• yaşlılık bilimi
    Gerontoloji. Yaşlılık döneminde ortaya çıkan tutum, eğilim ve davranışları inceleyen bilim dalı.
  • yatay entegrasyon
    Farklı sektörlerde faaliyette bulunan firmaların ölçek ekonomilerinden istifade etmek, maliyetleri düşürüp, finans, reklam, dağıtım veya pazarlama avantajları elde etme amacıyla birleşip tek çatı altında toplanmaları. bkz. dikey entegrasyon.
  • yatay hareketlilik
  • yatay kartel
    bkz. kartel.
  • yatırım
    1. Herhangi bir ürünün yetiştirilmesi veya iyileştirilmesi amacına yönelik olarak yapılan faaliyetlerin tümü. 2. Belirli bir dönemde ülkedeki mevcut üretim araçları toplamına ya da mevcut sermaye stokuna yapılan ilaveler. Üretim sürecini işler halde tutmak ya da geliştirmeye yönelik olarak girişimciler tarafından yapılan harcama.
  • yatırım çoğaltanı
  • yaygın ilgi-özel ilgi
  • yaygınlık yanılgısı
    Bir önerme, tez veya görüşün kitlesel destek almasının onun mantıksal geçerliliğinin delili sanılması; bir şeyi çok kişinin desteklemesinin, onun doğruluğunun kanıtı kabul edilmesi; "bu kadar insan böyle düşündüğüne göre, herhalde bir bildikleri vardır" diye düşünülmesi. bkz. bandwagon etkisi.
  • yazçizcilik
  • yazgı
    bkz. kader.
  • yazgıcılık
  • yazılı dil
    Ses veya sözcüklerinin bir şekil ile kâğıt, kil, kaya veya deri gibi yüzeylere veya dijital ortamlara kaydedilerek, hafıza dışında saklanabilir ve tekrar okunabilir hale getirilmiş olan dil.
  • yedek akçeler
    İhtiyatlar. İlerde meydana gelmesi muhtemel zararların karşılanması, işletmenin faaliyetini sürdürmesi veya gelişmesinin sağlanması, pay sahiplerine istikrarlı kâr dağıtımının mümkün kılınması.. gibi amaçlarla ticari işletmelerce kazançlardan ayrılarak oluşturulan kaynaklar. Yedek akçeler bilançonun pasif kısmında ve özkaynaklar içinde gösterilir. Yasaların emredici hükümleri gereğince ayrılan yedeklere zorunlu yedek akçeler; işletme yöneticilerinin kendi inisiyatifleriyle ayırdıkları yedeklere de ihtiyari yedek akçeler adı verilir.
  • yedek sanayi ordusu
    Üretimden alıkonmuş veya uzaklaştırılmış, geçici ya da sürekli olarak işsiz bırakılmış, gerektiğinde çalışan kesim üzerinde baskı unsuru olarak kullanılan ve hazır-ucuz işgücü olarak görülen kitle.
  • yeni çağ dinleri
    Kökeni olan Yahudi-Hıristiyan geleneği yanında Hinduizm, Şintoizm, Budizm, İslam ve pagan geleneklerini de barındıran, 1970’li yıllardan sonra Batı dünyasında daha çok yaygınlaşan, çoğu modern eğitim almış kişilerin geleneksel dini anlayışları dönüştürmesiyle ortaya çıkan inanç ve uygulamalar. bkz. din, sivil din.
  • yeni doğrulamacılık
    Tümevarım yoluyla kesin bilgi elde etmenin mantıksal açıdan imkansızlığını kabul etmekle beraber, bir önermenin güvenilir bir bilgi içeriği taşımasının önşartının muhtemel gözlem önermeleriyle doğrulanabilecek bir mantıksal formda ifade edilip edilmemesine bağlı olduğunu savunan yaklaşım. Buna göre bir önermenin doğrulanması şu an mümkün olmasa bile muhtemel gözlemlerle onun doğruluğunun gösterilmesinin mantıksal olarak mümkün olmasına bağlıdır. Örn. “Merihte hayat vardır” önermesi bugün olmazsa bile gelecek bir gün insanoğlunun muhtemel gözlem yahut deneyimleriyle doğruluğu yahut yanlışlığı gösterilebilir bir önerme olduğu için mantıksal olarak doğrulanabilirdir. Fakat aynı şey gözleme konu olmayan metafizik önermeler için söylenemez. bkz. doğrulamacılık, yanlışlamacılık, yanılabilircilik.
  • yeni dünya düzeni
    1980’li yılların ortalarından itibaren SSCB ve Doğu Avrupa ülkelerinde görülen açıklık, yeniden yapılanma, demokratikleşme vb. değişmeleri kapsayan köklü dönüşüm süreci, iki Almanya’nın birleşmesi, Körfez krizi ve Körfez savaşı gibi gelişmelere paralel olarak, II. Dünya Savaşı sonunda dönemin süper güçleri SSCB ve ABD tarafından belirlenen statükonun bozulması, sosyalist bloğun çökmesi ile dünyanın tek kutuplu hale gelmesi, tüm dünyada bir globalleşmenin yaşanmaya başlanması sonucunda, ABD’nin öncülüğünde kapitalizm, demokratikleşme ve bütünleşmeye dayalı yeni bir güçler dengesi ile yeni bir güvenlik sisteminin oluşturulmasını öngören sistem.
  • yeni eylem planı
    1929 dünya ekonomik bunalımından en çok etkilenen devletlerden biri olarak ABD’de sanayi üretiminin yarı yarıya düşmesi, işsizlik oranındaki aşırı artış ve fiyatların düşmesi sonucu ekonominin içine girdiği krizden çıkarılması amacıyla, Başkan F.D. Roosevelt’in 1933-1945 yılları arasında uygulamaya koyduğu, devletin ekonomiye aktif müdahalesi esasına dayalı ekonomik önlemler paketi. Bu çerçevede; tarım ürünlerinin fiyatları yükseltilmiş, paranın değeri düşürülmüş, devlet bütçesi daraltılmış, doların altına konvertibilitesi kaldırılmış ve emisyon hacmi artırılarak sanayinin de canlandırılması amaçlanmıştı.
  • yeni kabilecilik
    Aşırı bireyselleşen kitle toplumlarında, bireyciliğin düşüşe geçmesiyle birlikte bireylerin kendilerine kimlik sağlayacak küçük gruplar seçerek, onun dışındakilere karşı tümüyle kayıtsız kalmaları.
  • yeni korumacılık
    Dış ticaretin çeşitli engellerle sınırlandırılarak ülkenin dış ticaret zararlarına karşı korunması ilkesine dayalı merkantilist korumacı anlayışın 20. yüzyılda, özellikle de işsizlik ve durgunluğun yaygınlaştığı ekonomilerin bunalım dönemlerinde yeniden dirilen modern versiyonu. Yeni merkantilizm olarak da anılan yeni korumacılık, 1930 dünya bunalımı ve 1970’li yılların petrol şokuyla gelen bunalımlı dönemlerde egemen anlayış haline gelmiş; kotalar, sağlık ve standardizasyon koşulları getirmek suretiyle azgelişmiş ülkelerden sanayileşmiş ülkelere yapılan ihracatın kısıtlanması şeklinde uygulamaya yansımıştır.