• çağdaşlaşma
  • çağrışım
    1. Belirli bir uyarıcının, geçmişte o uyarıcıyla birlikte bulunmuş başka nesne veya durumları hatıra getirmesi. 2. Bir olay, olgu veya gelişmenin çeşitli faktörlerin vesile olmasıyla başka olay, olgu veya gelişmeleri anımsatması.
  • çağrışımcılık
    Temel sürecin çağrışım olduğu varsayımından yola çıkarak zihinsel ilişkileri açıklamaya çalışan yaklaşım.
  • cahillik
    Cehalet. 1. Farkında olmama durumu; bilinçsizlik, kasıttan yoksunluk. 2. Davranışlarına hakim olamama, hareketlerini kontrol edememe, aceleci biçimde ve çoğu kez düşüncesizce hareket etme hali. 3. Varlığın hikmet ve sebebini kavrayamama, söz konusu hikmet ve sebebe aykırı düşünce, tavır ve davranışlar sergileme. bkz. cahiliye.
  • çalışma
    Piyasada para kazanma, herhangi bir parasal karşılık almadan kendi işini görme veya gönüllü yardım faaliyetlerine katılma biçiminde mal ve hizmet üretimine katılma.
  • çalışma ahlâkı
    Üretim sürecinde değişik konumlarda yer alan bireylerin, amaçlanan üretim düzeyine ulaşabilmek için yetenekleri çerçevesinde yerine getirmekle yükümlü hissettikleri sorumluluk ve yükümlülükler.
  • çalışma serbestliği
    Belirli sınırlar içinde herkesin kendi mesleğini ya da işverenini serbestçe seçebilmesi ve her işverenin de istediği kişiyi istihdam edebilmesini ifade eden hukuk ilkesi.
  • çalışma sermayesi tuzağı
    İş kurmak veya işlerini geliştirmek amacıyla borçlanmak isteyen yoksulların, düzenli gelir veya teminat gösteremedikleri için daha pahalı kredi kullanmaları ve bu yüzden rekabette dezavantajlı duruma düşmeleri ve yoksulluk döngüsünden kurtulamamaları. bkz. yoksulluk döngüsü.
  • çalma tutkusu
    Kleptomani. Mali durumu ve sosyal konumu bakımından, aslında ihtiyacı olmayan şeyleri bile meşru yollardan değil, çalarak elde etme arzusuna sahip olma; bir tür psikolojik rahatsızlık.
  • cam tavan
    İşyerlerinde, özellikle resmi olmayan liderlik faaliyetleri ve karar mekanizmalarından dışlanma, cinsel taciz veya erkekler arasında yaygın şekilde kadınlara yönelik küçük görme veya negatif ayırımcı tutumlar takınma yüzünden, kadınların daha yüksek pozisyonlara ilerlemelerini önleyen, resmi niteliği bulunmayan ve yazılı olmayan görünmez engeller. bkz. yürüyen cam merdiven.
  • Cambridge Okulu
    Cambridge Üniversitesi’nden A. Marshall’ın kurucusu olduğu; başlıca temsilcilerini A.C. Pigou, J.M. Keynes, J. Robinson ve N. Kaldor gibi neoklasik mikro iktisat yaklaşımına karşı çıkan bir grup iktisatçının oluşturduğu; mikro çözümlemeyle ulaşılan sonuçların genelleştirilemeyeceğini, dolayısıyla iktisadi olayların açıklanmasında makro çözümleme yönteminin kullanılması gerektiğini savunan okul.
  • canlıcılık
    bkz. animizm.
  • canruhçuluk
    bkz. animizm.
  • cari
    İçinde bulunulan. Şimdiki. İçinde bulunulan yıla cari yıl; o yılın fiyatlarına da cari fiyatlar denir.
  • cari oran
    bkz. rasyo.
  • çarpan
  • Carter doktrini
    1979 sonlarında Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgaliyle yumuşama sürecinin kesintiye uğraması ve İran’da İslâmi bir devlet kurma girişimlerinin İran Körfezi’ndeki petrol sevkiyatını riske sokması üzerine dönemin ABD Başkanı J. Carter’ın İran Körfezi’ne dışardan yapılacak herhangi bir müdahalenin ABD ve Batının çıkarlarına bir saldırı sayılacağı şeklindeki açıklamasında ifadesini bulan ve Ortadoğu’daki Batı çıkarları için gerektiğinde sıcak savaşın bile göze alınabileceğini ima eden doktrin. bkz. yeni dünya düzeni, Körfez savaşı, Körfez krizi.
  • çatışma
    Çatışkı. 1. Aynı şeyi elde etmek için farklı birey veya grupların birbirlerini devre dışı bırakmak veya zayıflatmak amacına yönelik olarak yaptıkları bilinçli mücadele. 2. Bir konuda birbirini yadsıyan görüş ve iddiaların meydana getirdiği karşıtlık. 3. Bir grup içindeki bireylerin veya devlet olarak nitelenmeyecek kadar küçük ölçekteki insan gruplarının birbirleriyle şiddet içerecek biçimde ilişki kurmaları.
  • çatışma teorisi
    Toplumsal örgütlenmenin temelinde, değer ve kaynakların eşitsiz bölüşümünden kaynaklanan bir yapısal çelişki ve çatışmanın bulunmasından dolayı tüm ekonomik, toplumsal, siyasal kurum ve süreçlerin; kültürel, sanatsal ve bilimsel etkinliklerin, o toplumda yaşayan sınıf ya da grupların karşılıklı anlaşma, uzlaşma veya yardımlaşmaları sonucu değil; taraflar arasında değişik düzeylerde sürekli tekrarlanan çatışmaların sonucu oluşturulduğunu savunan kuram. bkz. denge kuramı.
  • caydırma
    Devletlerin, muhtemel düşmanlarını, genel askeri kapasitelerin artırılması, toplu tahrip gücüne sahip süper silahların geliştirilmesi ve misilleme gibi yollar aracılığıyla, istenmeyen politikalar izlemekten ve bazı faaliyetleri yapmaktan vazgeçirmek için başvurdukları yöntem. Caydırma, karşı tarafı beklenen hareketin zararlarının, faydalarından daha ağır basacağına ikna etme stratejisini de içerir.