- siyasal katılımBireylerin veya örgütlerin içinde yer aldıkları siyasal sistemin karar alma süreçlerini etkilemek, yönlendirmek, yönetimde görev almak veya nüfuz sahiplerini desteklemek amacıyla siyasal etkinliklere katkıda bulunmaları. Seçmek veya seçilmek amacıyla seçimlere katılmaya seçim yoluyla katılım; işçi sendikaları, işveren örgütleri gibi örgütlenmiş baskı grupları yoluyla yapılan katılıma da örgütsel katılım denir. bkz. katılım, sahte katılım.
- siyasal kültür1. Siyasal sistemin yerleştirdiği davranışlar, tavırlar ile, bunlara dayanak teşkil eden ve yaygın bir şekilde paylaşılan inançlar, değerler ve açıklayıcı semboller bütünü. 2. Tarihsel birikimin algılanışına, bireyin kimlik ve bağlılıklarının oluşumuna biçim veren, ulus yahut grupların uzun tarihsel süreçler sonucu elde ettikleri siyasal bilgi ve deneyimler.
- siyasal küreselleşmeSiyasal sınırların bir devlete belirli bir toprak parçası üzerinde mutlak egemenlik sağlama gücünü yitirmesi; yönetim sistemlerinin karşılıklı etkileşiminin artması; demokrasi, insan hakları ve özgürlükler temelinde dış müdahalelerin yoğunluk kazanması; dil, din, etnik köken, bayrak vb. siyasal-kültürel semboller düzeyinde monolitik, tektipçi bir yapıya dayanan ulus-devletin eski önemini kaybederek, uluslararası üst kuruluşların öne çıkması süreci. bkz. küreselleşme.
- siyasal liberalizmbkz. liberalizm.
- siyasal modernleşmebkz. modernleşme.
- siyasal parti1. Siyasal iktidarı doğrudan ele geçirmek ve toplumu yönetmek amacıyla kurulan, belirli bir çalışma programı ve ideolojisi olan ve demokratik siyasal hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olarak kabul edilen siyasal örgüt. 2. Demokratik sistemlerde, siyasal mücadeleyi belirli hukuksal ve kurumsal çatılar çerçevesinde toplumsallaştırarak, bir yandan sistem içi siyasal talepleri iktidar düzlemine aktarırken, öte yandan da egemen sistemin karşılayamadığı, karşılaması mümkün olmayan talepleri gayri meşru göstererek dışlayıp sisteme alternatif hareketleri sistem içinde eritmenin; sonuçta, toplumdaki siyasal hareketliliği görülebilir, kanalize edilebilir, dolayısıyla da denetlenebilir hale getirebilmenin aracısı olan siyasal organizasyonlar.
- siyasal pratikbkz. pratik.
- siyasal rekabetbkz. rekabet.
- siyasal sermaye
- siyasal suç
- siyasal süreç1. Siyasal ilişkilerde varlıklarının evrensel olarak zorunlu olduğu kabul edilen değişim yasalarının sürekli tekrarlanan kalıpları. 2. Bireyin diğer birey ya da gruplarla veya grupların birbirleriyle olan, iktidarın paylaşılmasına yönelik ilişkilerinin yürümesini belirleyen yol, yöntem ve kurallar bütünü.
- siyasal teori
- siyasetbkz. siyaset bilimi.
- siyaset bilimi1. Siyasal iktidarın nasıl oluşturulduğu, biçimlendirildiği ve bölüştürüldüğünü inceleyen sosyal bilim dalı. 2. Devlet ve siyasal kurumların kuruluşu, gelişimi, amaçları, işleyişleri ve bunlar arasındaki ilişkilerin yanı sıra, siyasal katılım, siyasal değişim, siyasal önderlik ve siyasal kararların analizlerini de içine alan çalışma alanı.
- siyaset psikolojisiSiyasal davranışların, kişisel ve psikolojik yönlerinin, siyasal düşüncelerle kişilikler arasındaki ilişkilerin ve toplumlardaki siyasal liderlik imajlarının psikolojik kökenlerinin incelenmesini konu edinen disiplin.
- siyaset sosyolojisiSiyaset biliminin bir alt disiplini olmasına rağmen, daha çok sosyolojinin yöntemlerini kullanarak, doğrudan siyasal kurum kabul edilmeyen aile, okul, din vb. kurumların siyasal yapı ve süreçlerle olan ilişkisi ve yerine getirdikleri işlevlerin niteliğini, değişik sosyal grupların iktidarın belirlenmesindeki ağırlık, rol, karşılıklı ilişki ve etkileşim düzeylerini inceleyen disiplin.
- siyasetin yargısallaşmasıBir toplumda mahkemelerin kararlarının yasama ve yürütme erkleri üzerinde etkisinin artması. bkz. yargının siyasallaşması.
- siyasi coğrafyabkz. coğrafya.
- siyasi darboğazbkz. darboğaz.
- siyonizmT. Hertz’in sistemleştirdiği biçimiyle Yahudiler tarafından yaygın kabul gören ve Yahudilerin insanlığın efendileri, diğer toplumlarınsa bunların hizmetçileri olması gerektiği inancına dayalı, yüzyıllar boyu dünyada dağınık olarak yaşayan Yahudileri "vadedilen topraklar" üzerinde güçlü bir devlet çatısı altında toplayarak dünyaya hakim kılmak amacı güden Yahudicilik ideolojisi.