ÇEVRİMİÇİ DÜĞÜN DAVETİYELERİ NELERİ AKLA GETİRİYOR? MAHREMİYET VE BÜYÜK VERİ

Ömer Demir –

Yaz mevsimindeyiz ve neredeyse hepimiz her hafta bir tanıdıktan düğün davetiyesi alıyoruz. Ne kadar çok davet alırsak o kadar geniş bir ilişki ağımız var demektir. Ağın genişliği davetiye organizasyonunu birçok nedenle zorlaştırıyor. Eksiksiz bir davetli listesi oluşturmak işin zor ama ilk aşaması. Sonrası daha da zor. Bu davetin uygun bir araçla ilgili herkese ulaştırılması büyük mesai gerektiriyor. Sosyal medya hesaplarından duyurmak yetmez. Davete icabet edilmesini ne kadar arzu ettiğiniz davet usulünüzde saklı. Randevu alıp yüz yüze görüşüp bir acı kahve içtikten sonra “mutlaka bekliyorum” diyerek davetiye bırakmak ile telefon ederek daveti iletip davetiyeyi arkadan göndermek veya sadece WhatsApp’tan davetiyenin fotoğrafını ulaştırmanın aynı şiddette davetler olmadığı açık. Davetli sayısı arttıkça her bir davet türünün külfeti artıyor.

Son zamanlarda düğün davet işlemlerinin külfetini hafifletmek için bir aracı organizasyondan destek alındığını görüyoruz. Düğün sahipleri davet edecekleri kişilerin isim ve telefon bilgilerini bir organizasyon firmasına veriyor, onlar da davetli listesinde adı ve telefonu bulunanların katılım durumlarını ya çevrimiçi bir yazılım ile ya da bizzat telefon ederek teyit ediyorlar. Böylece düğün organizasyonlarında düğün sahiplerinin işleri epeyce kolaylaşmış oluyor. Özellikle davetli sayısının kabarık olduğu düğünlerde sırf bu teyit işlemleri bile günler alan bir ve bu yeni modelinin davetli sayısı yüksek düğünlerde büyük kolaylık sağladığı gayet açık.

Başlıkta mahremiyet ve büyük veri kavramlarını kullandığımıza göre konumuz, günümüzün etkin düğün organizasyonu sistemlerinin tanıtımı olmasa gerek. Dostlarımdan bana gelen bu organizasyon davetleri, bende önce saf akademik amaçlı araştırma konusu olabilecek bir fikir uyandırdı. Yazı fikri bu süreçte doğdu. Bu düğün davet listeleri, büyük ölçüde kişilerin fiili sosyal ağ yapılarını ortaya koyuyor. Kimin kiminle ne düzeyde yakın bir ilişki içinde olduğunu gösteriyor. Bireylerin sosyal sermaye durumlarını resmetmesi bakımından en uygun göstergelerden birinin bu düğün davetlileri ve katılanlar listesi olduğunu söyleyebiliriz. Bireylerin aile yapıları, akrabalık ilişkileri, farklı toplum kesimleriyle olan irtibatları ve bunların yoğunluğu konusunda bu davetli listeleri doğrudan bilgi veren bir veri kaynağı. Ayrıca davetlilerin katılım durumu, eğer yemekli ise oturma düzeninde kimlerin kimlerle oturtulduğu veya katılmayanların mazeretleri ve mümkünse takı veya hediyelerin kimlerden geldiği bilgisi, bireyin ilişki ağının seyrini gözlemek için güzel bir veri bankası oluşturuyor. Hele ki dijital ortamlara aktarılması bu bilgilere kolayca ulaşılmasını ve analiz edilmesini sağlıyor.

Bu vesileyle her katıldığım düğünde fark ettiğim bir ayrıntının çok dikkatimi çektiğini belirtmeliyim. Çok yakın akraba, veya okul arkadaşlarının düğünlerinde bile katılımcıların yüzde 5’den fazlasını tanıdığınız düğün sayısının çok az olması. Bu bize her birimizin gerçek hayatta dağınık biçimde bulunan tanıdık ağının ne kadar farklı olduğunu gösterir. Çok yakın bir arkadaşınızın düğününde, davetlilerin çok azını tanıyor olmanız, aslında tanıdığınız kişilerin ilişki ağı konusunda da çok az şey bildiğinizi gösterir. Düğün davetlileri arasında akraba, arkadaş, arkadaşı, hemşeri, meslektaş, inanç grubu, sosyal ve siyasi çevre gibi birçok boyut olduğunu düşündüğümüzde, sadece bir boyutun (örneğin arkadaşlığı veya akrabalığın) geniş ilişki ağı içinde çok az bir yer tuttuğu ortaya çıkar. Çünkü sizi oraya getiren düğün sahibinin bağlantılarından sadece biridir ve bu her bir düğünde bu çok farklı ilişki boyutlarının değişik oranlarda yer aldığı yatay kesiti oluşur. Kimisinde siyasi aktörler daha çok yer alır, kimisinde çevreleri, kimisinde de akrabalar. Ama her liste, düğün sahipleri odaklı, birçoğunun birbirlerini tanımadığı ve sadece düğün sahiplerinden birinin veya her ikisinin de tanıdığı bir toplumsal alt ilişki ağına işaret eder. Bu listelerin sahip olduğu örüntü önemli bir araştırma evreni ortaya çıkarır. Bu, işin akademik yönü ki bu yazıda asıl dikkat çekmek istediğimiz konu o değil.

Davetli Listesinin Amaç Dışı Kullanımı

Kısaca, kimin kiminle ne tür bir ilişki ağı kurduğunu ortaya koymak için düğün davetli listesi ve bu listenin ne kadarının katılım sağladığı önemli bir bilgi kaynağıdır.

Bu konunun niçin bir yazı konusu olduğuna henüz gelmedik.

İnsanların reel ilişki ağını ortaya koymak için önemli bir veri kaynağı olarak görülebilecek düğün davetli listelerinin özel şirketlerin elinde, hiç umulmadık biçimde hatta katılımcıların rızası dışında kullanılabilecek önemli bir veri kaynağı olduğuna dikkat çekmek asıl amacım. Yazının amacı bu duruma birkaç yönden işaret etmek. Ayrıca düğün organizasyonu yapan firmaların elindeki bu isim soy isim ve telefon numarası ve bir kısmının unvanları bulunan davetli listeleri yanında, oturma düzeni (kimlerin hangi masalarda birlikte oturtulduğu da önemli bir ilişki göstergesidir) ile çoğu zaman katılım teyit amaçlı davetlilerle yapılan (istenirse kaydedilebilecek) telefon ses kayıtları da diğer potansiyel veri grubunu oluşturuyor. Soru şu: Bu veriler düğüne iştirak edenlerin katılım ve oturma düzenini ayarlama dışında başka amaçlarla kullanıldığında ne olur? Soruyu şöyle de sorabiliriz: İşimizi kolaylaştırmak için düğünümüze davet etmeye değer bulduğumuz bütün tanıdıkların isim ve telefon listesini para kazanma amaçlı bu düğünün organizasyonunu yapan bir firmaya verdiğimizde, sadece işimizi kolaylaştırmış olmuyor, birilerinin kolay kolay arayıp da bulamayacağı bir veri bankası oluşturmalarına da sebep olmuyor muyuz?

Burada birkaç sorun alanı var:

İlki kişisel verilerin izinsiz bir şekilde özel bir şirket/kişi ile paylaşılmasıyla ilgili. Şöyle ki, düğün sahibinin, tüm tanıdıklarının isim ve telefon bilgilerini, o kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak rızalarını almadan üçüncü kişilerin (şirketin) eline vermesi doğru mudur? Bu telefon numaraları, düğün sahibinin ilişki ağını göstermenin ötesinde birilerinin telefon numaralarının ortalıkta dolaşmasına yol açmaz mı? Kendisinden başka hiç kimseye vermese, sırf firma kendisi kullansa bile bu bir risk oluşturmaz mı? Düğün sahibinin böyle bir veri paylaşım hakkı olabilir mi? Yani benim telefon numaramı potansiyel dostlarımın telefon numaraları ile birlikte benim rızam olmadan bir firmaya vermeye düğün sahibinin hakkı var mıdır? “Bu numaradan beni arayabilirsin” diye verilen bir telefon numarasının ilgisiz kişilerin eline geçmesi hiç kimsenin isteyeceği bir şey değildir.

İkincisi söz konusu şirketlerin/kişilerin bu veriyi nasıl muhafaza ettikleri konusu. Belli sayıda farklı sosyal çevrelere ve eğilimlere sahip kişilerin davetli listelerini, organizasyon firması dışında üçüncü kişiler elde etmek isterse, bunu engelleyecek bir tedbir alınıyor mu? Yani verilen isim ve telefon listesinin sadece düğün sahibinin organizasyon ihtiyacını karşılamak için kullanıldığının, bunun dışında bir amaçla hiçbir surette kullanılmadığının güvencesi var mıdır?

Toplumdaki ilişki ağlarını takip eden tercih mimarı, siyasi analist ya da istihbarat elemanı olsam, bu listelere ilgi göstereceğimi düşündüğüme göre bu işleri yapanların bu davetli listelerine ilgi göstereceğini de kolayca söyleyebilirim. Seçimlerde bir bankanın müşterilerine telefonlarından bir siyasi harekete dair duyuru mesajı geldiğine dair dedikodular, bu konunun sadece düğün organizasyonu yapan firmalar için değil, her işlemin başında insanı bıktıran veri koruma stratejileri ile ilgili uzun aydınlatma açıklamaları yapan kurumsal firmalarda da gündeme gelebileceğini gösterdi. Başta farklı toplum kesimlerine ulaşmak isteyen sivil toplum kuruluşları olmak üzere kişilerin iletişim hatlarına ilgi duyan herkes için bu veriler çok rağbet görür. Özellikle yabancı istihbarat örgütleri bu listelerden ne güzel ilişki ağı örüntüleri çıkarırlar. Sadece rızaya dayalı paylaşımlar akla gelmesin, suç örgütleri de bu listeler içinden birkaç kişinin telefon numarası için harekete geçebilir, bu bilgilere ulaşabilenlere önemli miktarlarda ödeme yapma yanında tehdit ve zor da kullanabilirler. Yani bu tür bilgilerin sağlandığı ortamlarda yapısal tedbirler almak, bilgilerin paylaşımını oralarda çalışanların dürüstlüğüne olan güvene terk etmemek gerekir.

Son olarak da akraba, , komşu vb. ilişkilerinin özellikle dijital ortamlarda dolandırıcılık için kullanılması hiç de yabana atılamayacak bir durumdur. Sosyal medyada ve akıllı telefonlarda ya da oyun uygulamalarında bu ilişkiler dolandırıcılar için pekâlâ hedef kişilerde “güven tesis etme” amacıyla kullanılabilir. Bunun sayısız örneklerine basın yayın kuruluşlarında sıklıkla karşılaşılmıyor mu?

Sonuç: Düğün vesilesi ile birçoğunun birbirini tanımadığı ama her birini sadece düğün sahibinin tanıdığı isim ve telefon numarası listelerini içeren ilişki ağı, sadece akademik amaçlı çalışma yapacak kişilerin değil, kimlerin kimlerle ne düzeyde ilişki kurduğunu merak eden ve bunda çıkarı (reklam, istihbarat, dolandırıcılık vs.) olan herkesin ilgisini çeker. Bu sebeple davetli listeleri bir toplumdaki bireyler arası ilişki örüntülerini ortaya çıkarmada çok önemli olmanın yanında kişisel verilerin, o verilerin sahiplerinin rızası olmadan üçüncü kişilerle paylaşılması gibi ciddi bir sorun barındırıyor. Bu durum hem kati yasal düzenleme konusu yapılmalı hem de düğün sahipleri ile firmalar arasında özel sözleşme ile amaç dışı kullanım durumunda ciddi yaptırımlara bağlanmalıdır. Ayrıca bu listelerde fiilen tanınırlığı azaltacak isim soy isim veya telefon numaralarının bazı hanelerini karartma, sistemden veri kopyalamanın şifre veya izne bağlı olması gibi teknik tedbirler üzerinde de durulmalıdır. Yoksa bu listelerden elde edilen bilgilerin nasıl kötüye kullanıldığı örneklerini yaşadığımızda tedbir için çok geç kalmış olabiliriz. Hatta buradan bilgi edinildiğini hiçbir zaman öğrenme imkânı bile olmayabilir. Dijital dünyanın imkânlarını kullanırken, bu tür risklerini de zamanında görüp tedbir almak güzel bir etkin devlet refleksi olarak takdire şayandır.

Ömer Demir
+ diğer makaleler

ODTÜ Kamu Yönetimi Bölümünden 1988’de lisans ve 1990’da yüksek lisans derecesi aldı. 1993 yılında Anadolu Üniversitesinde İktisat alanında doktorasını tamamladı, 1996’da doçent 2009’da profesör oldu. Üniversite dışında TÜİK, YÖK ve ÖSYM’de yönetici olarak çalıştı, TÜBİTAK bilim kurulunda görev yaptı. Halen Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde öğretim üyesi. İktisat metodolojisi ile iktisadın kurumsal yapılarla ilişkileri konusunda çalışmalar yapıyor.