• faiz oranı
    Faiz haddi. Faiz miktarının belirlenmesi için ana paranın kendisi ile çarpıldığı yüzde değer.
  • faizin zaman tercihi kuramı
    Bireylerin şimdiki tüketimi gelecekteki tüketime tercih ettiklerini; faizin de, onlara bugünkü tüketim imkanlarını geleceğe erteletmenin bedeli olduğunu öne süren görüş. Buna göre A ülkesinin B'ye göre daha yüksek bir zaman tercihi, dolayısıyla daha düşük bir tasarruf eğilimi varsa, A ülkesinde B'ye göre faizler daha yüksek olacak, bu nedenle gelişmekte olan ülkeler, yerli sermayeyi içerde tutmak ve yabancı sermayeyi ülkeye çekmek için faizleri yükseltecektir. (Frank A. Fetter)
  • faizsiz bankacılık
    1. İslam bankacılığı. Kapitalist sistemin temel kurumlarından birisi olan ve paranın ödünç alınıp verilerek karşılığında faiz alınıp verilmesi ilkesiyle çalışan bankacılığa alternatif olarak Müslümanlarca geliştirilen, faaliyetlerinde faize yer vermeme prensibiyle çalışan bankacılık. 2. Emek sahibi veya girişimci ile sermaye sahibini mudaraba işlemi çerçevesinde bir araya getirerek, veya yatırım sahibinin ihtiyaç duyduğu makine vs. elde edilmek istenen nesneyi doğrudan satın alıp ihtiyaç sahibine belirli koşullarda taksitle satmak veya kiralamak (leasing) gibi yollarla, doğrudan para ödünç vermeden, sermayenin yatırıma yönlendirilmesine veya ticaretin finansmanına aracılık eden ve temel gelir kaynağı aracılık ettiği faaliyetler sonucunda doğan kârdan kendisine ayırdığı pay olan bankacılık sistemi.
  • fakih
    bkz. fıkıh.
  • fakirlik
    bkz. yoksulluk.
  • faktör analizi
  • faktör çözümlemesi
    Bir bütün içinde yer alan ve aynı sonuca katkıda bulunduğu düşünülen iç içe geçmiş değişkenlerin, söz konusu sonuca olan katkı düzeylerinin belirlenebilmesi amacıyla, aralarında korelatif ilişki bulunan faktörlerin bir araya getirilip, belirli kümelerde toplanmasını sağlayan ve sonucu tek tek faktörlere değil, belirli değişken gruplarına indirgeyen istatistik yöntemi.
  • faktör donanımı teorisi
  • faktör hareketliliği
    Tam rekabet piyasasının en önemli koşullarından birisi olarak, piyasadaki herhangi bir mal ya da hizmetin arz ve talebinin kolaylıkla birbirine uyumunu sağlayacak şekilde, piyasaya giriş ve çıkışların serbest ve kolay olması.
  • faktöring
    Uluslararası ticarette, ihraç edilen malın özürlü olmaması şartıyla, ihracatçının ihracattan doğan alacağının büyük bir kısmının malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının da para ithalatçıdan tahsil edildiğinde factor adı verilen bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan dış ticaret finansman tekniği.
  • falik dönem
    S. Freud’a göre dışkıl dönemden sonra gelen ve çocuğun ilgisinin cinsel organlarına kaydığı dönem. bkz. ağızcıl dönem, oral dönem, dışkıl dönem.
  • fanatik
    bkz. fanatizm.
  • fanatizm
    Bağnazlık. Bir felsefi, siyasi, ideolojik görüşe veya bilimsel iddiaya karşı sorgulamaksızın ve eleştirmeksizin tam teslimiyet; bir görüş veya tavrın şiddete bile başvuracak ölçüde hararetli savunuculuğunu yapmak. Benimsenen bir görüş, düşünce veya tavrın tartışmaya açmadan, bütün eleştirilerin dışında tutarak savunulması. Ateşli taraftarlık; körü körüne bağlılık. Böyle bir tavır içinde olan kişiye de fanatik denir.
  • fantazi
    Düşlem. Kişinin bazı arzu ve isteklerini sanki gerçekleşmişçesine hayal etmesi, bir bakıma uyanıkken rüya görmesi olayı; olmasını istediği şeyleri gözünde canlandırması. Düş kurma ve kendine bir hayal dünyası yaratma. Normalde olmayacak veya başkalarının yanında yapılamayacak komik, tuhaf veya tabu şeylerin zihinde canlandırılması, hayal edilmesi.
  • FAO
  • far etkisi
    Dışsal görüntü ve davranışların başkaları tarafından hemen fark edildiği veya dikkatle izlendiği düşüncesiyle, onların kendisi ile ilgili düşüncelerini ve başkalarının bu konudaki yeteneklerini aşırı abartma.
  • faraziye
    bkz. varsayım.
  • farklı evlilik
    Heterogami. Birbirinden farklı özellikler taşıyan bireylerin yaptığı evlilik. bkz. benzer evlilik.
  • farklılaştırıcı küreselleşme
    Küreselleşmenin yerel unsurlarla karşılaştığında onları canlandırması, küresel ölçeğe taşıması, onlarla küresel eğilimlerden farklı yeni sentezler oluşturması veya küresel ve yerelden tümüyle farklı yeni oluşumlara sebep olması. bkz. küreselleşme.
  • farklılaştırılmış mal
    Aynı ihtiyacı karşılayan ama bazı özellikleri farklılaştırılarak farklı isimler altında piyasaya sürülen mal.