- doğrusal üretim fonksiyonu1. Üretim faktörleri arasında ikame esnekliğinin sonsuz olduğu, koordinat düzleminde sol yukarıdan sağ aşağı doğru giden negatif eğimli doğru biçiminde resmedilen üretim fonksiyonu. 2. Eş-ürün eğrisi negatif eğimli bir doğru şeklinde, dolayısıyla eğimi sabit, buna bağlı olarak üretim faktörleri arasındaki ikame edilebilirliğin sabit olduğu, dolayısıyla marjinal teknik ikame oranı sabit olan, bunun sonucu olarak da ikame esnekliği sonsuz olan üretim fonksiyonu. bkz. İkame esnekliği.
- doğrusal yaklaşımBireysel ve toplumsal süreçlerin düz bir çizgi üzerinde doğrusal olarak geliştiğini; söz konusu süreçlerin başlangıç noktasına dönmesinin, ya da döngüsel bir seyir izlemesinin mümkün olmadığını savunan yaklaşım. bkz. döngüsel yaklaşım.
- doğu despotizmiToprak mülkiyetinin devlete ait olduğu, bütün vatandaşların yöneticinin kölesi olarak muamele gördüğü, devletin gücüne karşı vatandaşların haklarını koruyacak ve devlet ile vatandaş arasında iktidar kullanımını dengeleme işlevi görecek hiç bir ara kurumun gelişmesine imkân tanımayan yönetim tarzı. bkz. despotizm, Asya tipi üretim tarzı.
- doğubilimbkz. oryantalizm.
- doğum1. Bir canlının annesinin vücudundan ayrılarak bağımsız bir biyolojik varlık haline gelmesi. Belirli bir dönemde doğan çocukların yüzde veya binde cinsinden oranına doğum oranı; doğum oranının denetim altına alınması ve çocuk sayısının sınırlanmasına da doğum kontrolü denir. 2. Doğuş. Meydana gelme, ortaya çıkma. Örn. İslâmiyet’in doğuşu, Rönesans’ın doğuşu.
- doğum kontrolübkz. doğum.
- doğum oranıbkz. doğum.
- doğurganlık oranı
- doğuşta yaşam beklentisibkz. ömür beklentisi.
- doğuştancılıkTemel insan özelliklerinin doğuştan kazanıldığını, sonradan elde edilemez nitelikte olduğunu savunan görüş.
- doktrinbkz. öğreti.
- dolaylı bilgiKişinin kendi duyu organları ile değil, başkalarının aracılığı ile elde ettiği bilgi. bkz. doğrudan bilgi.
- dolaylı karşılıklılıkBir ilişkide karşılığın, ilişkinin doğrudan muhatabın dışındakilerden beklenmesi. Örn. yardımsever olanlara saygı gösterildiği için muhtaç birisine yardım etmek. bkz. karşılıklılık.
- dolaylı miras
- dolaylı tanınmaBir bilgi sağlayıcısının kimliğinin, doğrudan tanımlamada yer almayan diğer özelliklerinden faydalanılarak ortaya çıkarılması. Örn. Cumhuriyet mahallesinde oturan en genç savcı, en çok şeker üretimi yapan dördüncü firma.
- dolaylı vergiler
- dolaysız demokrasibkz. doğrudan demokrasi.
- dolaysız vergilerbkz. doğrudan vergiler.
- domino teorisiABD’de 1953-1957 yılları arasında birinci Eisenhower yönetiminin izlediği, ABD dış politikasına rehberlik eden prensip. Buna göre, aynen domino oyununda olduğu gibi, bir ülke veya bölgeyi kaybetmek otomatik olarak diğerlerini de kaybetmeyi getirebileceği için, Asya’daki ülkelerden herhangi birisinin komünizmin denetimine girmesini önlemek amacıyla ABD elinden gelen her şeyi yapmalı, hatta Vietnam’ı kaybetmemek için ne pahasına olursa olsun savaşı sürdürmelidir.
- dominyonKendi kendini yöneten, bağımsız, fakat ana ülke (İngiltere) ile bazı bağları sürdüren Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi İngiliz Milletler Topluluğu üyesi devletlerin her biri.