• kural koyucu yöntembilim
  • kural tanımazlık
    bkz. anarşizm.
  • kuralsız çıkarım
    Yeni bir durum ortaya çıktığında, onun ne olabileceğine ilişkin insan zihninin ürettiği makul açıklamalar. bkz. tümevarım, tümdengelim, çıkarım.
  • kuralsızlık
    bkz. anomi.
  • kuram
    bkz. teori.
  • kuram yüklü
  • kuramsal iktisat
  • kurbansız suçlar
    Yasadışı mal veya hizmetlerin yetişkinler arasında gönüllü mübadelesi sonucu oluşan suçlar. Örn. Uyuşturucu ve silah ticareti.
  • küresel
    Global. Dünya çapında, yerküre boyutunda. Bir ülkeye, devlete veya millete özgü olmaktan çıkan, belirli bir dönemdeki tüm dünyayı etkileyecek özelliğe sahip olan. Örn. İnternet yoluyla dünya ölçeğinde alışveriş yapılabilen küresel pazarlar, insan hakları ve demokrasi gibi dünya ölçeğinde kabul gören küresel değerler. bkz. yerel.
  • küresel aktör
    1. Çoğunlukla bir ülke, kültür, firma veya kâr amacı gütmeyen örgüt niteliğinde olmasına rağmen dünya ölçeğindeki tektipleşmenin öncüsü olan aktör. 2. Dünya çapında etkili olabilen, uluslararası sorunlarda belirleyici siyasi, ekonomik, teknolojik ve askeri güce sahip ülke.
  • küresel güney
    Az gelişmiş ülkelerin çoğunun güney yarımkürede yer alması nedeniyle, görece az gelişmiş ülkelerden oluştuğu düşünülen hayali dünya. bkz. küresel kuzey.
  • küresel kuzey
    Görece gelişmiş ülkelerin çoğunun kuzey yarımkürede yer alması nedeniyle, gelişmiş ülkelerden oluştuğu düşünülen hayali dünya. bkz. küresel güney.
  • küresel mal
    Küresel piyasalar göz önüne alınarak üretilen ve dünyanın her yerinde tüketilen ürünler.
  • küresel sivil toplum
    Devletlerin kurduğu veya desteklediği organizasyonların dışında, uluslararası alanda faaliyet yürüten gönüllü kuruluşların oluşturduğu ilişki ağı.
  • küreselleşme
    Globalleşme. Dünyanın küresel bir köye dönüşme süreci. Modernleşme sürecinin bir evresi olarak 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, özellikle de Sovyet bloğunun dağılmasıyla tek kutuplu bir dünyanın ortaya çıkmasına paralel biçimde, iletişim ve ulaşım teknolojilerinin de hızla yaygınlaşması, ulusal devlet sınırlarının eski dönemlere göre daha az önemli hale gelmesi sonucu, bilim, sanat, hukuk, siyaset, kültür ve iktisadi alanlarda dünyadaki bütün ülkelerin birbirine daha çok bağımlı hale gelmeleri ve ortak değer, yaklaşım ve tavırlar benimsemeye zorlanmaları süreci. bkz. iktisadi küreselleşme, siyasal küreselleşme, finansal küreselleşme, sosyo-kültürel küreselleşme.
  • küresellik
    Bir ülkeye, bir ulusa veya bir kültüre özgü olmanın zıttı anlamında genellik, yaygınlık ve ortaklık özelliği olan.
  • kurgu
    1. Başkalarını yanıltma amacı taşımayan, fakat nasıl gerçekleştiği kesin olarak bilinmeyen ve geçmişte yaşanmış bir olayı aydınlatmaya çalışırken veya kuram geliştirirken gerçek olmadığı bilindiği halde gerçekmiş gibi üretilen zihinsel model. 2. Bir sinema veya tiyatro eserinde çekimlerin veya sahnelerin hangi sırayla, nasıl bir mantıksal silsile içinde sunulacağına ilişkin düzenleme.
  • kürtaj
    Anne karnındaki bir canlı çocuğun cansız olarak dışarı alınması. İstenmeyen bir hamileliğin cerrahi operasyonla sonlandırılması. bkz. cinsiyetçi kürtaj.
  • kurucu meclis
    Yeni kurulan veya anayasası askıya alınan bir devlete yeni bir anayasa hazırlamak yahut devletin ana organlarının görev ve işleyiş biçimleriyle ilgili temel ilkeleri belirlemek amacıyla oluşturulan meclis.
  • kurucu özne
    1. Bilgiyi, toplumu, kurum ve kuralları oluşturan varsayımsal özne. 2. Kendi bilincinden yola çıkarak bilgiyi oluşturan, kendi çıkarlarını düşünerek sözleşme yapan, bu suretle toplumsal alanı oluşturan soyut birey.