GEÇMİŞTEN BİR SEÇİM SONUCU TAHMİNİ ANISI
Beşir Atalay –
Türkiye yeni bir büyük seçim arifesinde. İnşallah sonuç ülkemiz ve toplumumuz için hayırlı olur.
Yoğun şekilde seçim kampanyaları devam ederken, bir yandan da çok sayıda araştırma şirketi kamuoyu yoklamaları yapıyor, sonuçlarını yayınlıyor. Son dönemlerde ülkemizde araştırma kuruluşları ve seçmen nabzını tutmaya çalışan araştırmalar seçimlerin önemli bir unsuru haline gelmiştir. Hem siyasi aktörler kendi durumlarını öğrenmek isterler, böylece kampanyalarına yön verirler, hem de seçim dönemi bu kuruluşların ciddi bir piyasası oluşur. Hatta, seçimlere yakın dönemlere mahsus yeni bazı araştırma şirketlerinin isimlerini duyarsınız. Özellikle, 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi, seçim araştırmalarının daha da yoğunlaştığını görüyoruz.
Hem zamanında böyle bir kuruluşun yöneticiliğini yapan, hem daha sonra siyaset içinde seçim kampanyası stratejileri yürüten birisi olarak bu ortamı yakından izliyor, seçim kampanyalarının ruhunu okumaya çalışıyorum, kampanyaların kalitesini değerlendiriyorum, kamuoyuna yansıyan veya bana ulaşan araştırma sonuçlarını gözden geçiriyorum. Şu ana kadar bana ulaşan yedi kuruluşun Cumhurbaşkanlığı Seçimi için son tahminlerine bakıyorum. Birisi tek başına, ikisi bir benzerlik, diğer dördü ise başka bir benzerlik gösteriyor. Tabii bunlar bu araştırma kuruluşlarının 2023 karneleri olacak.
Bu vesile ile uzak geçmişten bir anı ile de bu atmosfere katılmak istedim.
Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi ANAR’ı 1998 yılında, Ankara’da bir düşünce kuruluşu olarak kurmuştuk. 28 Şubat sürecinin hasarları içinde, fakat yine dipdiri bir ruhla, dostlarımızla sorunlarımızı düşünmek, gelecek için çalışmalar yapmak üzere böyle bir platformu oluşturmuştuk. 28 Şubat döneminde Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğünden alındıktan sonra, böyle bir düşünce kuruluşunun koordinatörlüğünü yürütüyordum. İşin başında geniş bir istişare heyeti oluşturduk, profesyonel bir çalışma planı ile işe başladık. Gerçekten, ANAR kısa sürede Ankara’da etkili bir düşünce platformu haline geldi. Başkentin sosyal, siyasal ve düşünce hayatında önemli bir merkez oldu. Akademik kesimin büyük ilgisi oldu, önemli analizler ve çalışmalar yapıldı. Siyasetin içindeki arkadaşlarımızın da ilgisinini çeken bir merkez haline geldi, yapılan çalışmalardan herkes değişik ölçüde yararlandı. Bu bağlamda ANAR’ın, 28 Şubat süreci sonrası oluşan atmosferin geçiş döneminde Ankara’da, en önemli düşünce üssü görevini gördüğü söylenebilir. Araştırmaların bir kısmı kamuoyuna açıklanır bir kısmı da sadece ilgililere sunulacak biçimde hizmete özel yapılırdı. Yurt içi yanısıra yabancı misyon temsilcileri de, bizden randevu alarak görüşmeye gelir, ürettiğimiz analizlerden faydalanmak isterlerdi.
ANAR’da bir çok toplumsal araştırma planladık. Kamuoyu yoklamalarımızda, alan araştırmalarımızda makro bakışları öne aldık; güncel konular yanında toplumsal değerler boyutunu önemsedik, her araştırmamızda değerler sisteminin bir boyutunu gündeme aldık, değerler sistemindeki değişimleri inceledik. 28 Şubat darbe sürecinin en önemli ayağı görevini gören medya araştırmaları ile medyayı irdeledik. Parlamento tarihimizde ilk defa, TBMM Başkanlığından izin alarak parlamento araştırması yaptık, siyaset sistemimizi irdeledik. O dönem milletvekillerinin katılımı ile yürütülen araştırmamızın sonuçlarını, yine o dönem çok etkili bir platform olan, Mehmet Ali Birand’ın 32. Gün programında iki hafta peş peşe, Ulus’taki eski tarihi Meclis binasında, TBMM’deki bütün siyasi partilerin grup başkan vekillerinin katılımı ile tartıştık. Programda araştırmanın sonuçlarını, kritik verileri anlattım, M. Ali Birand sorular yöneltti, siyasi parti temsilcileri tartıştılar.
İstişare heyetimizle bir toplantımızda aylık bir “Türkiye Gündemi” araştırması gündeme geldi, üzerinde konuştuk ve kabul gördü. 1998 yılının sonbaharında aylık “Türkiye Gündemi” araştırması yapmaya başladık. Türkiye’nin gündeminde hangi konular öne çıkıyorsa o konularda toplumun görüşünü almayı, toplumun nabzını tutmayı hedefledik. Ayrıca, her aylık gündem araştırmamıza bir ana konuyu dahil ettik. Tabii olarak, birçok yan konu mahiyetinde siyasi tutum ve tercihleri de bu araştırmalarda konu edindik. Sadece siyasi tutumlar değil, sosyal değişme analizleri açısından durulan yer, konum, düşünce, inanç, ideoloji gibi daha derinlikli tespitleri de hedefledik.
Türkiye’de ilk defa yapılan aylık gündem araştırması büyük ilgi gördü. Düzenli takip edenler nezdinde araştırma sonuçlarımıza büyük bir güven oluştu. Biz de o güveni korumak ve sürdürmek için çok büyük hassasiyet ve dikkat gösterdik. Bu araştırmalar üzerine kurduğumuz toplumsal analizlerimiz dikkat çekti. Değerler, ideoloji, siyasi tutum gibi unsurlar açısından araştırma sonuçlarına siyaset kesiminin ilgisi çok arttı. Siyasi partilerin genel başkanları düzenli olarak araştırmalarımızı talep eder oldular, büyük güven duydular.
Araştırmalarımızı, birlikte plânladığımız ve titizlikle uyguladığımızı geniş bir genç akademisyen ekibimiz vardı. Araştırmaları daha önce Kırıkkale Üniversitesinde birlikte çalıştığımız, sosyal bilim dallarındaki öğretim elemanları ile birlikte yürütüyorduk. Ömer Demir, Metin Toprak, Ömer Çaha, İbrahim Dalmış ve Ertan Aydın bu arkadaşlarımızdandır. Özer Sencar ve Murat Karan ilk başta ANAR’ın idari işlerinde görev aldılar ve daha sonra kendi araştırma kuruluşlarını kurarak sektörde söz sahibi oldular. Bu bağlamda ANAR yeni bir alan olarak, bir çok genç arkadaşımızın bu konularda yetişmesi ve tecrübe kazanmasına da vesile olmuştur. Ben siyasi hayata geçtikten sonra, bu arkadaşlarımız bu alanda yeni kuruluşlar kurmuşlardır. Şu anda faaliyette olan ve yolu ANAR’dan geçmiş kişilerin yürüttüğü bir çok araştırma kuruluşu mevcuttur.
Türkiye’de siyasi tercih araştırmaları genelde seçim dönemlerinde yapılır, bu dönemlerde bazen yeni araştırma kuruluşları ortaya çıkar, spekülasyonların yapıldığı da olur, çok tartışmalı bir ortam oluşur. Seçim bitikten sonra da bu araştırma kuruluşlarının verileri çok tartışılmıştır. ANAR olarak biz ilk defa, seçim döneminden de önce siyasi tutumları aylık “Türkiye Gündemi” ile izlediğimiz için, gelişme ve değişme trendini de çok iyi takip ediyorduk. Bizim araştırmalarımızda ana gayemiz ve hedefimiz siyasi tercihleri izlemek değildi, daha geniş toplumsal konulara bakıyorduk, ancak seçim dönemi yaklaştıkça siyaset gündeminin öne çıkması da doğaldı.
Nakletmek istediğim anıma gelince; bu 2002 yılı 3 Kasım Genel Seçimleri öncesine aittir. Türkiye yine önemli bir seçim arefesinde idi ve ANAR olarak biz de seçim dönemini daha dikkatli şekilde çalışıyorduk. Araştırmalarımızın periyodunu haftalığa çevirdik, ki genelde seçim dönemi böyle olur, seçmen tutumunu öğrenmek ve ölçmek için çok hassas yöntemler uyguluyorduk. Ben o seçimde yakın dostlarımızın talebi ile ilk defa siyasete adım attım, AK Partiden Ankara 2. Bölgeden milletvekili adayı oldum. Hem seçim kampanyasına katkı veriyor, Partimizin Seçim Beyannamesi çalışmasını yürütüyorduk, hem de araştırma çalışmalarımıza devam ediyorduk.
Türkiye’de ismi duyulan veya bilinen fazla araştırma kuruluşu da yoktu; Tarhan Beylerin KONDA kuruluşu ve Selim Beylerin PİAR kuruluşu vardı, onlarla da irtibatlarımız oluyordu. Genel olarak araştırmalarımızda o dönemde koalisyon ortağı olan DSP, ANAP ve MHP’nin yüzde on barajını geçemeyeceği, muhalefette olan Sadet Partisinin de barajı geçemeyeceği, yine muhalefette olan DYP ve Genç Partinin de barajın sınırlarında olduğunu tespit ediyorduk. Yani, Meclis iki partili olacak şekilde öngörülüyordu: AK Parti ve CHP.
31 Ekim 2002, Perşembe günü son alan araştırmamızın sonuçları çıktı, önümüze geldi, Ömer Demir ve İbrahim Dalmış’la üçümüz son değerlendirmeleri yaptık. Son araştırma ve son değerlendirmeler araştırma kuruluşları ve araştırmacılar için çok önemlidir, bir anlamda aynı zamanda seçim dönemi karneleridir. Biz de bütün metodolojik hassasiyetimizle ve özenimizle, seçim sonuçlarına en yakın tahminleri yapmak istiyoruz. Son araştırmamızın sonuçları da yukarıda ifade ettiğimiz tabloyu gösteriyordu. Yani, DSP, MHP, ANAP, Sadet ve Genç Parti barajı geçemiyor, DYP tam sınırda, yüzde 9-10 civarında, AK Parti ve CHP Meclise giriyor görünüyordu.
AK Parti ve CHP’nin oy oranlarına gelince; önümüzdeki bu seçim döneminin son araştırmasında AK Parti: yüzde 34.0, CHP: yüzde 22.0 olarak çıkıyordu. Bunlar üzerinden ve son periyodik araştırmaların sonuçlarına da bakarak nihai bir tahmin yapmak gerekiyordu. Biz CHP’yi yüzde 22 olarak koruduk, fakat AK Partinin son tahminini, diğer araştırmaların sonuçlarını ve rüzgarı da değerlendirerek yüzde 34.4 olarak tahmin ettik ve bu sonuçları ANAR’ın 3 Kasım 2002 Genel Seçim sonuçları tahminleri olarak ilan ettik, ilgililere gönderdik.
Bilindiği gibi; 3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinin sonuçları; AK Parti %34.2, CHP: %19.9, DYP:%9.5 olarak sonuçlandı, DYP küçük farkla ve diğer partiler değişik oranlarda oylarla barajın altında kaldılar, iki partili bir Meclis oluştu. ANAR sonuçları en yakın takip ve tahmin eden araştırma kuruluşu oldu. Biz, sadece CHP’yi biraz farklı tahmin etmiş olduk. Bizimkine en yakın tahminleri de KONDA yapmıştı.
Biz, Partimizin tek başına iktidar oluşunun yanında, kendi çalışmalarımız ve yaptığımız işi ne kadar iyi yaptığımızın sevincini de yaşamıştık. Şu an tahmin yayınlayan firmalarımızın da bu sevinci yaşamalarını dilerim.
Beşir Atalay
1947 Keskin doğumlu. 1970 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Burslu okuduğu İçişleri Bakanlığında bir süre görev yaptı. 1972 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinde Sosyoloji Asistanı olarak akademik hayata başladı. 1976 yılında doktorasını tamamladı. 1983 yılında doçent, 1992 yılında profesör oldu.
Erzurum Atatürk Üniversitesinde Öğretim Üyeliği, ABD Michigan Üniversitesinde Ziyaretçi Öğretim Üyeliği, DPT’de Sosyal Planlama Başkanlığında Daire Başkanlığı, Marmara Üniversitesinde Öğretim Üyeliği görevlerini yürüttü. Kırıkkale Üniversitesi Kurucu Rektörü, Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR) koordinatörü olarak çalıştı. Çeşitli kitap, makale ve tebliğleri yayımlandı.
22, 23, 24 ve 26. dönemlerde milletvekili seçildi. 58 ve 59. hükûmetlerde Devlet Bakanlığı, 60. Hükûmette İçişleri Bakanlığı, 61. Hükûmette Başbakan Yardımcılığı yaptı. TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı görevini de yürütmüş olan Prof. Dr. Beşir Atalay Ankara Sosyal Bilimler Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanıdır.