TÜRKİYE TUNUS’UN NEYİ OLUR?
Akif Çarkçı –
Tunus, Kuzey Afrika kuşağı ülkeleri arasında bizim için mümtaz bir yere sahiptir. 1574-1881 yılları arasında Osmanlı hâkimiyetinde kalan Tunus Endülüs, Roma, Kartaca gibi medeniyetlerin birikimi üzerinde duran, üç yüz yıldan fazla İslam-Osmanlı medeniyet dünyasının değerli bir parçası olmuş, 75 yıl gibi hem uzun hem de çok kısa sayılabilecek Fransız sömürgesi altında kalmış bir ülkedir. Her şeye rağmen Tunus halkı geleneksel değerlerine bağlı, İslam medeniyetinden henüz tam olarak kopmamış bir sosyolojik yapıya sahiptir. Her ne kadar Arap sekularizmi Tunus’u uzun bir süre etkisi altına almış olsa da Tunus’un Arap-İslam kimliği canlılığını muhafaza etmektedir.
Tunus Zor Zaman Kardeşimizdir
Tunus neden bizim için mümtaz bir yere sahiptir? Üç sebepten bizim için önemlidir. Birincisi İslam ortak şemsiyesi altında birleştiğimiz bir ülkedir. İkincisi, Osmanlı bu bölgeyi uzun süre yönetmiştir, hâlen Kuloğlu ailesinin temsilcileri bu ülkede yaşamaktadır. Üçüncüsü ise Tunus zor zamanlarda yanımızda olmuş, atalarımız da zor günlerde Tunus’un yanında olmuştur. Kuloğlu ailesi, Osmanlı döneminde Tunus’a asker olarak gelen ve daha sonra burada kalan Türklerdir. Hâlen Tunus’ta yaşamakta, ticaretle, ilimle uğraşmaktadırlar. Tunus’ta Türk kökenli olmak bir onur ve şeref unsuru olarak görülmektedir. Zor zaman kardeşliğimiz ise ana hatlarıyla iki olaya dayanmaktadır. Batılı emperyalistler, bilhassa İspanyollar, Tunus topraklarına işgalci olarak geldiklerinde Tunus’un talebi üzerine Osmanlı denizcileri ve askerleri Tunus’ta yaşanması muhtemel bir soykırım ve işgale karşı durmuşlar, böylece Tunus’un sömürgeleştirilmesi 300 yıl kadar geciktirilmiştir. Burada Osmanlı faktörü devreye girmiş, Tunus’un işgalcilerin çizmeleri altında çiğnenmesi geciktirilmiştir. Ne zaman ki Osmanlı zayıflamış, ancak o zaman Fransızlar 1881 yılında Tunus’u işgal etme cüreti göstermiştir. Kader birliği yaptığımız bir başka konu ise Kırım savaşı sırasında 15-20 bin arası Tunuslu asker Osmanlı’ya yardımcı olmak üzere bölgeye gelmiştir. Bu yüzden Türklerle Tunuslu kardeşlerimiz zor zaman kardeşliği yapmışlardır.
1956 Yılından Bu Yana
Tunus-Türkiye ilişkileri yakın dönemde de devam etmiş, Tunus 1956 yılında bağımsızlığına kavuştuktan hemen sonra Türkiye Tunus devletini tanıyan ilk ülke olmuştur. Türkiye-Tunus diplomatik ilişkileri Tunus’un bağımsızlığa kavuştuğu 1956 yılında tesis edilmiş olup, Türkiye 1957 yılından bu yana kesintisiz olarak Tunus’ta Büyükelçi düzeyinde temsil edilmektedir. Tunus Büyükelçiliğimiz 1956 yılında ülkede açılan ilk büyükelçiliklerden biridir. Bilhassa Yasemin Devriminden sonra Türkiye, terörle mücadele ve ekonomik kalkınma alanlarında Tunus’a önemli destekler sağlamıştır. 2012 yılında imzalanan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi anlaşması sonrasında ilişkiler 2013 yılında toplanan Konsey sonrasında daha güçlü bir ivme kazanmıştır. Bu çerçevede 21 anlaşma ve Eylem Planı yanı sıra 24 adet kardeş şehir protokolü imzalanmıştır. Öte yandan Tunus’la imzalanan serbest ticaret anlaşmaları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2017 ve 2019 yıllarında Tunus’a yaptığı resmî ziyaretler, 2024 yılında Türkiye-Tunus Ortaklık ve Yatırım Forumu gibi gelişmeler iki ülke arasındaki ilişkileri pekiştirmiş ve bir üst düzeye taşımıştır.
Eğitim ve Ticaret Diplomasisinin Faydaları
Günümüz dünyasında devletler ya da ülkeler uluslararası düzendeki imajlarını pekiştirmek, ülkelerinin kültürünü, insani, iktisadi, sosyal ve siyasi potansiyelini küresel ve bölgesel planda kendi lehine kazanıma dönüştürecek şekilde bir yumuşak güç unsuru olarak kullanmak durumundadır. Biz buna kısaca kamu diplomasisi adını veriyoruz. Kamu diplomasisinin iki önemli bileşeni ise eğitim-kültür diplomasisi ve ticaret diplomasisidir. Eğitim diplomasisi devletlerin yumuşak güçlerini nüfuz kazanmak, yurt içindeki değerlerini uluslararası plana taşımak, bu planda iyi niyet geliştirerek eğitim faaliyetlerini diplomasi araçlarını kullanmak suretiyle gerçekleştirmesidir. Ticaret diplomasisi ise diplomatik kanallar kullanılmak suretiyle ticari ilişkileri yöneten bir kamu ve özel sektör ağı faaliyeti olarak tanımlanabilir.
Türkiye Tunus’la geliştirdiği ilişkilerde bu iki faaliyet sahasını her alanda sahaya sürmektedir. Bunun daha da geliştirilmesi çok daha etkili sonuçlar doğuracaktır. Mesela Türkiye Tunus arasındaki ticaret hacmi 1,5 milyar dolar civarındadır. Oysaki gerek Türk firmalarının gerekse Tunuslu yatırımcıların daha geniş bir buluşma ağı içinde bir araya gelmesi bu hacmin daha da artırılması için yararlı sonuçlar doğuracaktır. Ayrıca büyükelçilerimizin, konsoloslarımızın ve ticaret ataşelerimizin bu noktada aktif görevler üstlenmeleri, ihtiyaç dâhilinde bir ülkede birden fazla dış temsilcilik açılması ticaret potansiyelinin daha da geliştirilmesi için önem arz etmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre herhangi iki ülke arasındaki üst düzey siyasi temaslar, birden fazla konsolosluk ya da dış temsilcilik açılması ülkeler arasındaki ticaret potansiyelini yüzde altı ile on arasında geliştirdiğini ortaya çıkarmıştır. Tunus-Türkiye ilişkileri baz alındığında iki ülkenin devlet başkanlarının, ticaret bakanlarının sık sık bir araya gelmeleri önem arz etmektedir. Türkiye olarak 2023 yılında Tunus’a 1 milyar 245 milyon dolarlık ihracat yapmışız. İthalatımız ise 304 milyon dolar. Elbette bu rakamlarda bilhassa 2013 yılında temelleri atılan üst düzey stratejik işbirliği çalışmalarının payı büyüktür. Bugün atılacak yeni adımlar yarın bu rakamların çok daha yukarılara çıkarılmasını kolaylaştıracaktır. Eğitim diplomasisi alanında ise geçmişte atılan adımların etkisi yavaş yavaş görülmektedir. TİKA’nın Zeytune Üniversitesine otomasyon konusunda yaptığı yatırım, Maarif Vakfının ülkedeki okul çalışmaları, TÜBİTAK ve üniversitelerimizin Tunus’taki çeşitli üniversitelerle yürüttüğü ortak çalışmalar, işbirliği anlaşmaları kayda değer gelişmelerdir. Öte yandan Türkiye’de 1600 civarında Tunuslu öğrencinin eğitim görüyor olması iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğinin aydınlık olduğunun önemli işaretleridir. Yunus Emre Enstitüsünün Kartaca Üniversitesi ile yürüttüğü Türkçe eğitim programı, 2024 yılında Tunus’ta gerçekleştirilen Türk Üniversiteleri Fuarı, Maarif Vakfının ilk ve ortaokul düzeyinde Tunus’ta okul açması gerçekten de sevindirici gelişmelerdir.
Üniversiteler Aktif Rol Üstlenmeli
Eğitim ve kültür diplomasisi, ülkeler arasındaki iş birliği ve sempatik ilişkilerin geliştirilmesinde gerçekten kilit rol oyuyor. Öğrenci değişim programları, karşılıklı dil okullarının açılması, üniversitelerin imzaladığı iş birliği protokollerinin somut zemine taşınması yararlı sonuçlar doğurmaktadır. Türkiye’deki öğrenciler Tunus’taki üniversitelerde eğitim görebilir, Arapça öğrenebilir; Tunuslu öğrenciler de Türkiye’de Türkçe ve Türk kültürünü öğrenebilir, çeşitli branşlarda eğitim alabilir, lisansüstü çalışmalar yürütebilir. Ayrıca ortak araştırma programları da gerçekleştirilebilir. Geçenlerde, Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde konuşmacı olarak katıldığım Türkiye-Tunus İlişkileri isimli panelde edindiğim tecrübe, üniversitelerimizin bu konuda aktif roller üstlendikleri yönündedir. Tunus Büyükelçimiz Ahmet Misbah Demircan’ın da katıldığı panelde, üniversite rektörü, tarihçi Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’ın Tunus-Türkiye ilişkilerinin tarihi perspektifini ele aldığı konuşma ve Sayın Büyükelçinin iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da ileri seviyeye taşınması için yürütülen çalışmaları anlattığı konuşma gerçekten çok kıymetli bilgilerin paylaşılmasına zemin hazırladı. Büyükelçimiz bilhassa Türk işadamlarıyla sık sık görüşmeler yapıyor ve Tunus’taki ticaret olanakları hakkında sık sık özel sektör temsilcileri ile istişareler gerçekleştiriyor. Henüz yeni atandığında Sayın Büyükelçimiz 400 civarında Türk işadamı ile toplantılar yapmış. Kütahya’da katıldığımız panelin hemen akşamında Kütahyalı işadamlarıyla bir araya gelen Sayın Büyükelçimiz işadamlarını oradaki yatırım fırsatlarını yerinde incelemeleri gayesine matuf olarak Tunus’a davet ettiler. Tunus’tan Türkiye’ye gelmiş ve Türkiye’de çeşitli kurumlarda çalışan Tunuslu arkadaşlarımızla yaptığımız istişareler sonucunda şunu anladık ki Türkiye Tunus’la çok daha yakın ilişkiler kurmalıdır. Hâli hazırda 200 civarında işadamımızın Tunus’ta yatırımları var. Bunun küçük bir kısmını (24 kadarı) sanayici kesim oluşturuyor. Diğer yandan Düzce, Dumlupınar gibi üniversiteler başta olmak üzere pek çok üniversitenin Tunus’taki üniversitelerle ilişkileri var. Bunlar gerçekten sevindirici gelişmeler.
Türkiye’de Çalışan Tunus Vatandaşları Gönüllü Elçi Olarak Çalışıyorlar
Yine Anadolu Ajansı, TRT gibi kurumlarda çalışan Tunuslu arkadaşlarımızın ülkelerine döndüklerinde birer Türkiye gönüllüsü olarak misyon üstlenmeleri Türkiye adına onur verici hadiselerdir. DEİK gibi kurumların ise işadamlarımızı organize ederek Tunus ve Türkiye arasındaki ticaret köprülerinin daha sağlam temeller üzerine kurulması için yürüteceği çalışmalar büyük önem arz ediyor. Mesela Kütahya’da seramik sektöründe faaliyet gösteren bir firma temsilcisi ile yaptığımız özel sohbette, kendilerinin dış ticaret kanalları konusunda desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade ettiler. DEİK gibi, MÜSİAD gibi, İl Sanayi ve Ticaret Odaları gibi kurum ve kuruluşların bu noktada daha etkin olması gerekir. KOBİ düzeyindeki işletmelerin bu desteğe ihtiyacı var.
“Türkiye’nin Afrika’da ne işi var” sorusunu soran bazı insanlar var. Kendilerine şunu iyice anlatmak lâzım. Fransa Afrika’daki nüfuzunu kaybetmemeye çalışıyor. Çin, İsrail ve Rusya Afrika’da rekabet hâlinde. Bu rekabete Türkiye de dâhil oldu. Mesela aynı soruyu neden Çin’e, Rusya’ya, İsrail’e sormuyorsunuz? İsrail’in Afrika’da ne işi var demeye neden cesaret gösteremiyorsunuz? Türkiye’ye olan güveniniz mi eksik, yoksa Fransa, Çin, İsrail karşısında kompleks sahibi misiniz? Geleceğin dünyasında Afrika stratejik bir rekabet alanı olarak ortaya çıkacak. Neden Türkiye bu sahada top koşturmasın. Üstelik bu ülkelerle ortak tarihî, dinî, kültürel geçmişimiz varken. Bizler bu ülkelerle emperyalist emellerle ilişki kurmuyoruz. Karşılıklı kazanç esasına dayalı ilişkiler gerçekleştiriyoruz. En zor zamanlarda birbirinin yanında olmuş bu iki ülke neden daha fazla işbirliği ve dostluk geliştirmesin? Ortada buna mâni hiçbir durum yoktur.
Akif Çarkçı
1977 yılında Ordu’da doğdu. Doktora çalışmasını Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler bölümünde tamamladı. Özel sektörde otomotiv, eğitim, yayıncılık ve danışmanlık gibi alanlarda çalıştı. Kamu sektöründe ise belediye, bakanlık ve üniversite gibi kurumlarda danışmanlık ve yöneticilik yaptı. 2023 yılında Siyaset Bilimi temel alanında doçent oldu. Çarkçı, Türkiye Yazarlar Birliği üyesi olup yayınlanmış 12 kitabı vardır. Düzce Üniversitesi Akçakoca Bey Siyasal Bilgiler Fakültesinde akademik çalışmalarına devam etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.