• sınırlı konvertibilite
  • sınırlı rasyonellik
    Karar vericinin bir konu ile ilgili tüm bilgileri elde etmesinin mümkün olmaması veya olası tüm seçeneklerin değerlendirilmesinin çok zor ve maliyetli olması nedeniyle sınırlı bilgileri kullanarak sınırlı alternatifler arasından en uygun olanını seçmesiyle oluşan rasyonellik. bkz. sınırsız rasyonellik.
  • sınırsız rasyonellik
    Karar verici bireyin her alanda tam bilgi edinebilme ve bu bilgileri tam olarak değerlendirip olası bütün seçenekleri ortaya koyabilme yeteneğine sahip olduğu varsayımına dayalı rasyonellik. bkz. rasyonellik, sınırlı rasyonellik, işlemsel rasyonellik.
  • sır
    bkz. gizem.
  • sıradüzeni
  • sırasal fayda
  • sırasal ölçek
    bkz. ölçek.
  • skolâstik düşünce
    Ortaçağ Avrupa’sında egemen olan ve Aristo metafiziği ile Hıristiyan teolojisinin sentezinden oluşan düşünce tarzı.
  • slogan
    Kalıp söz. Bir düşünceyi kolay hatırlanıp tekrarlanabilir bir biçimde ifade eden kısa ve kolay cümle. Düşünsel derinliği olmayan, daha çok duygu ve heyecan yüklü, kitleyi coşkulandırmaya yönelik ifade.
  • snob etkisi
    Gösteriş etkisi. Bir malın sahip olduğu nitelik ve özelliklerden değil, az sayıda insan tarafından kullanılması nedeniyle farklılaştırıcı özelliğinden dolayı talep edilmesi. bkz. bandwagon etkisi, Veblen etkisi.
  • soğuk savaş
    İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan uluslararası güç dengesindeki yeniden yapılanma, Almanya’nın bölüşülmesi konusundaki anlaşmazlıklar, Doğu Avrupa’daki devletlerin komünistleştirilip Sovyetlerin nüfuz alanına sokulması tehlikesi, savaş zamanı müttefiklerin birbirlerine karşı duyduğu korku ve şüphe gibi sebeplerden kaynaklanan; politik hileler, diplomatik çekişmeler, siyasal, psikolojik ve ekonomik mücadelelerle biçimlenen ideolojik düşmanlık. Batı bloğu (Batı Avrupa ve ABD) ile Doğu bloğu (Sovyetler Birliği ve uyduları) arasında cereyan eden ve 1980’li yılların ortalarına kadar süren bu düşmanlık ve gerilim dönemi de Soğuk Savaş Dönemi olarak anılmaktadır.
  • soğuk savaş dönemi
    1947-1989 yılları arasında birbiri ile fiilen savaşmamasına rağmen ABD ile Sovyetler Birliği'nin öncülüğünde dünya ülkelerinin iki karşıt gruba ayrıldığı ve bu gruplar arasında gerginlikler yaşandığı dönem. bkz. soğuk savaş.
  • şok tedavisi
    Beyne elektrik şoku verme veya insülin gibi organizmada şok tesiri yaratacak araçlarla ruhsal rahatsızlıların veya davranış bozukluklarının tedavi edilmesi yöntemi.
  • sol
    Sağ ile karşılaştırmalı olarak kullanılan ve yaşamı kolaylaştırmanın yolunun, değişim ve ilerlemenin önündeki engelleri kaldırmak olduğunu savunan siyasal ideolojilerin genel adı. bkz. sağ, yeni sağ, yeni sol.
  • Solow artığı
    1950’li yılların sonuna doğru R. Solow’un ortaya koyduğu, bir ekonominin toplam üretimindeki artışın emek ile sermayede meydana gelen büyüme ile açıklanamayan kısmı.
  • sömürge
    Ekonomik kaynakları ve siyasal kararları üzerinde başka ülkelerin söz sahibi olduğu, başka devletler tarafından yönetilen ülke. İktisadi, siyasi ve kültürel açılardan sömürülen sosyal birim.
  • sömürgeci bütünleşme
  • sömürgecilik
  • sömürgeleştirme
    1. Sömürge haline getirme. Bir sınıf, sosyal zümre ya da bir ülkenin kaynaklarına el konarak, egemen güce bağımlı bir köle durumuna sokulması; siyasal denetim ve ekonomik sömürünün doğrudan ve bir arada gerçekleştirilmesi. 2. Askeri güç kullanarak doğrudan veya siyasi, kültürel, ekonomik yahut psikolojik araçlar kullanarak dolaylı yollarla bir toplumun kendi gelişim sürecine müdahale etme, kendi kaderini belirleme hakkından yoksun bırakma; başkalarının çıkarlarına hizmet eder hale getirme.
  • sömürü
    1. İstismar. Kötüye kullanma. Başkasının sırtından geçinme. Bir olgu, nesne veya değerin; siyasal, ekonomik veya ticari çıkar sağlamak amacıyla görsel veya işitsel yollarla kullanılması. 2. Güçlünün, zayıfın ürün veya emeğine el koyarak onu kendine mal etmesi. 2. Başkalarının güçsüzlüğünü fırsat bilerek onlara ait değerlere el koyma, haksız gelir sağlama.