• atomculuk
    Gerçekliğin, nihai olarak, daha küçük parçalara bölünemeyen en küçük birimler olduğu kabul edilen atomların bir araya gelmesi ile oluştuğunu savunan görüş.
  • atomizasyon
    Sanayi devriminden sonra meydana gelen sosyal, ekonomik ve siyasal değişimin bir sonucu olarak aile, yakın akraba ve komşuları ile olan geleneksel bağları çözülen ve böylece birincil ilişkileri ortadan kalkan bireylerin ikincil, formel ve bürokratik ilişkilerle bir araya gelmeleriyle ortaya çıkan yalnızlaşma süreci. bkz. yabancılaşma, anomi.
  • ATÜT
  • avans
    1. İleride hak edilecek olan ve bedelinin ona göre ödenmesi kararlaştırılmış bir alacağın, önceden peşin ödenen kısmı. 2. Belirli bir süre sonunda geri alınmak üzere verilen para. 3. Bankacılıkta cari hesap şeklindeki maddi teminatlı (menkul teminat karşılığında verilen) kredi.
  • avcı toplayıcı toplum
    Çok küçük gruplar halinde yaşayan, kan ve akraba bağının en önemli itibar ve güç kaynağı olduğu, yabani hayvan avlayarak ve besleyici bitkileri toplayarak hayatını sürdüren toplum.
  • avcı-toplayıcı toplum
    Yerleşik bir örgütlenmeye sahip olmayan, geçimini avlanma ve yenilebilir yabani bitkileri toplama yoluyla sağlayan toplum modeli.
  • Avrupa komünizmi
    1970’lerin ortalarında İspanyol, İtalyan ve Fransız komünist partileri tarafından Avrupa’nın özgül durum ve şartlarına daha iyi uyduğu iddia edilerek ortaya atılan ve bir siyasal yönetim biçimi olarak proletarya diktatörlüğünün, en azından Avrupa için, kabul edilemez olduğunu savunan, onun yerine çok partili, halkın çıkarlarını devletinkilerden üstün gören ve Avrupa’nın genel kabul gören söylemine uygun, kişi hak ve özgürlüklerini temel alan bir yönetim biçimini öngören siyasal görüş. Avrupa Komünizmi, hem komünistlerin geniş halk desteği sağlayarak iktidara gelebilmek, hem de sosyal demokratların, komünistlerin de desteğini almak için buldukları bir ara formül olarak değerlendirilmektedir. bkz. sosyal demokrasi.
  • Avusturya okulu
    Mal ve hizmetlerin değişim değerini faydanın yarattığını, dolayısıyla değerin subjektif bir karakter taşıdığını; bir şeyin fayda ya da değerini, o şeyin üretiminde kullanılan son birimin faydasının (marjinal fayda) belirleyeceğini ve nihayet bir malın değişim değerinin, söz konusu malın üretimine dahil olan faktörlerin de değerini belirleyeceğini savunan; başlıca temsilcilerini C. Menger, F.von Wieser, Böhm-Bawerk ve L.von Mises’in oluşturduğu, 19. yüzyılın sonlarında etkili olmuş Neoklasik-marjinalist okulun Avusturya kolunu oluşturan iktisat okulu. Viyana Okulu olarak da anılmaktadır. Subjektif değer teorisi, marjinal fayda ve üretim ile bölüşümün birbiriyle ilişkilendirilmesi gibi konularda çığır açan katkılar yapmış olan okul, özellikle değerin tüketici kökeni, azalan marjinal fayda ve subjektif değer gibi üç önemli alanda yaptığı katkılarla Adam Smith'in doğal özgürlük modelini yeniden ayağa kaldırmıştır.
  • ayaklanma
    bkz. isyan.
  • aydın
    Münevver. Entelektüel. 1. Zihinsel faaliyetle yoğun olarak meşgul olan, hakikatin bilgisi peşinde koşan insan. 2. Kendi tarihsel ve toplumsal konumunun bilincinde, içinde yaşadığı toplumun problemlerinin farkında olan, bu özelliklerinden dolayı da topluma öncülük etme rolünü üstlenmiş insan. bkz. çevre aydını, sahte aydın, aydın despotizmi.
  • aydın despotizmi
    1. Bir toplumu denetimlerinde tutmak ve kendi egemenliklerinin devamını garantilemek isteyen bilim, kültür ve sanat erbabının her türlü alternatif düşünce ve karşıt oluşuma karşı takındıkları baskıcı, hoşgörüsüz ve acımasız tutum. bkz. çevre aydını, aydın. 2. Düşünce hayatının muhtelif köşe başlarında yerleşik entelektüellerin, yeniye geçit vermeyen tekellerini ısrarla koruma çabası içinde olmaları, müstebit bir tavırla düşünce ve sanat yaşamını vesayetleri altında tutmaya çalışmaları ve genç kuşakların üzerinde zihinsel denetim ve sosyal baskı oluşturma eğilimlerinin despotik bir nitelik kazanması. (A. Alatlı) bkz. sahte aydın.
  • aydın yabancılaşması
  • aydınlanma
    1. Rasyonalizm (akılcılık), sekülerizm (laiklik), individualism (bireycilik) ve hümanizm (insancılık) sütunları üzerine bina edilmiş zihniyet ve dünya görüşü. 2. İnsan ve doğayı ortak bir akıl paydasında birleştirerek, aklı nesnel bir bilgi üreteci, insanı da üretilen bu nesnel bilgiyle evreni sınırsız bir şekilde dönüştürme hakkına ve yetkisine sahip bir ontolojik kategori olarak gören anlayış. 3. Kendi zihinsel ürünleri dışında, insanın hayatını biçimlendirecek hiç bir ilke ve değer kabul etmeyen anlayış. 4. Ortaçağın dini fanatizmi, Kilise tahakkümü, hurafeler ve aristokrasinin egemenliği anlayışına karşı bilim, akıl ve ekonomik bireyciliği öne çıkaran anlayış.
  • aydınlanma çağı
    Batı dünyasında, Rönesans ve Reform hareketleriyle başlayarak, önceleri Kilisenin dogmalarına karşı bir başkaldırı niteliğinde iken, zamanla dinin yol göstericiliğini reddeden ve insanın ilerlemesinin ancak akıl ve bilim sayesinde gerçekleşebileceğini kabul eden bir anlayışa dönüşen Aydınlanma düşüncesinin egemen olduğu zihinsel dönüşümün meydana geldiği, 17. ile 19. yüzyıl arası dönem. 20. yüzyıl, uzaya gidilmesi nedeniyle uzay çağı, bilgi teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle de bilgi çağı gibi alternatif adlarla karakterize edilmektedir.
  • aylak sınıf
    Amerikalı düşünür T. Veblen’in dönemindeki Amerika’da yaşayan ve başkalarına gösteriş yapma güdüsüne dayalı tüketim kalıplarına sahip toplum kesimlerini betimleyen kavram.
  • ayna benlik
    Bir bireyin başkaları nezdinde ne tür bir izlenime sahip olduğuna dair kanaatine göre benliğini oluşturması, tutum ve davranışlarını şekillendirmesi. Buna göre benlik, içgüdüler veya doğuştan gelen dürtülerin değil, karşılıklı beklentilerin bir sonucu olarak birlikte yaşayan insanların ortak ürünü olacak biçimde oluşur. bkz. benlik.
  • ayni haklar
    Kişinin eşya ile doğrudan doğruya olan ilgisinden kaynaklanan, başkalarına karşı eşya cinsinden (ayni olarak) öne sürebileceği haklar. Eşya ya da mal cinsinden olmayıp da parasal olarak ileri sürülebilecek haklara da nakdi haklar denir.
  • ayni sorumluluk
    Borçlunun, alacaklıya karşı, mal varlığına dahil olan belirli bir mal ya da eşya ile aynen sorumlu olması, diğer mallarının bu sorumluluğun kapsamı dışında tutulması.
  • ayni teminat
    Bir borca karşılık olarak gösterilen taşınır veya taşınmaz rehin. Nakit cinsinden olmayan garanti. Borcun ödenmemesi durumunda alacaklı, alacağına karşılık teminat olarak konulan rehine el koyabilir.
  • ayni ücret
    Mal cinsinden ücret. Piyasa mekanizmasının tam gelişmediği ortamlarda, üretim faaliyetinde kullanılan emek faktörünün üretilen üründen alacağı payın işçiye para olarak değil, yine mal cinsinden ödenmesi.