• serbest hatırlama
    Kelime, hece ya da başka tür malzeme dizilerinin sıra dikkate alınmaksızın öğrenilmesinden sonra, deneklerin bunları akıllarına gelen herhangi bir sırada tekrarlamaları temeline dayalı hatırlama yöntemi.
  • serbest mallar
    Herkesin ihtiyacını aynı anda ve fazlasıyla karşılayacak kadar bol olan, böyle olduğu için de herhangi bir ücret ödemeden, bedava erişilebilen mallar. bkz. mal, mal çeşitleri.
  • serbest mübadele sistemi
    Uluslararası ekonomik ve ticari ilişkilerde mal, sermaye ve insanların serbest dolaşımını sınırlayan yasal veya kurumsal nitelikteki her türlü engelin ortadan kaldırıldığı, mal, hizmet ve faktör değişiminin serbestçe yapılabildiği sistem.
  • serbest piyasa ekonomisi
    Serbest pazar ekonomisi. Piyasa güçlerinin serbestçe hareket edebildikleri, fiyatların arz-talep dengesince belirlendiği ve piyasa dengesinin oluşumuna dışardan müdahale edilmediği ekonomi. Ekonomideki dengenin devletin çeşitli yollarla ekonomiye müdahalesi ile değil, arz, talep ve fiyat mekanizmasıyla sağlandığı, piyasa güçleri arasında rekabet koşullarının bulunduğu ve üretim, dağıtım, bölüşüm, yatırım gibi iktisadi faaliyetlerin serbestçe yapılabildiği ekonomi.
  • serbest ticaret
    Ticaretin ülkeler arasında serbestçe, tarifeler, kotalar vb. engellerden arındırılmış şekilde yapılabilmesi. bkz. dış ticaret engelleri.
  • serbest ticaret gerekçeleri
    Neden serbest ticaret politikası izlemek gerektiği konusunda ileri sürülen gerekçeler. Başlıca serbest ticaret gerekçeleri şunlardır: 1. Fiyatların ucuzlaması, 2. Kalitenin yükselmesi, 3. Çeşitliliğin artması, 4. Mal arzının bollaşması, 5. Teknoloji transferi ve know-how imkanları, 6. AR-GE ve rekabet gücünü teşvik etmesi, 7. Tüketici refahı, üretici refahı ve toplam refahı arttırması, 8. Hızlı büyüme, 9. Devletin gücünü sınırlandırması, 10. Savaşı pahalı hale getirip savaş riskini azaltması, 11. Farklı kültürlerden insanları birbirine yakınlaştırması, barışı desteklemesi, 12. İnsanların önündeki, hayata ilişkin seçenekleri arttırması, hayallerinin peşinden gitmeyi teşvik eden daha dinamik bir dünya yaratması.
  • serbest yardım
  • serf
    bkz. feodalizm.
  • serflik
    İşlettikleri toprakların sahipleri olan feodal beylere karşı sıkı sorumlulukları olan, kendi istekleriyle çalıştıkları toprakları terk etme hakkı olmayan köylülerin oluşturduğu Ortaçağ Avrupa’sında geçerli bir toprak sistemi. bkz. derebeylik.
  • seri
    bkz. dizi.
  • şeriat
    1. İzlenen yol, hukuk sistemi, İslam hukuk sistemi. 2. İslami bir toplumda yaşayan Müslümanları bağlayıcı nitelikteki kuralların, helal ve haramların tümü.
  • sermaye
    Anamal. Kapital. 1. Bir şeyin gerçekleştirilmesi veya bir işin başarılabilmesi için gerekli her türlü maddi manevi değer. 2. İnsanlar tarafından sonradan üretilmiş olan her türlü üretim faktörü. 3. Toprak, emek, girişimle birlikte dört temel üretim faktörünü oluşturan, gelir elde etmek veya verimi artırmak amacıyla üretim sürecinde kullanılan para, makine, hammadde, malzeme, tesis vb. her türlü fiziksel veya finansal araçların genel adı. 4. Bir üretim faaliyetinin gerçekleştirilmesi için bir araya getirilmiş üretim araçları toplamı. İşgücü ve araç-gereç-ekipman satın alımında kullanılan ve üretim sürecinde ihtiyaca göre miktarı artıp eksilen sermayeye değişken sermaye; fabrika, makina vb. üretim araçları haline dönüşmüş olan ve miktarı değişmeyen sermayeye sabit sermaye; para ve para yerine geçen kıymetli kağıtlara fiansal sermaye; makine, alet-edevat ve ekipmanlara da fiziksel sermaye denir.
  • sermaye birikimi
    Mevcut üretim kapasitesinin artırılması amacıyla, üretim sonucu ortaya çıkan hasılanın, ilgili üretim faktörlerinin devamını sağlamaya yetecek miktarından fazlasının biriktirilmesi süreci.
  • sermaye piyasası
    Uzun vadeli finansman ihtiyacından doğan uzun vadeli fon talepleriyle, uzun süre kullanılmayacak tasarruflardan doğan uzun vadeli fon arzlarının karşılaştığı piyasa.
  • sermaye temerküzü
    Sermayenin merkezileşmesi, tek merkezde toplanması. Kapitalist rekabetin doğal bir sonucu olarak, küçük ölçekli birimlerin eritilip sermayenin belirli noktalarda merkezileşmesi, paranın giderek daha az sayıda kişi veya kuruluşun elinde toplanması, varlığını sürdürmek isteyen küçük sermaye sahiplerinin, bunu ancak bir araya gelerek büyük sermaye grupları oluşturmakla sağlayabildikleri, sermaye yoğunlaşması süreci.
  • sermaye yoğun üretim
    İlave bir birim üretim yapmak için, emek yerine daha çok sermaye kullanılan üretim tekniği. bkz. üretim, emek yoğun üretim.
  • servet
    Belirli bir anda birey, şirket, hanehalkı veya organizasyonun sahip olduğu taşınabilir veya taşınmaz mal, mülk, kıymetli eşya ve varlıkların parasal değeri. Bir akım değişken olan tasarrufların birikip mal-mülke dönüşmüş hali olan servet bir stok değişkendir. Cari dönem ile bir önceki dönemin servet stoku arasındaki fark, cari dönemin tasarruflarına eşittir. bkz. gelir, akım değişken, stok değişken.
  • ses
    Akciğer veya diyaframdan gelen havanın hançerede ses tellerine ulaşması sonucunda oluşan titreşim.
  • sevginin asimetrisi
    Sevgiden yana birinin herkesi, bu arada sevgisizleri de, sevgi çemberi içine alırken, sevgiye sıcak bakmayan birinin sevgiden, herkesi sevmekten yana olanları sevmemesi.
  • seyahat özgürlüğü