• aktüel
    bkz. edimsel.
  • alan araştırması
    Bir olayın veya durumun, içinde yer aldığı bütünlükten koparılmadan ve doğallığını bozacak bir deneysel yaptırım uygulanmadan belirli, somut örnekler özelinde incelenmesi.
  • alan çalışması
    İnsanların görüş, tutum ve davranışlarına ilişkin bilgi toplama amacıyla görüşme-konuşma, uzun süreli gözlem gibi veri toplama tekniği.
  • alan kuramı
    Sosyal psikolog K. Lewin tarafından geliştirilen ve bireyin çevresindeki olaylarla etkileşiminin önemini vurgulayarak, davranışların, bireyin olumlu veya olumsuz olarak nitelendirdiği güçlerin bileşiminin sonucuna göre belirlendiğini savunan kuram.
  • alan örneklemesi
  • alan varsayımları
    Bir teori, model veya önermenin geçerli olduğu durumun sınırlarını belirlemeye yönelik varsayımlar. Örneğin, devletin denk bütçe durumunda vergi ve harcamaların ekonomiye etkilerini inceleme amacıyla devlet bütçesinin denk olduğunun (giderleri ile gelirlerinin birbirine eşit olduğunun) varsayılması. Bu varsayıma dayanarak varılan sonuçlar sadece devlet bütçesi denk olan ekonomiler için geçerlidir, devlet bütçesi açık veya fazla veren ekonomiler için geçerli değildir. Bu tür varsayımlar teorinin hangi durumlar için geçerli olduğunu belirler. bkz. varsayım, ihmal edilebilirlik varsayımları, kolaylaştırıcı varsayımlar.
  • aletçilik
  • alfabe
    Bir dilin seslerini gösteren, belirli bir sıraya göre dizilmiş belli sayıda harfin bütünü.
  • algı
    İnsanın, duyu organları aracılığıyla olay, nesne ve ilişkileri birbirinden ayırt etmesi.
  • algı dönüşümü
    Bireysel kavrayış süreci içerisinde, kişilere özgü özel deneyimler sonucu, algılama, anlama ve anlamlandırma biçimlerinde meydana gelen köklü dönüşüm. Örn. din, ideoloji veya paradigma değiştirmek. bkz. algı yanılması, varsanı.
  • algı operasyonu
    Bir olay, olgu ya da süreç hakkında kamuoyunun algısını etkilemeye, değiştirmeye veya belirli bir yöne kanalize etmeye dönük yazılı veya sözlü sansasyonel, manipülatif eylemler.
  • algı yanılması
    Yanılsama. İllüzyon. 1. Çarpıtılmış algı veya zihin. Örn. Sihirbazların elçabukluğu ile yaptıkları oyunların izleyiciler tarafından olağanüstü ve çok değişik olarak algılanması. 2. Duyu uyarımlarının yanlış yorumlanması, bir nesnenin özellik veya niteliklerinin, duyu organlarının dolayımın­dan geçerken değişime uğrayarak beynimize gerçekte olduğundan farklı olarak yansıması. Örn. Yarım bardak su içindeki bir çubuğun uzaktan kırıkmış gibi gözükmesi, uzak mesafelerdeki cisimlerin olduğundan küçük olarak algılanması, köprüden suya bakan kişinin köprünün hareket ettiğini sanması. bkz. varsanı, algı dönüşümü. 3. Göreceli olarak daha güvenilir olduğu kabul edilen algılarla uyuşmayan algı.
  • algıcılık
    İnsanın sadece zihinsel olanı değil, kendi dışında nesnel olanı da, olduğu gibi, doğru biçimde ve aracısız olarak kavrayabileceğini ileri süren yaklaşım.
  • algılama
    1. Duyu organları aracılığıyla olay, nesne ve ilişkileri birbirinden ayırt etme. 2. Duyu organlarını uyaran nesne, olay ve tepkilerin alınması, duyumlanması, hissedilmesi yahut fark edilmesi.
  • algoritma
    Bir sorun veya problemin çözümünde, sonuca varmak için takip edilen bir dizi hesap aşamasından oluşan problem çözme tarzı.
  • alım gücü
  • alım gücü paritesi
  • alinasyon
  • alışkanlık
    Bilince yansımadan tekrarlanan ve belli bir sürekliliği olan tepki, tavır ve davranışlar bütünü.
  • alivre işlemler
    Herhangi bir malın alım-satım anlaşması ile söz konusu malın teslimi arasında belirli bir sürenin bulunduğu alım-satım işlemleri. Buna göre satıcı belli bir zaman sonra istenilen nitelikteki malı hazırlayacağını, alıcı da belirlenmiş fiyattan o malı satın alacağını taahhüt eder.