• dağılımsal etkinsizlik
  • dağılma
    1. Birlikteliğin sona ermesi; bir aradaki unsurların birbirinden uzaklaşması; bir yapıyı oluşturan birimler arasındaki dayanışmanın ortadan kalkması. 2. Şiddetli ruhsal çatışmalar sonucunda ortama uyum sağlayabilmenin imkansızlaşması nedeniyle, kişiliğin ciddi biçimde parçalanması.
  • dağıtım
  • dalgalı kur sistemi
  • damga
    Toplum içinde bazı hastalıklara, rahatsızlıklara, tutum veya davranışlara yönelik kınayıcı veya dışlayıcı görüş ya da tutum.
  • damping
    Eldeki mal fazlasının eritilmesi yahut rakip işletmelerin pazar dışına itilerek piyasada tekelci bir konuma gelmek amacıyla bir malın piyasada marjinal maliyetinin altında bir fiyatla satılması. Mal ve hizmetlerin zararına satışı.
  • danışmanlık psikolojisi
    bkz. psikoloji.
  • danıştay
    Devlet şurası. Yönetimle ilgili sorunların çözüme bağlandığı en üst mahkeme. İlk kez 1868’de Fransa’da, sonra Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülkede kurulan Danıştay, başlangıçta mahkeme olmaktan çok hükümetin bir danışma organı iken zamanla, bir yandan vergi ve idare mahkemelerinin temyiz mercii ve bazı davaların ilk ve son derece mahkemesi olan en yüksek idare mahkemesi; öte yandan başbakan ve bakanların gönderdiği kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildiren en yüksek danışma ve inceleme organı özelliği taşıyan bir kuruma dönüşmüştür.
  • daraltıcı ekonomik politika
    bkz. deflasyon.
  • daraltıcı politikalar
    bkz. istikrar.
  • darboğaz
    1. Üretim sürecinde karşılaşılan, faktör piyasasındaki arz ve taleple ilgili, giderilmesi güç dengesizlik durumu, ekonomik darboğaz. Söz konusu dengesizlik krediler, döviz rezervleri, hammadde kaynakları vb. girdilerin ihtiyaç duyulan düzeyin çok altına düşmesinden kaynaklanabilir. 2. Gerek ülke içi, gerekse ülkelerarası siyasi ilişkilerde çözülmek istenen kimi sorunların çıkmaza girmesi; bir anlaşmaya varabilme noktasında aşılması güç engellerle karşılaşılması durumu, siyasi darboğaz.
  • dardanizm
    Fiyatların yüksek düzeyde tutulması veya maliyetlerin de altına düşmesinin önlenmesi amacıyla, bir malın çeşitli yollardan yok edilmesi.
  • Darwincilik
    C. Darwin tarafından ileri sürülen ve yaratılış öğretisini reddederek hayatı, insan ve diğer canlı varlıkların türeyişini evrim, doğadaki sürekli yenilenen var olma savaşı ve doğal ayıklanma ile açıklayan kuram. bkz. sosyal Darwincilik.
  • Darwinizm
  • Davis-Moore tezi
    Kingsley Davis ve Wilbert Moore adlarına atfen, toplumsal tabakalaşmanın bütün toplumlarda görülmesini, toplum düzeninin sağlanmasına olumlu katkı vermesine bağlayan yaklaşım. Buna göre toplum içinde servet, statü ve prestije göre insanların gruplanması ve bu amaçla gruplar arasında bir hiyerarşi oluşturulması, toplumsal düzenin sağlanması ve etkin bir işbölümünün oluşturulmasına hizmet ettiği sürece faydalıdır. bkz. tabakalaşma.
  • davranış
    Bir varlığın çevresindeki değişimlere karşı verdiği hareketli tepki. bkz. güdü, tutum.
  • davranış bilimleri
    Psikoloji, sosyoloji ve sosyal antropoloji başta olmak üzere, insan ve hayvan davranışlarını farklı amaçlarla, değişik araçlar kullanarak ve farklı boyutlarıyla incelemeyi konu edinen bilimler.
  • davranış bozukluğu
    İnsan davranışlarının ruhsal dengesizlik nedeniyle normal seyrinin dışına çıkması. Ruhsal bozukluk veya ruh hastalığı deyimleriyle eşanlamlı olarak kullanılan ve psikonevrotik reaksiyonlar, kişilik bozuklukları ve kronik beyin sendromlarını kapsayan genel terim.
  • davranış grubu
  • davranışçılık
    1. 20. yüzyılın başlarında gelişen ve psikolojik tahliller ile tedavilerde içebakış tekniğinin kullanılmasına karşı çıkarak, psikolojinin gözlemlenebilen davranışların incelenmesiyle sınırlanması gerektiğini savunan psikoloji okulu. 2. Psikolojiyi doğal bilimlere yaklaştırarak, ona daha nesnel bir nitelik kazandırmak amacıyla geliştirilen ve psikolojinin konusunu da, zihin ve bilinç durumlarını devre dışı tutarak sadece insan veya hayvan davranışlarının incelenmesiyle sınırlayan yaklaşım.