- dini bağlılık paradoksuDini bağlılık ile mutluk arasında bireyler karşılaştırıldığında pozitif, ancak topluluklar düzeyinde karşılaştırma yapıldığında negatif bir ilişkinin gözlenmesi. David G. Myers tarafından gözlenen bu paradoksa göre, ülkeler ve Amerika’daki eyaletler düzeyinde toplu verilerde daha dindar eyaletlerde ortalama mutluluğun dindar olmayanlara göre düşük olmasına karşın, bireysel düzeyde daha dindar olan bireylerin dindar olmayanlara göre daha mutlu olduğunu gözlemiştir. Bu durumun açıklaması henüz yapılamamıştır.
- dini hareketbkz. hareket.
- dini ifadelerbkz. TED ifadeleri.
- dini iktisatBelirli bir dinin ilkelerine dayanarak, ekonomi biliminin analitik araçlarını kullanmak suretiyle, iktisadi hayatın kavramsallaştırılmasına yönelik düşünsel faaliyetler. İktisadi hayatın bir dinin ilkeleri çerçevesinde ele alınması ve incelemesini amaçlayan çalışmalar. bkz. din ekonomisi.
- dini milliyetçilik1. Bir millet veya etnik grubun kaderi ile bir dini inanç arasında yakın bağlantı oluşturulmasıyla iki kimliğin özdeşleşmesi. 2. Dini değerlerle milli değerlerin kaynaştırılması, dini tercihlerin milletin üstünlüğünün kanıtı olarak görülmesi; milli hedefler ve çıkarların gözetilmesi için dinin araçsallaştırılması. bkz. milliyetçilik.
- dini sağABD’de Evanjelist Hristiyan hareket içerisinde 20. yüzyılın son çeyreğinde hızla yükselen, bir yönüyle din, bir yönüyle politika ile uğraşan hareket. Hareketin destekleyicisi konumundaki papazlar kanalıyla, önce cemaate dini söylemlerle yardım için müracaatta bulunulmakta, daha sonra toplanan bağış paraları, aşırı-muhafazakar siyasi adayların seçilmelerini sağlamak amacıyla Hristiyan Koalisyonu gibi siyasi oluşumlar için kullanılmaktadır.
- dini yerlilikKüreselleşme karşıtlığı ile temayüz eden ve sadece kendi görüşlerinin mutlak hakikati ifade ettiğini ileri süren dini yaklaşım.
- dinsel ayrımcılıkBir dini inancı paylaşan kişi ya da topluluğun, sırf bu dini inancı paylaştığı için toplumun diğer kesimlerinden ayrı bir uygulamaya tabi tutulması. Bir dini inancı paylaşmak ve gereklerini yerine getirmek, o dinin mensuplarına imtiyazlar sağlayıcı nitelikteyse buna olumlu dinsel ayrımcılık, mahrumiyetler getiriyorsa buna da olumsuz dinsel ayrımcılık denir.
- dinsel değerbkz. değer.
- dinsel rasyonalizmDinin ilkeleriyle insan aklının işleyişinin tabi olduğu ilkelerin uyum içinde olduğunu; vahiy ile aklın birbiriyle çelişmediğini; bu iki olgu arasında bir zıtlık veya çatışma olmadığı gibi, tam tersine karşılıklı birbirini tamamlayan bir ilişkinin söz konusu olduğunu; bu nedenle de sağlam bir dünya görüşünün ancak söz konusu iki bilgi kaynağının birleştirilmesiyle elde edilebileceğini savunan görüş.
- dinsel seçilimAynı dine mensup kişilerin aralarında dayanışma oluşturmak suretiyle diğerlerine göre yaşama şanslarını artırmaları.
- diplomasiMilletlerarası anlaşmazlıkların savaşçı yollardan ziyade görüşme ve uzlaşma yöntemleri gibi barışçı yollarla çözümünü öngören dış politika üretme ve yürütme mesleği; bu mesleğin uygulama alanı. bkz. kriz diplomasisi, donuk diplomasi, Makyavelci diplomasi.
- diplomatikUluslararası ilişkilere ait; dış siyasetle ilgili. bkz. Diplomatik misyon.
- diplomatik misyonGönderen devleti, kabul eden devlette temsil eden, uluslararası hukukun izin verdiği sınırlar içerisinde gönderen devletin ve onun yurttaşlarının menfaatlerini koruyan büyükelçi, elçi veya işgüderlerin iki devlet arasında iktisadi, kültürel ve bilimsel ilişkileri ilerletip geliştirme amacına yönelik olarak üstlendikleri misyona verilen ad.
- diplomatik pazarlıkDevletler arası ilişkilerde bir devlet ya da devletler grubunun diğerlerinin politika veya faaliyetlerini yönlendirmek, etkilemek yahut değiştirmek amacına yönelik olarak ikna etme, ödül teklifi, tehdit etme veya vaatte bulunma gibi teknikler kullanarak girişimde bulunması ve bu amaçla yapılan pazarlık. Diplomatik pazarlığın başlaması, ancak iki tarafın da kuvvet kullanımından ziyade müzakere yoluyla amaçlarına ulaşabileceklerine dair bir ortak inanca sahip olmalarıyla mümkündür.
- Director-Stigler yasasıNobel iktisat ödülü sahibi G. Stigler’in A. Director’a atfen geliştirdiği için ikisinin adıyla bilinen ve kamu yardımlarının daha çok orta sınıflar tarafından kullanıldığını ifade eden kural. Buna göre yoksul kesimlerin desteklenmesi amacını taşıyan kamu harcamalarından öncelikli olarak orta sınıflar yararlanır; çünkü yoksul kesimler sadece piyasa değeri olan becerilerden değil, aynı zamanda yoksullara yardım için dağıtılan fonlardan pay almak için gerekli asgari yeteneklerden de görece yoksundurlar. Bu yeteneklere en çok sahip olan kesim ise orta sınıf olduğu için finansmanını zenginlerin (hatta bazı durumlarda yoksulların) sağladığı kamu harcamalardan en çok onlar istifade ederler. bkz. tersine bakım yasası.
- dirimbilimbkz. biyoloji.
- disiplinBilim dalı. Uzmanlaştığı alan, kullandığı teknik, araç, yöntem ve terminoloji bakımından diğerlerinden ayrılan altbilim.
- diskörsifGidimli. Bir mantıksal muhakeme olmaksızın sadece öncüllere bakılarak elde edilemeyen, sonuca ancak öncüllerden yola çıkılarak bir dizi ek çıkarımlarla varılabilen.
- diskurbkz. söylem.