• çıkar
    Menfaat. Birey veya topluluğun refah ve mutluluğuna katkıda bulunabilecek her çeşit amacına ulaşmasını kolaylaştıran, buna dolaylı veya doğrudan katkıda bulunan maddi veya maddi olmayan her şey.
  • çıkar grubu
  • çıkarım
    1. Verilerden sonuç çıkarma işlemi. 2. Doğru olduğu kabul edilen bir veya daha fazla önermeden yola çıkarak, öncekilerin doğruluğuyla sınırlı ve aralarında mantıksal ilişki kurulabilen yeni önermeler üretme süreci. bkz. tümevarım, tümdengelim.
  • çıkmaz
    bkz. ikilem.
  • cinsiyet
    bkz. cins.
  • cinsiyet ayrımcı kürtaj
    Kürtaj kararının sadece çocuğun cinsiyetine bağlı olarak ve daha çok da bebeğin kız olması durumunda verilmesi.
  • cinsiyet ayrımcılığı
    Eğitimde, işbölümünde, ücretlendirmede kadın ve erkeğin yaptıkları işe göre değil, cinsiyet durumuna göre farklı işleme tabi tutulması. Örn. Aynı işi yaptığı halde kadınlara daha düşük ücret ödenmesi veya aynı başarıyı göstermesine rağmen kadınların bazı mesleklere girmesinin yasaklanması. bkz. ayrımcılık, etnik ayrımcılık, dinsel ayrımcılık.
  • cinsiyet oranı
    Bir topluluk içindeki kadın ve erkeklerin birbirine oranı.
  • cinsiyet rolleri
    1. Toplumsal ilişkilerde kadın ve erkeklere bizzat cinsiyetlerinden dolayı yüklenen farklı roller. 2. Cinsiyet farkı nedeniyle kadın ve erkeğin doğuştan itibaren doğal olarak taşıdıkları veya cinsiyetlerine bağlı olmak üzere toplumsal olarak yüklendikleri roller. Örn. babalık, annelik. bkz. sosyal rol, rol.
  • cinsiyetçilik
    Kadın veya erkek cinsinin karşı cinsten daha üstün olduğu inancına dayalı cinsiyet ayrımcılığı. Erkeklerin, kendilerinin kadınlardan daha üstün; kadınlarınsa kendilerinin erkeklerden daha üstün olduklarına inanması ve karşı cinsi küçümsemesi. bkz. toplumsal cinsiyet.
  • cinsiyete dayalı işbölümü
    Toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda cinsiyet rollerine uygun olarak yapılan işbölümü.
  • ciro
    1. Satış hasılatı. Bir firmanın ürettiği malların satış ve pazarlamasından elde edilen hasılat. 2. Emre yazılı kıymetli evraktan doğan hakları bir başkasına devretmek, rehnetmek, veya bu hakların tahsilini sağlamak amacıyla senet hamilinin yazıp imzaladığı irade beyanı.
  • cizye
  • Coase teoremi
    İktisatçı R. Coase tarafından geliştirilen ve mülkiyet haklarının açıkça tanımlanması halinde, sıfır işlem maliyeti ve tarafların anlaşmaya taraftar oldukları varsayımı altında yapılacak serbest sözleşmeler sayesinde, devletin devreye girmesine gerek kalmadan, bütün dışsallıkların fiyat mekanizması ile içselleştirilebileceğini ileri süren teorem. bkz. dışsallık.
  • çobanlık
    Topluluğun hayatını idame ettirmesinde en önemli iktisadi etkinliği hayvanların evcilleştirilmesinin oluşturduğu ve temel ihtiyaçların hayvanlardan sağlandığı geçim ekonomisinin bir çeşidi. bkz. geçim ekonomisi, barbarlık, medeniyet.
  • Cobb-Douglas fayda fonksiyonu
    Mal ve hizmetlerin toplam bütçe harcamaları içindeki payının sabit olduğunu, telafi edilmemiş talebin fiyat esnekliğinin –1, gelir esnekliğinin +1, talebin çapraz fiyat esnekliğinin sıfıra eşit olduğunu varsayan, hesaplanabilme kolaylığı nedeniyle kantitatif (sayısal) iktisadi araştırmalarda sık kullanılan fayda fonksiyonu.
  • Cobb-Douglas üretim fonksiyonu
    Ölçeğe göre getirinin sabit olduğu, üretim faktörleri arasındaki ikame esnekliğinin 1’e eşit olduğu, koordinat düzleminde sol yukarıdan sağ aşağıya eğimli ikizkenar hiperbol şeklinde resmedilen, hesaplanabilme kolaylığı nedeniyle kantitatif iktisadi araştırmalarda oldukça sık kullanılan üretim fonksiyonu.
  • çocuk işgücü tuzağı
    Ailelerinin geçimine katkı sağlamak amacıyla küçük yaşta çalışmak zorunda olan yoksul çocukların, okul çağındayken gerekli eğitimi alıp çeşitli becerilerle donanmadıkları için yoksulluk döngüsü içinde kalmaları. bkz. yoksulluk döngüsü.
  • çocuk istismarı
    Bir çocuğun yetişkin birileri tarafından, onun rızası olmadan zorla çalıştırılarak, kendi amaçları için kullanılarak, kötü muamele edilerek fiziksel veya ruhsal yönden incitilmesi.
  • çocukların metalaştırılması
    Çocuk sahibi olma ve çocukları yetiştirmenin herhangi bir mal sahibi olmayla aynı biçimde değerlendirilmesi, çocukların alınıp satılan bir meta gibi işlem görmesi. bkz. metalaştırma.