• Dunning–Kruger etkisi
    Cornell Üniversitesi'nin iki psikoloğu Justin Kruger ile David Dunning tarafından geliştirilen ve yetersiz kişilerin, vardıkları yanlış sonuç ve talihsiz seçimlerinin yanlışlığını anlayabilecek kapasiteye de sahip olmadıklarını ifade eden teori. Cesaretin cehaletten kaynaklanması hali. Buna göre yetersiz insanlar bir yandan sahip oldukları becerilere aşırı değer biçme ve onları abartma eğiliminde iken, bir yandan da diğer insanlardaki becerileri yeterince fark edemedikleri için, kendilerindeki yetersizliklerinin boyutunu da tam olarak göremezler. Bu da onları “cahil, ama cesur” yapar. bkz. Peter ilkesi.
  • dünürlük
    Hısımlık. Evlilik ilişkisiyle bir araya gelen eşlerin akrabalarının arasındaki kaynaşmadan doğan yakınlık.
  • Dünya Bankası
    İkinci Dünya Savaşı sonlarında, 1944’te ABD'de yapılan Bretton Woods Konferansları sırasında IMF ile birlikte kurulmasına karar verilerek 1946’da faaliyete geçen, kuruluş amacı üye ülkelerin imar ve kalkınmaları için sermaye yatırımlarını yönlendirmek ve özendirmek olan; üye ülkelerin oy hakkı ile sermayesine katkı oranlarının, dünya ticaretindeki paylarıyla belirlendiği uluslararası finans kuruluşu. Resmi adı Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) olan, ancak daha yaygın şekilde Dünya Bankası olarak anılan söz konusu banka, kuruluşunu izleyen yıllarda daha çok Batı Avrupa'nın imar sorunlarıyla ilgilenmiş, daha sonraları az gelişmiş ülkeleri de ilgi alanına dahil etmiştir.1980'li yıllarda dış ödeme sorunlarının çözümü için az gelişmiş ülkelere kendi önereceği iktisadi program paketini uygulamaları karşılığında parasal yardımlarda bulunan Dünya Bankası, özel sektörün geliştirilmesi ve yabancı sermayenin özendirilmesi politikası çerçevesinde ekonomik, teknik, mali, finansal ve siyasal açıdan titizlikle incelediği az gelişmiş ülke yatırım projelerine düşük faizli, belirli bir süresi geri ödemesiz uzun vadeli proje kredileri vermektedir. Banka 2000'li yıllarda daha çok dünyada yoksulluğun azaltılması meselesine odaklanmaktadır. bkz. Dünya Bankası grubu.
  • dünya dini
    Yeryüzüne dağılmış ve bir milyondan fazla bağlısı olan dinlerden her biri.
  • dünya görüşü
    Bir kişi, grup veya toplumun varoluşun niteliğine ve hayatın anlamına ilişkin sorulara verdiği bilinçli veya bilinçsiz cevapların tümü. bkz. ideoloji, din.
  • dünya sistemi yaklaşımı
    Azgelişmişliğin nedenlerini, merkez-çevre ilişkisi çerçevesinde azgelişmiş ülkelerin tarihsel süreç içinde dünya kapitalist sisteminin öngördüğü işbölümünde almış oldukları rollerle açıklayan yaklaşım. Bu yaklaşıma göre azgelişmişlik, sanayileşmiş kapitalist ülkelerin (merkez) dünya çapında genişleyip azgelişmiş ülkeler (çevre) üzerinde askeri, siyasi, iktisadi ve kültürel açılardan hegemonya kurmaları sonucu ortaya çıkan bir süreçtir. bkz. merkez-çevre, bağımlılık kuramları, azgelişmişliğin gelişmesi.
  • Dünya Ticaret Örgütü
    bkz. DTÖ
  • dünya vatandaşlığı
    Farklı siyasal sistem ve kültürel iklimleri olan ülkelerdeki insanlarla, dil becerisi, yeme içme, giyinme alışkanlıkları bakımından, yakın ve sürdürülebilir ilişki kurabilme; uzun soluklu birlikte yaşayabilme niteliklerine sahip olma.
  • dünya zamanı
    Söz konusu edilen bir dönemin nesnel veya öznel koşulların genel çerçevesi.
  • dünyevileşme
    Dini inanç ve ilkelerin, birey ve toplum hayatının yönlendirilmesinde esas alınan ve yol gösterici olarak görülen kurallar olmaktan uzaklaşması; uhrevi kaygılardan uzaklaşma, insani eylemlerin sadece bu dünya gözetilerek düzenlenmesi, öte dünya ile bu dünya arasındaki ilişkilerin zayıflaması. bkz. laiklik.
  • düopol
    Piyasada sadece iki satıcının bulunduğu; mal ve hizmet arzının sadece iki firma tarafından belirlendiği piyasa. Daha çok tekel, kısmen de rekabetin bulunduğu düopol piyasasında, firma bağımlılığı had safhada olup, mal ve hizmet satıcılarından her birinin, alacağı bir karara öteki satıcının göstereceği tepkiyi dikkate alarak davranışlarını düzenlemesi söz konusudur. bkz. tekel, tam rekabet piyasası, düopson, monopson.
  • düopson
    Düopol piyasasının tam tersine, bir mal veya hizmet talebinin sadece iki alıcı tarafından belirlendiği piyasa. Tam rekabetten sapma örneklerinden biri olan düopson piyasasında çok sayıda satıcı karşısında yalnız iki alıcı mevcut olup, fiyat bunlar tarafından belirlenir. Düopol piyasasında satıcının konumu ile düopson piyasasında alıcının konumu benzer olup, birincisinde çok sayıda alıcıya karşılık iki satıcı; ikincisinde ise çok sayıda satıcıya karşılık iki alıcının bulunması söz konusudur. bkz. tekel, tam rekabet piyasası, düopol, monopson.
  • dur ve devam et politikası
  • durağan çözümleme
  • durgunluk
    1. Ekonomik faaliyet düzeyinde ciddi bir yavaşlama, yatırımlarda duraklama ve hatta gerilemenin söz konusu olduğu durum. 2. Bir ekonomide sermayenin marjinal etkinliğinin, bütün sektörlerde cari faiz haddinin düşebileceği en düşük sınırın bile altında kalması dolayısıyla, yeni yatırım yapmanın tüm cazibesini yitirdiği ortam.
  • durgunluk enflasyonu
  • dürtme
    Bireylerin seçeneklerini kısıtlamadan ve ekonomik dürtülerinde de önemli sayılabilecek bir değişiklik yapmadan tercihlerini onların lehine olduğu varsayılan seçeneklere yönlendirme. bkz. özgürlükçü babacanlık.
  • dürtü
    1. Açlık, analık, cinsellik gibi, kişiyi var olan organik gerilimi hafifletecek ya da ortadan kaldıracak etkinliklerde bulunmaya iten güç. bkz. güdü. 2. Organizmayı bir davranışa veya faal çabaya iten güç.
  • durumsal çözümleme
    Rasyonellik ilkesi çerçevesinde tanımlanan belirli durumlarda faillerin nasıl davranış göstereceklerini tahmin etmeyi amaçlayan çözümleme biçimi. Örn. Kuyumcu Hasan’ın yeri soyulmuştur (durumun tanımlanması). Bu gibi durumlarda yapılması gereken en uygun şey polise haber vermektir (rasyonellik ilkesi). Failler daima durumlarının gerektirdiği en uygun davranışı göstereceklerinden Kuyumcu Hasan da polise haber vermiştir (açıklama). bkz. rasyonellik ilkesi.
  • durumsal kimlik
    Birbirini dışlamayan ama bazı durumlarda önemli, elverişli, kullanışlı olmaları nedeniyle anlamlı olan, duruma bağlı olarak bireylerin bu kimliklerin bazılarından vazgeçip bazılarını tercih etmeleriyle ortaya çıkan kimlik. Örn. Annesi ve babası farklı etnik kökenden gelen kişinin duruma göre annesinin, duruma göre de babasının kimliğini öne çıkarması. bkz. sabit kimlik.