• arz-talep kanunu
    Sunum-istem yasası. Diğer faktörler aynı kalmak koşuluyla, fiyatı yükselen malın arzının artıp, talebinin azalması; fiyatı düşen malınsa arzının azalıp, talebinin artması. Başka bir açıdan söylersek, ceteris paribus, arz artarken fiyatın düşmesi, talep artarken fiyatın yükselmesi kuralı. Bir malın belirli bir piyasada fiyat düzeylerindeki çeşitli artışlar karşısında satıcıların satmayı düşündükleri mal miktarını artırmaları; alıcıların da almayı düşündükleri miktarı azaltmaları ilkesi. Bir mal bollaştıkça ucuzlar; kıtlaştıkça pahalanır. Kısaca -istisnalar dışında- fiyat ile arz arasında doğrusal, fiyat ile talep arasında ise ters yönlü ilişki vardır. Dolayısıyla arz eğrisi pozitif (koordinat düzleminde yukarı doğru yükselen), talep eğrisi ise negatif (koordinat düzleminde aşağı doğru giden) eğimlidir.
  • arzu
    Bilinç ya da bilinçdışı kökenli olarak sahip olma, elde etme isteği. bkz. dürtü.
  • asabiyet
    Bir topluluk, cemaat veya toplumun bireyleri arasındaki yardımlaşma ve dayanışmayı sağlayan, direnme ve atılım yapabilmeyi mümkün kılan sosyal bağlılık duygusu. Gerek üretim gerekse sosyal-siyasal ilişkilerde birlikte eylem yapabilmeyi ifade eden asabiyet, kan bağından kaynaklanabileceği gibi; din, dil, kültür yahut gelenek birliğinin bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir. Asabiyet kavramı İbn-i Haldun’un uygarlıkların yükseliş ve çöküşünü izah ederken ileri sürdüğü umran nazariyesinin temeline yerleştirdiği bedeviyet ve hadariyet gibi birkaç temel kavramdan biridir.
  • aşağı mallar
  • aşağılık kompleksi
    Kişinin kendisini başkalarıyla karşılaştırdığında fark ettiği bir eksikliğinin kendine olan güvenini sarsacak derecede kaygılı, belirsiz ve güvensiz tavırlara dönüşmesi. Kendinden üstün olduğu düşünülen kişi, grup ya da özellikler karşısında hissedilen aşağılık duygusu. bkz. odip kompleksi, hadımlık karmaşası, kompleks.
  • aşamalar kuramı
    Her toplumun kalkınma sürecinde tarihsel olarak belirli aşamalardan geçeceğini ve temel özellikleriyle bu aşamaların her toplum için aynı olacağını ileri süren kuram. Söz konusu kalkınma ya da büyüme aşamaları şunlardır: Geleneksel toplum aşaması, hazırlık aşaması, harekete geçme ya da kalkış aşaması, olgunlaşma aşaması ve kitlesel tüketim aşaması. (W.W. Rostow)
  • aşar
    Öşür. Osmanlı Devleti’nde tarımsal gelirlerden ayni olarak ve onda bir (1/10) oranında alınan vergi türü. Merkezin güçlü olduğu dönemlerde Osmanlı maliyesinin temel gelir kaynaklarından birisini oluşturmuş olan aşar, merkezin gücünün zayıfladığı dönemlerde yozlaşarak yerel güçlerin halk üzerinde bir baskı ve sindirme aracı haline dönüşmüş, nihayet Osmanlının dağılmasından kısa bir süre sonra (1925) yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca bkz. şer’i vergiler.
  • Asch deneyi
    Özellikle küçük ölçekli gruplarda, bireyin içinde bulunduğu grubun kanaatiyle çelişmesi halinde doğru olduğunu düşündüğü kendi kanaatinden, damgalanma veya dışlanma kaygısı ile yanlış olduğunu düşünmesine rağmen grup lehine kolayca vazgeçtiğini gösteren ve Solomon E. Asch tarafından yapılan meşhur deney. Söz konusu deney tamamen görsel algı ile ilgilidir ve deneyde, deneklere bir kartta tek bir çizgi gösterilir, sonra yan yana üç çizginin bulunduğu ikinci kartta birinci kartta gösterilen çizginin aynı boyutlardaki çizgiyi belirtmeleri istenir. Yedi kişiden oluşan grubun ilk altısı Asch’nin yardımcılarıdır. Yardımcılar çıplak gözle kolayca fark edilecek aynı uzunluğu bilinçli olarak farklı biçimde işaretlerler. Örneğin birinci kartta yer alan ve A olarak isimlendirdiğimiz çizginin ikinci kartta yan yana dizilmiş B, C, D olarak isimlendirilen üç çizgiden B’ye eşit olduğu çıplak gözle kolayca anlaşılabilir olmasına rağmen, deneye katılan tembihlenmiş kişilerin ısrarla C’yi işaretlediklerini gören deneklerin yaklaşık üçte birinin C’yi işaretlediği gözlenmiştir. Deney sonrası bu kişilere niçin B’yi değil de C’yi işaretledikleri sorulduğunda, C’nin yanlış olduğunu bilmelerine rağmen grubun alay etmesinden veya dışlamasından çekindikleri için bu tercihi yaptıklarını belirtmişlerdir.
  • asgari geçim düzeyi
    En düşük geçim düzeyi. Kişinin kendini yeniden üretebilmesi, işini yapabilmesi ve sağlıklı yaşayabilmesi için zorunlu fiziksel gereksinimlerini ve hayatını insanlık haysiyetine yaraşır biçimde devam ettirebilmesi için zorunlu sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilecek geçim düzeyini sağlayan, en düşük gider miktarı.
  • asgari ücret
    Bir işçinin çalıştırılabileceği en düşük ücreti gösteren ve hükümet kararı ya da toplu sözleşmeyle belirlenen ücret düzeyi.
  • asi bilinç
    Değişimin her zaman mümkün ve gerekli olduğunu savunma hali.
  • asimetrik baskınlık etkisi
    Tuzak etkisi. Tercih edilmesi rasyonel olmayacak başka seçenekler sunularak, kişinin çok seçenek arasından en uygununu seçtiği duygusuyla istenen seçeneğe yönlendirilmesi. Örneğin tüketicinin önünde iki ürün olduğunu düşünelim. Biri 8 GB kapasiteli bir bellek fiyatı 50 TL, diğeri 16 GB kapasiteli bellek ve fiyatı 70 TL. İhtiyaç ve bütçe durumuna göre ürünlerden birinin seçilmesi mümkündür. Fakat satıcının bunların yanına, kalite farkını gösteren herhangi bir belirti olmadığı halde, 8 GB kapasiteli ve fiyatı 80 TL’lik bir üçüncü ürünü koyduğunu düşünelim. Tüketicinin satın alma kararı muhtemelen 16 GB kapasiteli 70 TL'lik seçeneğe yönlendirilmiş olacaktır.
  • asimetrik bilgi
    Bir bilginin, o bilgiye bağlı olarak karar veren taraflar arasında, biri lehine diğerleri aleyhine sonuçlar doğurabilecek biçimde, dengesiz olarak dağılımı. Bir tarafın bildiğini karşı tarafın aynı şekilde bilmemesi. Örn. satılık bir malın iyi ve kötü özellikleri konusunda alıcı ve satıcıların bilgilerinin, veya bir hastalık konusunda doktor ve hastanın bilgilerinin aynı olmaması. Asimetrik bilgi piyasa başarısızlığının nedenlerinden biri olarak kabul edilir.
  • asimetrik süreç
    Geri döndürülmesi mümkün olmayan süreç.
  • asimetrik toplum
    Birey-kurum ilişkisinde simetrinin kaybolduğu ve bireylerin oluşturduğu kurumların, sonuçta birey davranışlarına indirgenerek açıklanamayacak biçimde farklılaştığı toplum.
  • asimilasyon
    1. Güçlü bir toplum veya kültürün daha zayıf toplum ve kültürleri kendi içinde dönüştürerek eritmesi, kendine yamaması. 2. Bir bireyin doğup büyüdüğü toplumun dışında bir toplumla veya azınlık ya da göçmen bir topluluğun başka bir toplulukla geliştirdiği ilişkiler sonucunda kendi özgün kültürel kimliğini yitirmesi ve yeni kültür ortamında eritilmesi.
  • aşiret
    Klan. Anne veya baba yoluyla aynı atadan geldiğine inanan, aynı kültürü paylaşan ve aynı coğrafi alanı kullanan, bu yüzden de aralarında sıkı bir birbirine bağlılık ilişkisi görülen küçük insan topluluğu. bkz. kabile, gens.
  • aşırı genelleme
    1. Yapılan az sayıda gözlem veya eldeki sınırlı veri ile ulaşılması mümkün olmayan genel sonuçlara ulaşma. 2. Bir gözleme dayalı elde edilen sonuçların, o gözlemin temsil etmediği evren için de geçerli sayılması.
  • aşırı istihdam
    1. Tam istihdam sınırına yaklaşılmış bir ekonomide, emre hazır işgücü miktarının, çeşitli üretim kolları arasındaki uyumu sağlayan geçici işsizlik düzeyinin altına düşmesi. Aşırı istihdam, emek arzının emek talebini karşılayamadığı konjonktürlere özgü bir dengesizlik durumu olarak kabul edilir. 2. Siyasi destek, sosyal yardım vb. endişelerle kamuya ait kuruluşlarda rasyonel olmayan biçimde ihtiyacın çok üzerinde çalışan bulundurma.
  • aşırı sömürü
    Marksist iktisat terminolojisinde, işgücü değeri ile söz konusu işgücüne ödenen ücret arasındaki fark, ek sömürü. Buna göre, ilke olarak, ücretin parasal açıdan işgücünün değerine eşit olması gerekirken, işgücünün kendi normal fiyatından daha düşük bir fiyata satın alınması sonucunda işçinin kazancının eksilmesi, dolayısıyla sermayedarın daha büyük artık değer elde etmesi aşırı sömürüyü ortaya çıkarmaktadır.