EKONOMİ, ÖZGÜRLÜK VE İSLAM DÜNYASI: İSLAM ÖZGÜRLÜK AĞI GİRİŞİMİ (INL)
– Mustafa ACAR
Aslında Türkiye’de kurulmuş olmasına rağmen Türkiye’de pek tanınmayan bir ağ ILN. “Istanbul Network for Liberty” (İstanbul Özgürlük Ağı) adıyla 2011 yılında, dini, ekonomik ve siyasi özgürlük gibi evrensel değerlerin İslam ile uyumlu olduğunu göstermek amacıyla araştırmacıları, akademisyenleri ve aydınları bir araya getirmek için, bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu bir grup aydın, akademisyen ve aktivist tarafından kuruldu. Daha sonra adında bir tadilat yaptı ve Islam & Liberty Network (İslam ve Özgürlük Ağı) adını aldı. Başlıca hedefleri, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı, halkının çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde özgürlük düşüncesinin içselleştirilmesi, barış ve refah yolunda temel hak ve özgürlüklerin tesisi ile dini, iktisadi ve siyasi özgürlüklerin yaygınlaştırılması. Bu amaçla her yıl bazıları düzenli aralıklarla olmak üzere çeşitli bilimsel ve kültürel etkinlikler düzenliyor, kitaplar ve makaleler yayımlıyor. Bugüne kadar Fas, Pakistan, Malezya, Türkiye ve Endonezya’da 8 uluslararası konferans; İran ve Tunus’ta 2 Yaz Çalıştayı düzenledi. Yine ILN “Islamic Foundations of a Free Society” (Özgür Toplumun İslami Temelleri), “Democratic Transition in the Muslim World” (Müslüman Dünyada Demokratik Geçiş Süreci), “Building an Islamic Case for Open Markets: History, Theory & Practice” (Açık Piyasalar İçin İslami Bir Temel İnşası: Tarih, Teori ve Pratik), ve “An Islamic Case for Religious Freedom” (Dini Özgürlüğün İslami Temeli) olmak üzere dört önemli eser yayımlamış, 10 webinar ve 26 podcast yayımlamış durumda.[1]
Kurulduğundan bu yana her yıl nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde düzenli etkinlikler çerçevesinde ILN’in 2022’deki durağı Türkiye, Türkiye’de ise bir kültürler mozaiği olan Mardin oldu. 9. Uluslararası İslam ve Özgürlük Konferansının ana teması “Çoğulculuk, Demokrasi ve Müslüman Çoğunluklu Ülkelerde Ekonomik Gelişme” idi. Türkiye’nin yanı sıra Pakistan, Bangladeş, Afganistan, Malezya, Endonezya, Fas, Tunus, Nijerya, Bosna-Hersek, İngiltere ve ABD gibi ülkelerden çok sayıda akademisyen, araştırmacı ve sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcisinin katılımıyla, Mardin Artuklu Üniversitesinin ev sahipliğinde güzel bir akademik-kültürel etkinlik gerçekleştirildi. Katılımcılar hep birlikte üç gün boyunca hem çeşitli boyutlarıyla İslam dünyasında özgürlüklerin durumunu konuştular hem de bir tarih ve kültür mozaiği olarak Türkiye’nin en ilginç, en kozmopolit ve en örnek şehirlerinden biri olan Mardin’i gezme, görme fırsatı buldular.
Aslında aylar önce başladığım, ama araya giren başka işler nedeniyle sürekli ertelemek zorunda kaldığım, nihayet Ramazan ayının sunduğu hafiften yavaşlama, geriye yaslanıp şöyle bir soluk alma ortamında nihayet yeniden dönüp tamamlayabildiğim bu yazıda önce konferansta sunulan bildirilerden, daha özelde ekonomik ve siyasi özgürlükler açısından İslam dünyasının durumundan ve Türkiye’nin 1980 sonrası dönemde serbest piyasa deneyiminden söz edecek, daha sonra Mardin’e geleceğim.
Katılımcılar ve Bildirilerin Oluşturduğu Çok Renkli Mozaik
Yukarıda da belirtildiği gibi, ILN çok uluslu ve çok kültürlü bir uluslararası girişim: Hem kurucuları hem de organize ettiği faaliyetlere katkıda bulunanlar çok renkli bir mozaik oluşturuyor. Esas amacı halkının çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde, yani İslam dünyasında özgürlük fikriyatını yaymak, ekonomik ve siyasi özgürlükler ile temel insani değerlerin İslam ile uyumlu olduğunu göstermek. Bununla birlikte, faaliyetlerine katkı veren insanlar sadece Müslüman ülkelerden gelmiyor; başta İngiltere ve ABD olmak üzere batılı ülkelerden araştırmacılar, aydınlar ve kurumlar da ILN’in etkinliklerine çeşitli düzeylerde katkı veriyorlar. Nitekim Mardin’de yapılan “Çoğulculuk, Demokrasi ve Müslüman Çoğunluklu Ülkelerde Ekonomik Gelişme” ana temalı konferansta Türkiye, Pakistan, Endonezya, Bosna-Hersek, Fas gibi halkı Müslüman olan ülkelerin yanı sıra İngiltere ve ABD’den de katılımcılar bildiri sundular. İki gün boyunca toplam 13 bildirinin sunulduğu konferansta çeşitli ülkelerden katılımcılarca sunulan bazı bildirilerin başlıkları şöyleydi: Barış İnşasında Orta Düzey Liderlerin Rolü; Ekonomik İlerlemenin Durması, Ulus-Devletin Çözülmesi; Sekülarizm ve Fundamentalizm: Güneydoğu Nijerya’da Şeriat Uygulanması İhtimalinin İncelenmesi; Gerileyen Liberal Demokrasi; Çekişen İslamcılık Hegemonyaları: Bağlamsal Modernizmden Reaksiyoner Modernizme; İki Özgürlük Hikâyesi: İslami ve Modernist Özgürlük Perspektiflerinin Karşılaştırmalı Analizi; İİT Ülkeleri: Özgürlük ve Yönetişim Raporu; Mültecilere Yönelik İslami Etik: Müslüman Çoğunluklu Ülkelerin Tepkileri; Ekonomik Özgürlük ile Makroekonomik Performans İlişkisinde Kültürlerarası Farklılıkların Ilımlılaştırıcı Etkisi; Demokratik Değerler Sorunu: Anayasal Sekülarizm ve Hintli Müslüman Kadınların ‘Haysiyeti’.[2]
Ekonomik ve Siyasi Özgürlükler Açısından İslam Dünyasının İç Açıcı Olmayan Karnesi
Dünyada son yıllarda ülkelerin ekonomik ve siyasi bakımdan ne kadar özgür olup olmadıklarını karşılaştırmalı olarak gösteren endeksler geliştirilmiş durumdadır. Ekonomik özgürlük endekslerinden biri Heritage Vakfı tarafından hazırlanan Ekonomik Özgürlük Endeksi (IEF), biri Fraser Enstitüsü tarafından hazırlanan Dünya Ekonomik Özgürlük Endeksi (EFW)’dir. Bunlar mülkiyet hakları, hukuk devleti, devletin büyüklüğü, vergi yükü, işgücü piyasalarının esnekliği, sağlam para, serbest ticaret gibi ölçülebilir objektif göstergeler üzerinden ekonomik özgürlük düzeyi hesaplamaktadır. Siyasi haklar ve sivil özgürlükler açısından ülkeleri kıyaslayan yaygın bir endeks ise Freedom House [Hürriyet Evi ] tarafından hazırlanan Dünyada Özgürlük endeksidir.
Bu endekslere bakıldığında, İslam dünyasının ekonomik ve siyasi özgürlük açısından durumunun hiç de iç açıcı olmadığı gözlenmektedir. Nitekim IEF 2023’e göre ekonomik özgürlük düzeyi bakımından ilk beş sırayı Singapur, İsviçre, Yeni Zelanda, Estonya ve Lüksemburg’un aldığı, İslam ülkeleri içinde en iyi durumda olan BAE’nin 24. sırada olduğu, bu ülkeyi 36. sıra ile Katar, 42. sıra ile Malezya, 48. sıra ile Brunei Darusselam ve 49. sıra ile Arnavutluk’un izlediği görülmektedir.[3] Bir diğer ekonomik özgürlük endeksi olan EFW de benzer sonuçlara yer vermekte olup, ilk onda halkı Müslüman olan hiçbir ülke sıralamada yer almamakta, ilk 50’ye sadece iki ülke girebilmektedir. Her iki endeks açısından da son sıralar büyük oranda halkı Müslüman olan ülkeler tarafından işgal edilmektedir.
Siyasi özgürlükler açısından da durum pek farklı değildir. Rehman ve Askari (2010) ile Kanbir ve Dikkaya (2021) gibi Müslüman araştırmacıların çalışmaları da benzer sonuçlara, yani İslami değerlerin ekonomik ve siyasi düzlemlerde hayata geçirilmesi bakımından halkı Müslüman olan ülkelerin gayri-Müslim Batılı ülkelerin epey gerisinde kaldığına işaret etmektedir. Bazılarımız bu endekslerden rahatsız olsa da, bunların esasen “Batılı araçlarla Müslüman ülkeleri dövmeyi” ima ettiğini söyleseler de, acı gerçek budur. Zira bu sonuçlar kimsenin “işkembe-i kübradan” uydurduğu sonuçlar değildir; objektif, ölçülebilir kriterlere göre, eleştiriye ve –bilimselliğin temel kriteri bağlamında ünlü filozof Popper’ın belirttiği anlamda- “yanlışlanabilme”ye açık bilimsel yöntemlerle yapılmış hesaplardır. Yöntemi beğenmezseniz daha iyisini önerebilirsiniz; verileri beğenmezseniz daha doğru veriler sunabilirsiniz; ama bunları yapmadan oturduğunuz yerden “bu sonuçlar benim işime yaramıyor, bizim mahalleyi kötülüyor, o halde kabul etmiyorum” diyerek hiçbir sorunu halledemezsiniz. İngilizce konuşulan dünyada son derece hikmetli bir söz vardır: If you don’t like it, help fix it! (Beğenmiyorsan, düzeltmeye yardım etsene!) Maalesef halkı Müslüman ülkelerin çoğunda, hele bütün kötülüklerin faturasını dış mihraklara yüklemeyi marifet sayan İslamcı aydınlar tarafından çoğu zaman yapılan şey ise “hiçbir şey üretmemek, üretilen hiçbir şeyi de beğenmemek” olup, bu tavrın bir çözüm sunmadığı gayet açıktır. Batılı araçlarla Müslüman mahalleyi dövmek elbette ki kabul edilebilir bir tutum değildir; ancak çaresi “küstüm, oynamıyorum” şeklinde özetlenebilecek bir sırt dönme tavrı da değil, Batılı araçlardan daha rafine, daha objektif, daha şeffaf, daha bilimsel araçlar ve yöntemler geliştirip durumu analiz etmektir. Bunu yapabilmek ise akla, bilime, eleştirel düşünceye, özgürlüklere, yeniliklere açık olmayı, insanların hayatını kolaylaştırıp yaşam kalitesini yükseltecek araçlar sunabilmeyi gerektirir. Son beş yüz yılda bu açıdan Müslüman dünyanın katkısı ile Batının katkısı kıyaslanınca acı gerçek ortaya çıkmaktadır. Bilimde, teknolojide, ekonomik üretim ve yenilik yapma kapasitesinde, bunların sonucu olarak da siyasi ve askerî güç dengelerinde içinde bulunduğumuz durum tesadüf de değildir; sadece emperyalizm ve sömürü eksenli komplo teorileriyle de izah edilemez. Bunun İslam dünyasına uzun zamandır egemen olan içe kapanmacı, özgürlük karşıtı, piyasa karşıtı, baskıcı, tek tipçi, kaderci zihniyetle yakından ilişkisi vardır. İslam dünyasında “Ehl-i Hadis”in temsil ettiği nakilci-lafızcı-kaderci zihniyetin karşısında “Ehl-i Rey”in temsil ettiği akılcı-yorumcu-özgür iradeci zihniyeti ihya etmek, içselleştirmek ve hayata geçirmek, içinde bulunduğumuz durumu değiştirmenin, silkinmenin, ayağa kalkmanın ve insanlığa daha iyi alternatifler sunmanın en hayati önemdeki anahtarıdır.
[1] ILN’in amaçları, gerçekleştirdiği faaliyetler ve yayımladığı eserler konusunda daha fazla bilgi için bkz. https://islamandlibertynetwork.org/
[2] Bildirilerin tamamına şu adresten erişilebilir: https://islamandlibertynetwork.org/9th-conference-papers/
[3] Index of Economic Freedom, https://www.heritage.org/index/ranking
Mustafa Acar
1986 yılında ODTÜ İktisat Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını ABD Purdue Üniversitesi’nde tamamladı (2000). İktisadi gelişme ve uluslararası iktisat alanında 2004’te doçent, 2009’da profesör oldu. Kırıkkale üniversitesi (2000-2011) ve Aksaray üniversitesinde çalıştı (2011-2015). 2015 yılından bu yana Konya N. Erbakan üniversitesi iktisat bölümünde görev yapmakta olan Prof. Acar’ın akademik ilgi alanları arasında genel denge analizi, bölgesel iktisadi bütünleşmeler, AB, tarım ve tarımsal politikalar, ekonomik özgürlükler, küreselleşme ve serbest piyasa ekonomisi bulunmaktadır. Yayımlanmış 22 telif, 18 çeviri kitabı, 65 kitap bölümü ve uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.