• nazariye
    bkz. kuram.
  • neden
    Sebep. Bir başka şeye yol açan, bir başka şeyde değişme meydana getiren, onu değiştiren veya dönüştüren. Meydana getiren, ortaya çıkaran, doğuran, yol açan etmen.
  • nedenbilim
    bkz. etioloji.
  • nedensel açıklama
  • nedensellik
    Kozalite. Sebep-sonuç ilişkisi içinde olma. Olaylar, süreçler yahut nesnelerin birbirini gerektiren, birisi olmadan diğeri de meydana gelmeyecek, veya birisinin varlığı diğerinin de varlığını zorunlu olarak gerektirecek şekilde karşılıklı ilişki içinde olmaları durumu. İki değişken arasında nedensel bir ilişki olduğunu söyleyebilmek için üç şartın yerine gelmesi beklenir. Birincisi, değişkenler arasında bir korelasyon ilişkisi olmalıdır. İkincisi, sebep, sonuçtan önce gerçekleşmiş olmalıdır. Üçüncüsü, iki değişken arasında anlamlı ilişkiye yol açan üçüncü bir değişken olmamalıdır. Örn. Bir ilköğretim okulunda öğrencilerin büyük çoğunluğunun ayakkabı numarası ile matematik notları arasında doğru yönlü bir ilişki gözlemlenebilir. Daha büyük ayakkabı giyenlerin matematikten daha yüksek not aldıkları tespit edilmiş olabilir. Bu gözlemden yola çıkılarak, ayakkabı ölçüsü ile matematik zekası arasında bir nedensellik ilişkisinden bahsedilemez. Çünkü buradaki sistematik ilişki başka bir faktörün, örneğin yaşın, etkisiyle oluşabilir. Hem matematik zekanın gelişmesi, hem de çocukların ayak büyüklüğü yaş gelişimiyle ilişkili olabilir. bkz. sahte ilişkisellik.
  • nefret suçu
    Irkçılık ve azınlık düşmanlığı gibi, fiziksel veya ruhsal engellilik, yaş, ırk, etnik köken, din, inanç, cinsel tercih gibi özellikler nedeniyle oluşan önyargı veya düşmanlık yüzünden işlenen suçlar.
  • negatif keşif
  • negatif milliyetçilik
  • negatif özgürlükler
    Dışsal bir baskı olmaksızın bireyin kendi isteği doğrultusunda davranabilmesi. Baskıdan, dışsal zorlamadan, tehditlerden veya engellemelerden azade olma.
  • negatif toplamlı oyun
    Kaybeden ve kazanan tarafların bulunduğu; ancak işlem sonunda toplam kazançların toplam kayıplardan daha az olduğu ilişki tarzı. Örn. savaş. bkz. sıfır toplamlı oyun, pozitif toplamlı oyun.
  • neo-liberalizm
    Yeni-liberalizm. 1980’li yıllarda başta iktisadi ve siyasi alanda olmak üzere bütün alanlarda liberal tezlerin yeni bir formülasyonla üretildiği yaklaşımların genel adı. bkz. liberalizm, anti-liberalizm.
  • neo-marksizm
    Marks ve Lenin’in temel tezlerini korumakla birlikte, felsefe ve sosyal düşüncede Marks sonrası dönemde meydana gelen gelişmelerle Marksist yaklaşımları eklemleyerek yeniden üreten heterojen yaklaşımların genel adı. bkz. Marksizm.
  • neoklasik iktisat
    Liberalizm, serbest ticaret, genel denge gibi konularda klasik iktisat okulunun çizgisini izlemekle birlikte, özellikle mikro çözümlemelere ağırlık veren; subjektif değer teorisi, marjinal değer, marjinal fayda, kâr ve fayda maksimizasyonu kavramlarıyla birey ve firma davranışlarını açıklayan yaklaşım. bkz. klasik iktisat.
  • Neoklasik iktisat okulu
    19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın ilk çeyreği arasındaki dönemde (1870-1930) etkili olan; liberalizm, serbest ticaret, genel denge gibi konularda klasik iktisat okulunun çizgisini izlemekle birlikte, özellikle değer teorisi ve makro-mikro çözümlemeler konusunda klasiklerden daha farklı görüşler savunan iktisatçıların oluşturdukları iktisat okulu. Neoklasikler klasiklerin tersine makro değil, mikro çözümlemelere ağırlık vermiş; klasik emek değer teorisi yerine marjinal değer teorisini geliştirmiş; üretim ve bölüşüm sorununu marjinal değer, marjinal fayda, kâr ve fayda maksimizasyonu gibi kavramlar ekseninde çözmeye çalışmış; nicel-matematiksel teknikleri iktisadi analizlere yoğun biçimde dahil ederek iktisadın, genel geçer doğruları ve kesin sonuçları olan özerk bir bilim dalı haline gelmesine çabalamışlardır.
  • neoklasik işsizlik teorisi
    Klasik işsizlik kuramına benzer biçimde, işsizliği önlemenin yolunun piyasanın işleyişine müdahale edilmemesi olduğunu öne süren, sürtünmesiz piyasalar, tam bilgi ve faktör hareketliliği koşulları altında emek piyasasının da temizlenerek işgücü arz veya talep fazlasını ortadan kaldıracağını savunan kuram.
  • NEP
    Yeni ekonomik politika. 1921-23 yılları arasında Rusya’da uygulanan ekonomik politikaya verilen ad. Ekim 1917 yılında meydana gelen Bolşevik ihtilalinden sonra Sovyet Rusya’da iç savaş başlamış ve savaş komünizmi denilen yeni bir uygulamaya geçilmişti. Bu yeni uygulamada yiyecek ve ulaşımı sağlayacak hayvan ihtiyacını karşılamak için bütün tarım alanlarına ve hayvanlara el konulmuştu. Ürettiğinin tamamını devlete vermeyi reddeden köylülerin ürünlerini imha etmeye başlamaları sonucu toplam üretimin hızlı bir şekilde düşmesi ve siyasal istikrarsızlığın baş göstermesi üzerine, 1921-1923 yılları arasında Lenin, yeni bir uygulama başlatmıştı. Daha güçlü bir sosyalist rejim kurmak amacıyla siyasal ve ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik bu uygulama, geçici olarak da olsa kısmî bir serbest pazar ekonomisinin uygulanmasını, özel mülkiyet ve serbest ticarete izin verilmesini, bu çerçevede köylülere bazı garantilerin sağlanmasını öngörmekteydi. Mao'nun Çin'de 1950'li ve 1960'lı yıllarda köylülerin topraklarına ve ürünlerine el koyması ve "eşitlik" adına beyaz yakalı insanları tarlalarda çalışmaya zorlaması da milyonlarca insanın açlıktan ölümüyle sonuçlanmış, Mao'nun ölümünden hemen sonra Çin bu tür komünist politikaları terk etmiş, adım adım kapitalizme açılmıştır.
  • nepotizm
  • nesil
    bkz. kuşak.
  • nesne
    Obje. İnsan bilincinin dışında bir gerçekliği olduğu kabul edilen, bilgi ve algıya konu olan şey.
  • nesnel
    Objektif. 1. Bireyden yahut bireysel değerlerden bağımsız olan. 2. Herkes tarafından aynı şekilde anlaşılan, kişisel yorumlara imkan tanımayan, kişiden kişiye değişmeyen. bkz. öznel.