• psikoterapi
    Davranış bozuklukları, çok şiddetli olmayan uyum bozuklukları ya da genel psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan teknikler bütünü. Buna göre, psikolojik rahatsızlığı olan hastaların, söz konusu hastalıkların nedenleri, sonuçları ve geçmişi üzerine konuşturularak, güçlendirici telkinlerle iyileştirilmeleri amaçlanır. Psikoterapi yöntemini uygulayan ve bu yolla ruhsal rahatsızlıkları gidermeye çalışan kişiye de psikiyatrist denir. Söylenme zorluğuna rağmen bu kişilere psikiyatr demeyi tercih edenler de vardır.
  • PUM PRIMING
    Harcamaların gelir yaratıcı etkisinin bulunduğu görüşünden hareketle, ekonomiyi durgunluktan kurtarmak ve iktisadi faaliyetleri canlandırmak için devletin, açık piyasa işlemleri veya başka yollarla piyasaya para pompalayarak satınalma gücünü artırmaya yönelik harcama yapması.
  • put
    idol. 1. Saygı veya minnet duygularını ifade etmek, yardım istemek veya yüceltmek gibi amaçlarla kendilerine karşı duyulan aşırı saygı, sevgi veya korkunun bir ifadesi olarak, insanüstü güçlere sahip olduğuna inanılan cisim veya heykeller. 2. Yüceltilen, aşırı imrenilen, kendisi gibi olunmak istenen.
  • putlaştırma
    Somut veya soyut varlıklara tanrısal özellikler atfetme. Bir nesneyi aşırı yücelterek adeta tapınılacak hale getirme.
  • putperestlik
    bkz. paganizm.
  • radikal
    Düşüncede, tavırda veya eylemde belirli bir tercihi tavizsiz biçimde benimseyen.
  • radikal elitizm
    bkz. elitizm.
  • radikal feminizm
    Kadın sorununun çözümünün, ancak kadınların hem üretim hem de üreme mekanizmalarının denetimini ellerine almaları ve bu yolla androjen bir toplum kurmalarıyla mümkün olabileceğini savunan feminist görüş. Bunun sağlanabilmesi için bir kısım radikal feministler kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılığın en aza indirilmesi gerektiğini savunurken, bir kısmı da kadın sorununun çözümü için kadınların elindeki en önemli aracın biyolojik farklılıktan kaynaklanan kadınlıkları olduğunu, bu nedenle de kadınlığın öne çıkarılması ve kutsanmasıyla bu sorunların daha kolay aşılabileceğini ileri sürmektedirler. bkz. feminizm.
  • radikal teori
    Çoğunlukla Marksist veya anarşist varsayımlardan yola çıkarak, alternatif model geliştirmek veya uzlaşmacı somut ara çözümler üretmekten ziyade, mevcut düşünce biçimi ve sosyal yapının bir bölümünün değil, tamamının sorgulanması üzerinde odaklanan teorik çabaların genel adı.
  • rakipsizlik
    Birinin tüketiminin başka birinin tüketebileceği miktarı azaltmaması durumu. Örn. Milli savunma, iç güvenlik, eğitim. bkz. kamusal mal.
  • rant
    Kira. Toprak kirası. Normalin üstünde elde edilen ekstra gelir. Kendisinden yararlanma karşılığında herhangi bir üretim faktörüne; maddi ya da manevi, menkul veya gayrimenkul bir varlığa veya kaynağa ödenen bedel. Bu çerçevede toprağa veya başka bir gayrimenkule ödenen bedele kira (toprak rantı veya gayrimenkul rantı); aynı eğitimi görmelerine rağmen sahip oldukları başka yetiler nedeniyle bazı kişilere ayrıca ödenen bedele yetenek rantı; kıtlıktan doğan ekstra gelire kıtlık rantı; seçkin ve nezih mahallelerde kiraların daha yüksek olmasına semt rantı; verimi daha yüksek üretim faktörlerine ödenen ekstra kiraya verimlilik rantı; belirli bir malın piyasada oluşmuş denge fiyatından daha yüksek bir fiyat vermeye hazır tüketicilerin, düşündükleri muhtemel fiyat ile söz konusu denge fiyatı arasındaki pozitif farka, bir başka deyişle bir tüketicinin ödemeye hazır olduğu fiyat ile piyasada oluşan denge fiyatı arasındaki tüketici lehine olan farka tüketici rantı; üreticinin belirli bir malı satmaya razı olduğu en düşük fiyat ile piyasada oluşmuş daha yüksek denge fiyatı arasındaki farka üretici rantı; menkul veya gayri menkullerden elde ettiği rant geliriyle geçinen kimselere de rantiye denir.
  • rant kollama
    Piyasa koşullarında üretim yaparak değil, siyasal karar birimlerini etkilemek suretiyle devletin yaptırım gücünün kendine menfaat sağlayacak biçimde işlemesini sağlayarak iktisadi kazanç elde etmeye yönelik faaliyetlerin tümü. (A. Krueger) Kamu tercihi okulunun öncülerinden Gordon Tullock tarafından icat edilmiş olan ve bir firma ya da sektör tarafından siyasi etki ya da lobicilik yoluyla rekabetçi fiyatın üzerinde aşırı tekelci kazanç peşinde koşmaya işaret eden terim. Rant kollama sonucu ortaya çıkan sosyal sorun ve refah kaybını inceleyen iktisatçıların geliştirdikleri yaklaşımlara da rant kollama teorisi denir.
  • rant kollama teorisi
  • rantabilite
    Bir firma veya bir plasman konusunun, yatırılmış sermayeye gelir sağlayabilme olanağı. Belirli bir süre içinde kullanılan sermaye ile aynı süre içinde elde edilen net kâr arasındaki oran. Kâr getirme gücü, verimlilik.
  • rantiye
    bkz. rant.
  • rastlantısal örnekleme
  • rasyo
    Bir işletmenin bilançosunda yer alan belirli kalemler arasında çeşitli işlemlere yahut karşılaştırmalara dayanarak hesaplanan ve söz konusu işletmenin yapısı, faaliyet ve başarı düzeyi, verimliliği, borcunu ödeyebilme gücü ile kârlılık derecesi hakkında belirli yargılara varabilmeyi mümkün kılan oranlardan her biri. Likidite oranları (8), finansal yapı oranları (17), devir hızları (8) ve kârlılık oranları (14) olmak üzere dört kategoride elliye yakın rasyo bulunmaktadır. Sık başvurulan bazı rasyolar şunlardır: 1. Cari Oran (CO): İşletmelerin paraya çevrilebilir varlıklarının (döner varlıklar/DV) kısa vadeli borçlarına (KVB) bölünmesi ile hesaplanan oran: CO=DV/KVB. 2. Likidite Oranı (LO): İşletmenin özvarlıkları ile toplam borçlarını ödeme gücüne sahip olup olmadığını gösteren oran: LO=Toplam borçlar/özvarlıklar, 3. Aktif Devir Hızı=Net satışlar/Toplam aktifler.
  • rasyonalite
    Ussallık. 1. Bir düşünce veya eylemin mantık kurallarına uygun olması ve genel deneyimle çelişmemesi. 2. Belirli bir amaca ulaşmak için, o amaca götürecek en uygun araçları kullanma.
  • rasyonalizasyon
  • rasyonalizm