• çocukluk
    Doğum ile ergenlik ya da bulûğ çağı arasındaki dönem.
  • çoğaltan
    Çarpan. Aralarında etkileme-etkilenme yahut neden-sonuç ilişkisi bulunan iki iktisadi olgu arasındaki, etkilenen faktördeki büyümeyi, etkileyen faktördeki büyümenin belirli bir katına yükselten, çoğaltma ilişkisi. Bu çerçevede otonom yatırım harcamalarındaki bir birimlik artışın denge gelir düzeyinde daha büyük bir artış yaratmasına yatırım çoğaltanı; merkez bankasının yarattığı paranın bankacılık sistemi ve kredi mekanizmasına girmek suretiyle, sisteme girdiği ilk miktarın birkaç katına kadar büyümesine de para çoğaltanı ya da para çarpanı denir.
  • coğrafi tahayyül
    Maddi çevre ve kültür çeşitliliğine dair insanların kafasındaki harita, algı ve imajlardan oluşan dünya.
  • coğrafya
    Yeryüzünün yüzeyini, bitki örtüsünü, üretimin yapısını, iklimlerin seyrini ülke ve bölgelerle ilgili fiziksel, ekonomik, beşeri ve siyasi ayrımlara göre inceleyen bilim dalı. Coğrafyanın karalar, denizler, iklimler ve doğal olayları inceleyen dalına fiziki coğrafya; toprak ürünleri, tarım, sanayi ve ticaret faaliyetleri ile ekonomik koşulları inceleyen dalına iktisadi coğrafya; milletlerin ırk, dil vb. özellikleri ve siyasi sınırlarını inceleyen dalına siyasi coğrafya; insanların yaşadıkları yöre ve doğal çevreyle ilgisini ve o yörenin özelliklerini, insan topluluklarının üzerinde yaşadıkları fiziksel coğrafya ile olan ilişkilerini inceleyen dalına da beşeri coğrafya denir.
  • çoğulcu cehalet
    Kimsenin inanmadığı, ama herkesin öteki herkesin inandığını zannettiği durum. Yanlış uzlaşma yanlılığının tam tersi biçimde, insanların kendi düşünce, inanç ve tutumlarının, başkalarınınkiyle aslında aynı olmasına rağmen, onlarınkinden farklıymış gibi algılama eğilimi içinde olmaları sonucu ortaya çıkan ve bir grubun çoğunluğunun bireysel olarak reddetmesine rağmen, geri kalanların onu kabul ettiğini sanmaları nedeniyle bir normu kabul ettikleri durum. Çoğulcu cehalet durumunda aslında toplumun çoğunluğunun reddettiği bazı uygulamalar, tersi bir durum olduğu varsayımıyla, itiraz edilmediği için varlığını sürdürür. bkz. yanlış uzlaşı yanlılığı.
  • çoğulcu demokrasi
    İnsan hak ve özgürlüklerinin garanti edildiği, farklı siyasi görüşleri savunan birden çok siyasi partinin iktidara gelmek için yarıştığı, iktidarın serbest ve adil seçimlerle barışçı yollardan el değiştirdiği siyasal sistem.
  • çoğulcu toplum
    1. Aralarında dil, din, ırk veya etnik açılardan farklılıklar olmasına rağmen barış içinde, aynı ulusal devlet çatısı altında yaşayan insanların oluşturduğu toplum. 2. Mevcut hukuksal, siyasal, sosyal ve kültürel yapının dayandığı uygarlığın paradigmal çerçevesi ve temel değer yargıları ile çelişmemesi kaydıyla, her türlü düşüncenin ifade ve örgütlenme hakkına sahip olduğu toplum. bkz. çoğulcu demokrasi.
  • çoğulculuk
    1. Pluralizm. Bir sürecin yönlendirilmesiyle ilgili kararların, söz konusu sürecin sonuçlarından etkilenen tarafların katılımı ile belirlenmesi. 2. Farklı etnik, ekonomik, siyasal kültürel,.. çıkarları temsil eden kurum veya örgütlenmelerin yahut güç odaklarının, zora başvurmadan, mevcut sistemin katılım yollarını kullanarak, siyasal kararları etkileyebildiği siyasal sistem. 3. Farklı toplum kesimlerinin düşünce, inanç, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü savunan görüş. bkz. otoritercilik, totalitercilik, çoğulcu demokrasi.
  • çoğunluk partisi
    Güvenoyu almak için mecliste gerekli milletvekili sayısına sahip olan parti.
  • çoğunluk sistemi
    Çok partili sistemde bir seçim bölgesinde en çok oyu alan parti listesinin seçimi kazanmasını sağlayan seçim sistemi.
  • çoğunlukçu demokrasi
    Çoğunluğu elde eden tarafın toplumdaki bütün karar süreçlerini tamamı ile kontrol edebilmesini öne çıkaran demokrasi modeli. bkz. demokrasi.
  • çok-aşamalı örnekleme
  • çok-eşlilik
    bkz. evlilik.
  • çok-evreli örnekleme
  • çok-karılılık
    bkz. evlilik.
  • çok kültürcülük
    Sadece bir dil, tek tip inanç, tekdüze sanat ve edebiyat oluşturmaya karşı çıkmayı; bu yüzden bir kültürün kendi içinde farklılaşmasını özendirmeyi, birden çok kültürün veya alt kültürün birlikte var olmasını desteklemeyi öngören kültür yaklaşımı.
  • çok ortaklı mal
    Bir malın birden çok kişi tarafından sahiplenilmesi veya parçalarının mülkiyetinin birden çok kişiye ait olması. bkz. Çok ortaklı malların trajedisi, orta malı.
  • çok ortaklı malların trajedisi
    Bir mal veya ekonomik kaynağın çok sayıda ortağı olmasının bu ortaklar arasında ortaya çıkan uzlaşmazlık nedeniyle diğerleri izin vermediği için malı hiçbirinin yeterince kullanamaması durumu. bkz. orta malların trajedisi.
  • çok partili sistem
    Toplumsal desteği bulunan, örgütlenmiş en az üç partinin eşit şartlarda yarıştığı, oyların bir veya iki partide toplanmadığı, seçime katılan partilerin en azından koalisyonla iktidar olma şansı taşıdıkları siyasal sistem. Sadece iki veya ikiden fazla siyasal partinin bulunmasına rağmen oyların çoğunun iki büyük parti arasında paylaşıldığı, küçük partilerin yalnız başlarına veya koalisyon kurarak iktidara gelme şanslarının olmadığı sisteme de iki partili sistem denir. bkz. tek parti sistemi, çoğulcu demokrasi.
  • çok satış etkisi
    Geniş kitlelerin talepte bulunmasının, talep edilen şeyin iyi özelliklerinin çok olduğuna yorulması veya geniş kitlelerin tercihleriyle uyumlu tercihlere sahip olma veya olduğunu gösterme ihtiyacının bir sonucu olarak, bir şeye çok talep olduğunun bilinmesinin, ilave talebin sebebi haline gelmesi. Örneğin bir ürünün satın alınmasının sebebinin en çok satılanlar listesinde yer almış olması. bkz. moda yanılgısı, bandwagon etkisi.