap verebilen birleşik devlet tipi. Federal devlet sisteminde içişleri, anayasa tarafından yetkinin federasyona üye devletler ve federal devlet arasında bölüştürülmesi; dışişleri de yetkinin yalnızca federal devletin elinde bulundurulması suretiyle yürütülür.
  • federalizm
    Bölgelere veya eyaletlere göre farklı özerk yönetimlerin bir ulus devlet çatısı altında birleştirilmesini öngören yönetim tarzı.
  • federasyon
    1. Dayanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik devleti içinde birleşmesi. 2. Aynı alanda faaliyet gösteren milli veya milletlerarası nitelikteki çeşitli kuruluşların aynı çatı altında toplanmak suretiyle oluşturdukları birlik.
  • federe devlet
    Bir federal devlet çatısı altında örgütlenmiş, içişlerinde bağımsız, dışişlerinde federal devlet yasalarına tabi olan devletçiklerden her biri.
  • felsefe
    Düşünbilim. 1. Hikmet sevgisi. İnsan, toplum ve evren hakkında bütünsel ve kapsayıcı bir izah denemesi. 2. İnsan zihninin eşyayı yorumlaması; insan aklının varlık ve oluşu sorgulaması; hakikati arama yolunda üretilen bilgiler bütünü. 3. Bir şeyin bizzat kendisinin, düşünme-konuşma-sorgulama eylemine konu olması. Örn. konuşmanın konuşulması, düşünmenin düşünülmesi, tartışmanın tartışılması. 4. Modern dünyada sistemli birer disiplin haline gelmiş bütün bilim dallarının, düşünce tarihinin değişik aşamalarında kendisinden oluştuğu ve zamanla bağımsızlık kazandığı ana düşünsel kaynak.