• çok-kocalılık
    bkz. evlilik.
  • çok-tanrıcılık
    Politeizm. Birden fazla tanrıya inanma ve tapınma. Tek bir tanrının varlığını reddederek birden çok tanrının varlığının mümkün olduğunu ileri süren görüş. bkz. tek tanrıcılık.
  • çok-taraflı yardım
  • çok-uluslu devlet
    Birden çok, kendilerini ayrı bir ulus olarak tanımlayabilecek düzeyde farklılık taşıyan alt kültür veya etnik gruplardan oluşan devlet. bkz. ulus-devlet.
  • çok-uluslu şirketler
    ÇUŞ. Dünya pazarları için üretim yapan ve gelişme stratejilerini bir tek ülke çapında değil dünya ölçeğinde belirleyen, birden fazla ülkede faaliyette bulunan ve tek merkezden yönetilen, üretim ve hasılat tutarları büyük rakamlara ulaşan dev boyutlu şirketler. Özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya çapında yaygınlaşan ve birçok piyasada tekel veya oligopol olarak faaliyet gösteren, sahip oldukları parasal güç nedeniyle çoğunlukla siyasal otoriteler üzerinde baskı kurabilen çokuluslu şirketler, gelişmiş kapitalist ülkelerin dünya ölçeğindeki egemenliklerini perçinleyen iktisadi araçlar olarak da değerlendirilmektedirler.
  • çoklu kişilik
    Bir kişide, her biri belirli zamanlarda baskın hale gelen, birden çok kişilik özelliklerinin aynı anda bulunması.
  • Colbertizm
  • COMECON
    Karşılıklı iktisadi yardım konseyi. Merkezi planlama yoluyla üye ülke ekonomileri arasında iktisadi, bilimsel ve teknik yönden yardımlaşma ve işbirliği sağlamak, yatırımları desteklemek ve kendine yeterlilik düzeyini yükseltmek gibi amaçlarla SSCB’nin öncülüğünde Doğu Bloğu ülkelerinin 1949’da kurdukları iktisadi birlik. Bir anlamda Batı bloğundaki OECD’nin karşılığı sayılan COMECON, 1980’li yılların ikinci yarısında SSCB’de uygulamaya konan glasnost ve perestroyka politikalarından sonra önemini kaybetmiş, 1991 yılında da feshedilmiştir.
  • çözülme
    1. Toplumsal yapı, ilişki ve değerlerin zayıflamaya, hatta bağlayıcı olmaktan çıkmaya başlamasıyla ortaya çıkan toplumsal durum. 2. Ruhsal olarak sıkıntılı durumlardan kurtulmak için kişinin geçici olarak bütünlüğünü kaybetmesi; her şeyi unutup adeta kendisinden tamamen farklı ikinci bir şahsiyet haline gelmesi. Örn. Hafıza kayıpları, uyur-gezerlik, şuursuz kaçmalar, iki ruhlu insan halleri.
  • çözümleme
    Analiz. Tahlil. 1. Bir konu, cümle, sorun, olay, olgu veya sürecin, kısaca bir bütünün, kendisini meydana getiren ögelerin söz konusu bütünle ilişkileri koparılmadan ayrıştırılarak, daha kolay anlaşılabilir hale getirilmesi. Bir sorunsalın cevap bekleyen sorularının cevaplandırılması. 2. Bir yapının parça-bütün ilişkisi içinde, söz konusu yapıyı etkileyen faktörlerle birlikte kavranıp yorumlanmasına yönelik araştırma, irdeleme, bölümlere ayırma ve bütünleştirme faaliyetlerinin tümü. bkz. sentez.
  • çubuk grafik
    Nominal, sırasal ya da gruplanmış verilerin yatay veya dikey eksene göre büyüklüklerini çubuk biçiminde karşılaştıran grafik. bkz. pasta grafik.
  • cumhuriyet
    Devlet yönetiminde halkı temsil edecek kişilerin düzenli aralıklarla ve özgürce seçildiği; seçim aracılığı ile iktidarın halk çoğunluğunun tercihine göre belirlendiği; yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin birbirine karşı bağımsız ve birbirini dengeli bir biçimde denetleme esası üzerine kurulu yönetim sistemi.
  • cunta
    1. Siyasal iktidarı sistemin meşru kabul ettiği yöntemlerle değil, askeri güç kullanarak ve zorla ele geçirmeyi amaçlayan küçük grup. 2. Darbe yoluyla siyasal iktidara el koymuş askerlerden oluşan topluluk. bkz. hükümet darbesi.
  • çürütme
    Bir önermenin ileri sürdüğü iddianın, tersini ortaya koyan kanıtlar ileri sürerek veya o önermeyi destekleyici hiçbir kanıtın ileri sürülemeyeceğini göstererek geçersizliğini ispatlama. bkz. ispatlama.
  • ÇUŞ
  • cüz-i irade
    İzafi veya göreli irade. Bireyin sınırlı iradesi. İnsanın ontolojik bir kategori olarak yaratılıştan sahip olduğu, sorumluluk taşımasına temel teşkil eden, onun var olma ve düşünebilmesi ile doğrudan bağlantılı, önündeki değişik seçeneklerden birisini tercih etmesini mümkün kılan göreli dileme, isteme, seçme yeteneği. bkz. külli irade, irade.
  • dadanizm
    Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkıma tepki olarak gelişen ve irrasyonaliteyi, sezgi ve ironiyi öne çıkaran bir sanat akımı.
  • dadı devlet
    Bireylere yönelik aşırı korumacı olduğu veya bireysel tercihlere gereğinden fazla karıştığı düşünülen devlet.
  • dağılım aralığı
    Ranj. Bir veri grubunun en yüksek değeri ile en düşük değeri arasındaki fark.
  • dağılımsal etkinlik