• ahlâkî görecelilik
    Ahlâkî norm veya değerlerin evrensel ölçütlerinin olmadığı, bu değer ve normların ancak grup içi standartlarla değerlendirilip anlaşılabileceği, bu nedenle ahlâkî değerlerin kişiden kişiye, gruptan gruba veya toplumdan topluma değişebileceğini savunan yaklaşım.
  • ahlâkî ilke
    Bir düşünce, tavır veya eylemin ahlâkî olup olmadığının kendisine bağlı olarak belirlendiği, kendiliğinden doğru kabul edilen temel ifade veya yargı. Örneğin “yalan kötüdür,” “dürüstlük iyidir” ifadeleri kendiliğinden doğru kabul edilen birer ahlâkî ilkedirler.
  • ahlâkî tehlike
    1. En az iki tarafın bulunduğu bir işlemde, taraflardan birinin, karşı tarafın ahlâkî ilkelere uygun davranışlarını, kendi bireysel kazancı lehine istismar etmesi durumu. Örneğin yardımseverlerin yardım faaliyetlerini artırmasının yardım talep edenlerin sayı ve talep ettikleri yardım miktarını artırması. 2. Riskin başkası tarafından üstlenildiği durumlarda kişilerin dikkatsiz ve vurdumduymaz davranma eğilimi. Örn. Kaza sigortası yaptıran kişilerin kaza yapmamak için daha az dikkatli davranmaları. bkz. ters seçim.
  • ahlâkî yargı
    İnsan davranışları ve insanlar arası ilişkilerin nasıl olması gerektiği konusunda ölçüler getiren, ahlâkî ilkelere uymayan tutum, davranış ve eylemleri kötü; uyanları da iyi olarak niteleyen yargılardan her biri.
  • aile
    Evlilik, süt veya kan bağı ile birbirine bağlı insanlardan oluşan ve toplumun temeli kabul edilen küçük toplumsal birim. Sanayileşme ile birlikte akrabalık bağlarının eski işlevlerini kaybetmesi, bunun sonucu olarak geleneksel geniş aile yapısının çözülmesi ile ortaya çıkan ve sadece anne, baba ve evlenmemiş çocukların bir arada yaşaması esasına dayanan aile tipine çekirdek aile; anne, baba ve çocukların yanı sıra büyükanne, büyükbaba, dayı, amca gibi yakınlardan biri veya birkaçını da içine alan aileye ise geniş aile denir.
  • aile içi şiddet
  • aile sosyolojisi
    Bir sosyal kurum olarak ailenin yapı, işlev ve tarihsel süreç içinde değişik toplumsal yapılardaki gelişim seyrini incelemeyi konu edinen disiplin.
  • aile terapisi
    Sosyal sorunların çözümünde odak noktası olarak toplumu veya bireyi değil aileyi alan, sorunların aile ilişkileri ve onların uzantılarına indirgenerek çözümlenmesine çalışan sorun çözme yöntemi.
  • ajitasyon
    Tahrik. 1. Harekete geçirme, bir etkinlikte bulunmaya itme. 2. Siyasal amaçlar doğrultusunda mevcut rejime karşı kitlesel düzeyde hoşnutsuzluk yaratarak, sosyal veya siyasal düzeni değiştirmek için aktif eylemlere yönlendirme çabası; bu amaca yönelik gerginliği tırmandırıcı nitelikteki söz veya eylemler.
  • akademik özerklik
    1. Sadece eğitimin niteliği bakımından de­ğil, yönetim bakımından da eğitim kurumlarının dış denetim ve müdahalelerden, emrivakilerden bağımsız olması; müfredat programını kendisinin belirleyip, yönetim organlarını kendisinin seçebilmesi. 2. Akademik kurumların, siyasi otoritenin tasarruf ve müdahalelerinden bağımsız olarak faaliyette bulunması.
  • akademik özgürlük
    Bir öğretim elemanının veya öğrencinin baskı, sansür ve korkudan uzak bir ortamda öğrenme ya da öğretme etkinliğini sürdürebilmesi.
  • akıcılık
  • akıl
    Us. 1. Kendiliğinden, doğuştan gelen, sonradan kazanılmayan zihinsel fonksiyonlar. 2. Deneyime biçim kazandıran önsel sentetik formların kaynağı. 3. İnsanı diğer canlılardan ayıran ve zihnin istikrarlı ve tutarlı çalışmasını sağlayan üst yeti.
  • akıl çağı
    Batı düşüncesinde, sanattan siyasete, felsefeden bilime kadar her alanda, nihai karar mercii ve en sağlıklı bilgi kaynağı olarak insan aklının esas alındığı düşünce ve yaklaşımların egemen olduğu, 17. yüzyılın sonu ile 19. yüzyılın başı arasındaki dönem. bkz. aydınlanma çağı.
  • akıl hastalığı
    İnsan aklının olağan işleyişini kaybetmesi biçiminde tezahür eden davranış bozukluğu.
  • akılcı oy
    bkz. oy.
  • akılcılaştırma
  • akılcılık
    Rasyonalizm. Usçuluk. İnsan zihninin işleyişinin bağlı olduğu kurallarla nesnel dünyaya egemen olan kuralların aynı olduğunu; bu nedenle, ancak aklın prensiplerine uygun düşünce yoluyla gerçek, sağlam ve güvenilir bilgilere ulaşılabileceğini ileri süren; bütün açıklamaların merkezine aklı veya aklî prensipleri yerleştiren yaklaşım. Buna göre, akla uygun olan gerçek, geçek olan da akla uygundur.
  • akıldışı
    Bilinen ve kabul gören mantıksal muhakeme biçimine uymayan, mantık kurallarına uygun biçimde açıklanamayan tavır, davranış, eylem veya ifade.
  • akım değişken
    Değeri belirli bir zaman aralığına bağlı olarak ölçülebilen değişken. Haftalık, aylık veya yıllık gelir gibi. bkz. stok değişken.