• numune
    bkz. örnektip.
  • objektif
    bkz. nesnel.
  • objektif idealizm
  • objektif realite
  • objektivite
    bkz. nesnellik.
  • objektivizm
  • obsesif-kompülsif kişilik
    1. Toplumsal normlara ve vicdani kurallara aşırı derecede bağımlılık özelliği gösteren davranış biçiminin baskın olduğu kişilik türü. 2. Bir şeye, çoğunlukla da geçmişte yaşadığı olumsuz bir hadiseye aşırı derecede kafayı takan, sürekli olayın etkisini yaşayan ve günlük faaliyetlerini normal yapamaz duruma gelmiş olan kişilik.
  • Ockham bıçağı/sadeciliği
    13. yüzyılda yaşayan düşünür Ockham’a atfen daha sonra geliştirilmiş ve aynı tahmini yapan ve birbirine rakip iki teoriden daha az varsayımı olanın tercih edilmesi gerektiğini ifade eden ilke. Buna göre anlatımda basitlik ve sadeliği korumak için teori oluştururken mümkün olduğu kadar az varsayım yapmak gerekir.
  • odak grup
    Bir konuda farklı görüşleri olan küçük bir grubun tartışmasıyla derinlemesine çözümleme yapmayı amaçlayan bir bilgi toplama yöntemi. bkz. görüşme.
  • ödeme gücü ilkesi
    En adil verginin, ödeyen kişinin o verginin kullanımı sonucu ortaya çıkacak hizmetten yararlanıp yararlanamayacağına bakılmaksızın, sahip olduğu servet veya gelire bağlı olarak, yani ödeme gücüne göre belirlenmesini öngören ilke.
  • ödeme sancısı
    Ödeme yapılırken hissedilen yoksunluk duygusu. Aynı miktar parasal maliyet, farklı durumlarda ödeme sancısını farklılaştırır. Bu çerçevede işlem sonunda ödeme yerine ön ödemeli veya peşin ödeme (örn. her ay kullandıkça sabit miktar ödemektense, aynı miktarı önceden yıllık ödeme yaparak spor salonunu kullanmayı tercih etme); nakit ödemeye göre kredi kartı ile ödeme; miktar ayrıntıları bilinene kıyasla bilinmeyen ödeme (örn. alışveriş fişlerini kontrol edince bazı ürünleri aldığına pişman olma); karşı tarafın hak ettiği düşünülen ödemeyi daha gönüllü yapma (örn. aynı tamiri 10 dakika yerine bir saate yapan tamirciye daha rahat aynı meblağı ödeme); kişinin genel bütçesindense belirli bir harcama grubu için ayırdığı bütçeden yapılan ödemeler (örn. tiyatro önüne geldiğinde biletini kaybettiğini fark edince ikinci kez bilet almamaya karşın tiyatroya giderken yolda tiyatro bilet parası kadar parayı düşürdüğünü fark edince bilet almaktan vazgeçmeme), aynı mutlak miktarın daha fazla bir büyüklük içinde ödenmesi (örn. 20 TL fazladan olduğu düşünülen bir ödemenin 10 liralık bir malın yirmi liraya alınmasıyla 660 liralık bir malın 680 liraya alınmasında verdiği rahatsızlık çok farklı olur) ödeme sancısını azaltır.
  • ödemeler bilançosu
  • ödemeler dengesi
    Bir ülkenin belirli bir dönemde diğer ülkelerle girdiği tüm iktisadi ilişkilerin sistematik bir biçimde dökümünün yapıldığı ve söz konusu ülkenin o dönemdeki uluslararası iktisadi ilişkilerinin nitelik ve boyutlarını, gelir-gider ya da borç-alacak dengesi şeklinde gösteren bilanço. Bilançonun aktif kısmında, ülkeye döviz girdisi sağlayan tüm işlemler (mal ve hizmet ihracı, tek yanlı transfer girişleri ve sermaye girişleri); pasif tarafında ise ülkeden döviz çıkışına neden olan tüm işlemler (mal ve hizmet ithalatı, tek yanlı transfer çıkışları ve sermaye çıkışları) yer alır. Muhasebe sistemi gereği iki taraf her zaman eşit olduğu, bir dengesizlik söz konusu olmadığı için aslında "ödemeler dengesi" yerine "ödemeler bilançosu" demek daha doğru iken, "galât-ı meşhur" olarak "ödemeler dengesi" terimi daha yaygın biçimde kullanılmaktadır.
  • ödenek
    1. Yasama organının bütçe yoluyla yürütme organına verdiği harcama izni. 2.Belirli bir işin yapılabilmesi için ayrılmış para; belirli amaçların gerçekleştirilmesine tahsis edilmiş finansal kaynaklar, tahsisat. 3. Maliyetlerde ve satış fiyatlarında düşüş sağlamak için kamu sektörü veya özel sektörde belirli malların üreticilerine yahut satıcılarına devletçe ödenen para.
  • odip karmaşası
    Oidipus (odip) kompleksi. Freudcu psikanalist teoriye göre, karşı cinsten olan ebeveyne sahip olma ve aynı cinsten olan ebeveyni ortadan kaldırma isteği etrafında yoğunlaşan, büyük ölçüde bilinçdışı düşünce ve duygular. Kavram, adını, ebeveyni olduklarını bilmeden babasını öldürüp annesiyle evlenmiş olduğu söylenen mitoloji kahramanı Oidipus’tan alır. Bu kurama göre, erkek çocuk annesine, kız çocuk da babasına tutkun olup, diğer ebeveynini kendisine rakip olarak görür. Odip karmaşasına saplanmış kişiler, bunu, kendi ebeveynlerine açık benzerliği olan eşler seçerek belli ederler. bkz. karmaşa, aşağılık kompleksi, hadımlık karmaşası.
  • odip kompleksi
  • ödül
    Mükafat. Başarıyı teşvik etmek amacıyla, bir konuda başarı sağlayan veya bir yarışmayı kazanan kişiye verilen ekonomik, sosyal veya sembolik değer taşıyan karşılık.
  • ödünleme
    bkz. telafi.
  • OECD
    Ekonomik işbirliği ve kalkınma teşkilatı. Demokratik yapılara ve piyasa ekonomisine sahip 36 üye ülkede küreselleşmenin fırsatlarından yararlanmak, getirdiği sorunlara çözüm aramak üzere birlikte hareket ettikleri işbirliği örgütü. Üye ülkelerde istihdamın artırılmasına ve istikrarlı iktisadi büyümenin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak, azgelişmiş ülkelerin kalkınmasına yardımcı olmak, dünya ticaretinin karşılıklı gelişmesini sağlamak, dünya ekonomisi ve ülke ekonomilerinin gelişmelerini izleyerek bu konularla ilgili yayınlar yapmak gibi amaçlarla, 1961’de Avrupa İktisadî İşbirliği Örgütü’nün (OEEC) yerine kurulmuş olan, SSCB’nin dağılmasından sonra yeni üyelerin katılımıyla bugünkü 36 üyeye ulaşmış olan OECD’ye üye olan ülkeler şunlardır: ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Kore, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Meksika, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, Şili, Türkiye, Y. Zelanda, Yunanistan.
  • öfke suçu
    Daha çok tanıdık birilerine karşı, çok güçlü duygusal gerekçelerle işlenen ve çoğunlukla da sonradan yoğun pişmanlık duyulan suç.