• sosyal devrim
    Toplumsal kurumlarda veya bir toplumdaki gelenek, görenek, alışkanlıklar ya da hiyerarşik yapılanmada meydana gelen ani ve radikal değişim.
  • sosyal dışlama
    Birey veya küçük bir grubun, içinde yaşadığı geniş grubun imkanlarından yararlanamaz biçimde ayrıştırılması ve diğer birey veya grupların kurabildiği bağlantı ve ilişkilerden yoksun bırakılması. bkz. dışlanma.
  • sosyal düzen
    Bireylerin çıkarlarının uzlaşması veya yerleşik toplumsal değerlerin bir sonucu olarak, toplum içinde sürekliliğini koruyarak var olan düzenli ilişkiler sistemi.
  • sosyal entegrasyon
  • sosyal eşitsizlik
    1. Bireylerin içinde yaşadıkları toplumun servet, iktidar ve prestij dağılımında eşitsiz konumda olmaları. 2. Sosyal farklılaşma sonucu, toplumdaki zenginlik, güç ve saygınlığın bireyler arasında dengesiz ve eşitsiz dağılımı.
  • sosyal evrimcilik
    Toplumların basitten karmaşığa doğru ilerleyen bir süreç izlediğini, aynen canlıların basit organizmalardan insana doğru izledikleri evrim gibi toplumların da basit, sade yapı, kurum ve ilişkileri ifade eden ilkel toplumdan uygar topluma doğru bir evrim süreci içinde olduklarını iddia eden yaklaşım. bkz. evrim, sosyal Darwincilik.
  • sosyal farklılaşma
    Kişilerin sahip oldukları statü, rol ve diğer sosyal özellikler bakımından toplumun geri kalanından farklılaşması. bkz. rol, statü.
  • sosyal fayda
    Bir üretim sürecinde bireysel fayda ile ortaya çıkan pozitif dışsallıkların toplamı. bkz. sosyal maliyet, fayda, dışsallık.
  • sosyal gerçeklik
    Sosyal bilimin konusunu oluşturan tutum, değer, davranış ve ilişki dâhil olmak üzere her şey. bkz. gerçeklik.
  • sosyal göstergeler
    Bir toplumdaki değişimin bir nesnel ölçüte göre ölçülebilen yönlerini ifade eden rakamsal değerler veya oranlar. Büyüme, suç, enflasyon, işsizlik, okuma yazma oranları; kadın ve erkeklere göre ortalama ömür; kişi başına düşen gelir, gazete, kitap, cep telefonu, bilgisayar, internet, televizyon, yatak, doktor, vb. sayısı gibi zaman içinde değişme sayısı veya oranı ölçülebilen gelişmişlik veya azgelişmişlik göstergeleri.
  • sosyal güdü
    Genellikle öğrenimle kazanılan ve ortaya çıkması başkalarının varlığı veya çevredekilerin tepkisini gerektiren güdü. bkz. güdü, içgüdü, dürtü.
  • sosyal güvenlik
    Emeklilik fonları, sigorta, güvencesi yasası, işsizlik sigortası vb. gibi bireylerin yoksulluğa düşmelerini, ya da yaşlandıklarında aç kalmalarını önleyici koruyucu tedbirler. bkz. sosyal sigorta.
  • sosyal güvenlik kurumu
    Memur, işçi ve hizmetli statüsüne sahip devlet personelinin emekli maaşlarını ödeyen, sakatlık, yaşlılık ve ölüm sigortalarını karşılayan, bu konularla ilgili yasalarda öngörülen tüm işlemleri yürüten, tüzel kişiliğe sahip sosyal güvenlik kurumu. Daha önceki dönemlerde memurların emeklilik işlemleri Emekli Sandığı, işçilerin emeklilik işlemleri SSK, kendi adına serbest çalışanların emeklilik işlemlerini ise Bağ-Kur yaparken, 2000'li yıllarda bu kurumlar Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında birleştirilmiştir.
  • sosyal hakkaniyet
    Sosyal statü ve rol dağılımının, kişilerin toplumsal yeniden üretime olan katkılarıyla orantılı olması; herkesin hakkaniyet çerçevesinde emeği ve çabasıyla uyumlu biçimde hak ettiğini alabilmesi. bkz. hakkaniyet.
  • sosyal hareket
    Belirli bir inanç, amaç ve örgütsel çatı altında toplanan bir toplumsal grubun egemen toplumsal kurum veya ilişkileri değiştirmek, yok etmek veya topluma yeni kurum yahut ilişki biçimleri kazandırmak gibi somut bir amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği örgütlü hareket.
  • sosyal hareketlilik
    Bir bireyin veya toplumsal grubun başka bir toplumsal gruba geçebilirliği; toplumsal katmanlar, zümreler, meslekler veya sınıflar arasındaki geçişlilik, esneklik, birinden diğerine atlanabilirlik kabiliyeti. Alt sınıf veya kesimlerden üst tabakalara doğru olan hareketliliğe dikey hareketlilik; eşdeğer, aynı standartlara sahip kesimler arası hareketliliğe de yatay hareketlilik denir.
  • sosyal insan
    Homo socius. Kendi bireysel çıkarlarını ikinci plana iterek toplumsal çıkarları öne çıkaran, kişisel menfaat duygusundan büyük ölçüde arınmış, vatandaşı olduğu devlete veya içinde yaşadığı topluma elinden geldiği ölçüde hizmet etmeyi kendine birincil amaç edinmiş, sosyalist toplum modelinin hayal ettiği sembolik, ütopik insan tipi. bkz. ekonomik insan.
  • sosyal kaytarma
    Grup içinde faaliyet gösterildiğinde ve ortak faaliyete olan katkılarının açıkça anlaşılmasının mümkün olmadığı durumlarda, bireylerin söz konusu faaliyete daha az gönüllü katkıda bulunmaları. bkz. bedavacılık.
  • sosyal kontrol
    Toplumsal düzenin devamının sağlanması amacına yönelik olarak bireye toplumsal beklentilere uygun davranışlar empoze eden kurallar, değerler veya yaptırımlar bütünü.
  • sosyal kurum
    Bir toplumun en önemli faaliyetlerini düzenleyici, ihtiyaçlarını karşılayıcı nitelikteki temel unsurlardan her biri. bkz. kurum.