• şartlandırma
    Koşullandırma. Organizmaya kendi haline bırakıldığında kendiliğinden tepki vermeyeceği bir duruma düzenli ve belirlenen tepkileri verme özelliği kazandırılması.
  • satılmış oy
    bkz. oy.
  • satınalma gücü
    1. Bireylerin elde ettikleri toplam gelirin, satın alabileceği mal ve hizmet miktarına karşılık gelen kısmı. 2. Reel gelir düzeyi ile yaratılabilecek toplam talep.
  • satınalma gücü paritesi
    SGP. Ülkeler arasındaki fiyat farklılıklarını dikkate alarak, paranın satınalma gücüne göre hesaplanan döviz kuru. Buna göre örneğin TL’nin Dolar cinsinden değeri şöyle hesaplanır: Orta halli bir ailenin aylık tüketim sepetine dâhil olan mal ve hizmetler diyelim ki Türkiye’de 5 bin TL’ye; aynı sepet ABD’de 2 bin Dolar’a satın alınabiliyorsa, satınalma gücü paritesine göre 1$=2,5TL’dir. Gelişmekte olan ülkeler genel olarak mal ve hizmetlerin gelişmiş ülkelerden daha ucuz olduğu için, bu ülkelerin Dolar cinsinden SGP kuru nominal kurdan daha düşük, yani yerli para aslında nominal kurun işaret ettiğinden daha değerlidir.
  • savaş
    Aralarındaki anlaşmazlığın arabuluculuk, görüşme veya müzakere gibi barışçıl yöntemlerle çözülmesi mümkün olmayan grup veya devletler arasında, karşılıklı fiziksel güç ve silah kullanımına dayalı mücadele.
  • savaş komünizmi
    1918-1921 yılları arasında Rusya’da meydana gelen iç savaş boyunca fabrika işçilerinin ve Bolşevik ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için köylülere baskı uygulanmasını, gerektiğinde zorla mallarına el konulmasını ve tüm sanayinin devletleştirilmesini öngören sosyal ve ekonomik politikaların sosyalist literatürdeki genel adı. bkz. NEP.
  • savunma mekanizması
    1. Kişinin kaygı, suçluluk, beklenmedik güdüler, iç çelişkiler vb. durumlardan korunmak amacıyla geliştirdiği ve gerçek güdü veya amacını saklayıp kendini rahatlattığı bir reaksiyon türü. 2. Kendisini engellenmiş hisseden kişinin güdülerinin farkına varmasını, kaygı, yanlış davranış veya zaaflarına karşı kendisini savunmasını sağlayan; böylece bireylerin gerçek güdü ve amaçları hakkında kendini kandırdığı, buna karşılık özgüvenini artırdığı ruhsal süreçler. bkz. yer değiştirme, yüceltme, bastırma.
  • Say kanunu
    Mahreçler kanunu. Üretimin tüketimden öncelikli ve daha önemli olduğunu, bir A malının üretiminin (sahibi için gelir yaratmak suretiyle) bir B malına talep yaratacağını ifade eden yasa. (J.B. Say) Say
  • saygınlık
    Prestij. 1. Kişinin, sahip olduğu servet, statü, yetenek veya bilgiden dolayı, içinde yaşadığı grubun diğer fertleri tarafından özel muamele görmesi. 2. Başkaları tarafından önemsenme ve değer verilme, saygı görme.
  • saygınlık için fedakarlık kuramı
    Bireyin yabancılara karşı diğerkâm davranışlarının nedenini, başkalarına karşılık beklemeden de yardımcı olabilecek, onlar için fedakarlıkta bulunabilecek olgunluğa erişmiş güvenilir, dürüst ve içinde yaşadığı grubun saygın bir üyesi olduğu mesajını verme amacıyla açıklayan kuram. Buna göre bireyler sadece dürüst, güvenilir ve saygın bir birey olduklarını göstermek, sahip oldukları statünün gereğini yapmak için tanımadıkları, soy-sop ya da başka türlü bir yakınlık ilişkisi olmayan kişilere, şimdi veya gelecekte herhangi bir karşılık beklemeksizin, yardım edebilir ve bu amaçla onlar için fedakarlıkta bulunabilirler.
  • saygınlık ihtiyacı
  • sayım
    Bir evrende bulunan tüm bireylerin eksiksiz olarak tespit edilmesi. bkz. nüfus sayımı.
  • sayısal
    Kantitatif. Niceliksel. Sayılara, rakamlara, istatistiksel ve matematiksel verilere dayalı. Sözel olmayan.
  • sayısal beceri
    Bir bireyin hayatında karşılaşabileceği hesap gerektiren durumlarda ihtiyaç duyacağı matematiksel formüllere ulaşma, gerekli hesaplamaları yapabilme ve bu yolla sorunları çözme becerisi. bkz. sözel beceri.
  • sayıştay
    Genel ve katma bütçeli kuruluşların gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetleyen, sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlayan; denetleme ve yargılama yetkisine sahip anayasal mali denetleme organı.
  • Schumpeterci kâr
    Yatırımın, çoğunlukla da yapılan yenilikler nedeniyle normal getirisinin üzerindeki kâr oranı.
  • SDR
  • sebep
    bkz. neden.
  • seçenek
  • seçici gözlem
    Araştırmacının amaçlarına uygun gözlemlere öncelik tanıması, hipoteziyle çelişen gözlemleri göz ardı etmesi. bkz. gözlem.