• eşel-mobil sistemi
    Genellikle ücretle geçinenler ile diğer dar ve sabit gelirli kesimlerin hayat pahalılığı karşısında satınalma güçlerinin korunması amacıyla geliştirilen ve enflasyonun belirli oranlara ulaşması durumunda ücretlerin de herhangi bir sözleşmeye gerek kalmadan aynı oranda artırılmasını öngören ücret ayarlama sistemi. Ücretlerin enflasyonla eşit oranda ve otomatik olarak ayarlanması.
  • eşit gelir dağılımı
  • eşitlik
    1. Birinin sahip olduğu şeye aynen ötekinin de sahip olması, farklılığın ortadan kaldırılmış olması hali. 2. Farklı gibi görünen birden fazla değerin sonuçta birbirine eşit olması durumu. 3. Temelde sahip olunan benzerliklerden dolayı insanların aynı değer ve konuma sahip olmaları. Eşitliğin başlıca üç türü vardır: Kişilere kamu hizmetlerinden yararlanma, bilgiye ulaşma, eğitim olanaklarından faydalanma, ya da kendini geliştirebilmesi bağlamında sunulan imkanların herkese açık olmasına veya eşit oranda bulunmasına fırsat eşitliği; kanunların herkese eşit şekilde uygulanması, hukuk karşısında torpilli vatandaş olmamasına kanun önünde eşitlik ya da yasal eşitlik; herkesin bir nesneden aynı miktarda sahip olmasına ise sonuç eşitliği denir. Sonuç eşitliğinin en kritik, en hararetli tartışmalara konu olan örneği gelir eşitliğidir. Çoğu kez yanlış bir şekilde birbiri yerine kullanılan gelir eşitliği ile adil gelir dağılımı aynı şey değildir. bkz. gelir dağılımı.
  • eşitlikçilik
    Bütün insanların eşit haklara sahip olduğunu, dolayısıyla toplumsal ilişkilerde eşitsizlik sonucu getiren tüm sınıfsal farklılıkların yok edilmesi veya en azından asgariye indirilmesi gerektiğini ileri süren yaklaşım. Her bakımdan eşitlikçiliğin hararetli savunucuları olduğu gibi, bunun doğal düzene aykırı olduğunu, dolayısıyla eşitlikçiliği savunmanın 'doğaya karşı isyan' olduğunu öne sürenler de vardır. (M. Rothbard) bkz. eşitlik, hakkaniyet, adalet.
  • eşitsiz gelir dağılımı
  • eşitsiz gelişme
    Kapitalist gelişme sürecinin dünyanın farklı bölgelerinde, eşzamanlı olarak bazı ülkelerin hızlı gelişmesine ve kalkınmasına yol açarken, bazı bölgelerinde büyümeyi yavaşlatması durumu. bkz. gelişme, kalkınma.
  • eşitsiz mübadele yaklaşımı
    Aynı emek-zamana mal olan belirli bir malın ücretlerdeki farklılıktan ötürü azgelişmiş ülkelerde gelişmiş ülkelere oranla daha ucuz olduğu noktasından hareketle, gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki ticarette az gelişmişlerin daha fazla emek-zaman karşılığında daha az emek-zaman satın aldıkları, dolayısıyla görünürdeki haklı fiyat ilişkisinin altında azgelişmişler zararına işleyen eşitsiz bir mübadelenin söz konusu olduğunu ileri süren yaklaşım.
  • eskatoloji
    Hayatın sonunu, ölüm sonrası hayatın niteliğini inceleyen bilgi dalı. Adı Yunanca “son şeyler” anlamına gelen eschatos ile “bilgisi” anlamına gelen logos sözcüğünden türeyen; ölüm, ölümsüzlük, yeniden dirilme, kıyamet, ve (Hristiyanlar için) İsa’nın ikinci gelişi gibi konuları irdeleyen öğreti.
  • eski kurumcu iktisat
    Kurumcu iktisadın kurucuları olan T. Veblen ve R. Commons’ın görüşlerine dayalı, neoklasik marjinal analizin iktisadi olayları anlamak ve açıklamak için geçersiz olduğunu savunan ve birey davranışlarının içinde bulundukları kurumsal kısıtlar bilinmeden anlaşılamayacağı, bu yüzden iktisadi analizin kurumların iktisadi hayattaki rollerine yönelmesi gerektiğini savunan kurumcu ekol. bkz. yeni kurumcu iktisat.
  • esnek anayasa
    bkz. anayasa.
  • esnek döviz kuru sistemi
    Bir ülke parasının diğer ülke paraları karşısındaki fiyatının piyasada döviz arz ve talebi tarafından serbestçe belirlendiği, döviz arz ya da talebinde meydana gelebilecek değişmelere göre düşüp yükselebildiği sistem. Dalgalı kur sistemi, değişken kur sistemi ya da yüzen kur sistemi olarak da anılan bu sistem saf biçimiyle hiç bir ülkede uygulanamamakta, uluslararası dengeleri sarsmaya başladığında başta merkez bankaları olmak üzere çeşitli araçlarla döviz kurlarına müdahale edilmektedir. Bu şekilde belirli sınırlar içinde kurun değişmesine izin verilen, o sınırların dışına çıktığında müdahale edilen kur sistemine kontrollü/güdümlü/yönetilen dalgalı kur sistemi adı verilmektedir.
  • esnek istihdam
    Küreselleşen dünya ekonomisinde firmaların talep durumuna göre çalıştırdıkları işçilerin sayı ve niteliğini çok çabuk değiştirecek biçimde ve bunu öngören şartlarda işçi çalıştırmaları.
  • esnek üretim
    20. yüzyılın ikinci sonlarında ortaya çıkan, bilgisayar teknolojisinin yardımıyla ivme kazanan, Fordizm ve Taylorizm'in aksine beyaz yakalı olmayan çalışanların da karar alma sürecine katılımını teşvik eden, yöneten-yönetilen ve patron-işçi arasındaki hiyerarşide bir gevşemeyi ima eden, yarı-zamanlı çalışmaya, birden fazla işte çalışabilmeye veya evde çalışmaya olanak veren üretim organizayonu. bkz. Fordizm, Taylorizm, bilimsel işletme.
  • esneklik
    Elastikiyet. Geniş anlamda bir şeyin, kendisini etkileyen başka bir şeyde meydana gelen bir değişmeye karşı gösterdiği tepki, duyarlılık derecesi. Bir değişkenin başka bir değişkende meydana gelen yüzde değişme karşısında gösterdiği yüzde değişim. Esneklik sıfır ile sonsuz arasında değişebilir. Bu çerçevede bağımsız değişkendeki yüzde 1’lik değişim karşısında bağımlı değişkenin de yüzde 1 değişmesi halinde esneklik birime eşit (birim esnek); etkilenen değişkenin yüzde 1’den daha büyük oranda değişmesi halinde esneklik birimden büyük (esnek); söz konusu değişkenin yüzde 1’den daha küçük oranda değişmesi durumunda ise esneklik birimden küçüktür (katı). Belirleyici değişkendeki bir birimlik yüzde değişim sonucunda öteki değişkenin sabit kalması durumunda esneklik sıfır (tam katı), etkilenen değişkenin çok büyük ölçekte değişmesi durumunda da esneklik sonsuzdur (sonsuz esnek). bkz. arzın fiyat esnekliği, talebin fiyat esnekliği, gelir esnekliği, talebin çapraz fiyat esnekliği.
  • eşölçülemezlik
    1. Mimaride 'ortak bir ölçüye sahip olmamak' anlamına gelen ve 20. yüzyılın üçüncü çeyreğindeki bilim felsefesi tartışmalarında da kullanılmaya başlanan, farklı bilgi kümelerinin, aralarında ortak bir değerlendirmeyi mümkün kılacak ölçütlerin olmaması nedeniyle, hiç bir bakımdan karşılaştırılamayacaklarını ifade eden kavram. 2. İki teorinin karşılaştırılabilmesine imkan verecek 'teoriler-arası geçerliliği olan' ortak ölçütlerin bulunmaması nedeniyle, bilimsel açıdan doğruluk veya yanlışlık gibi yargıların teoriler-arası geçerlilik taşımadığını, ancak belirli bir teori çerçevesinde anlamlı olabileceğini ifade eden terim.
  • eşsöz
    bkz. totoloji.
  • estetik
    1. Üretim, tüketim veya bir ihtiyacın giderilmesinde kullanılmanın gerekliliklerinden öte, uyum, içdüzen, insan algılarına çekici görünme gibi özelliklere sahip olma durumu. 2. Sanata konu olan güzelliğin incelendiği felsefe dalı.
  • estetik yargı
    1. Tüm doğal ve insani etkinlikler veya durumlar hakkında verilebilecek güzel ve çirkin yargılarından her biri. 2. Göze hoş görünüp görünmemesi, izleyende bırakacağı olumlu yahut olumsuz izlenime göre bir şeyi güzel ya da çirkin olarak niteleyen yargı.
  • eşzamancılık
    Olay veya ilişkilerin aynı zaman dilimi içinde yer alma, eşzamanda olma veya yok olma, birlikte başlama ve bitme durumuna göre açıklanması. bkz. art zamancılık.
  • eşzamanlı değişme
    1. Birlikte değişme; aynı zamanda yahut eşzamanlı olarak gerçekleşen değişim. 2. İlke olarak aynı nedenden kaynaklanan iki veya daha çok olgu ya da istatistiksel serinin, aynı zaman dilimi içinde, aynı yahut ters yönlerde değişme göstermesi.