UKRAYNA KRİZİ VE OLASI DURUMLAR

Ömer Akpınar –

Her şey Paris’in güzellik elmasını Athena veya Hera’ya değil de Afrodit’e vermesiyle başladı. Bebeklikte bir ayı tarafından emzirilen ve çoban olarak yaşayan Paris, Afrodit’in dünyanın en güzel kadını Helen’in aşkını vadetmesine kanmıştı. Paris Sparta Kralı Menelaos’un karısı Helen’i kaçırdı ve Sparta ile Troya (bugünkü Çanakkale) arasında geçen Homeros’un anlattığı meşhur Truva Savaşının başlamasına sebep oldu.

Menelaos, abisi olan Miken Kralı Agamemnon’a gitti. Ondan yardım istedi. Bunun üzerine Agamemnon Troya üzerine yürümeye karar verdi ve ordusunu topladı. Ancak gemilerini denizde sürükleyecek rüzgâr bir türlü çıkmıyordu. Kâhinlere başvuran Agamemnon kızı Prenses İfigeneya’nın kurban edilmesi gerektiğini öğrendi. Dahası Odesa da aynı fikirdeydi. Çünkü Agamemnon bir av sırasında tanrıça Artemis’in (Diana) kutsal bir geyiğini öldürmüştü ve Artemis buna çok gücenmişti. Karşılığında güzeller güzeli İfigeneya’nın kanı akmalıydı.

Agamemnon İfigeneya’yı Afrodit’in oğlu Aşil’le evlendirme bahanesiyle evden çıkardı ve bir ormana götürdü. O esnada bir geyik geldi. Geyik Artemis’in hediyesiydi ve Artemis kurban edilmesi için geyiği Agamemnon’a vererek İfigeneya’nın canını kurtardı. İfigeneya’yı Kırım’ın Karadeniz sahili Tauri bölgesine götürdü. O günden bu güne İfigeneya Karadeniz’in hırçın dalgalarını kullanarak Artemis’e insan kurban eder. Dinyeper nehrinin Karadeniz’e aktığı yerin arkasında ise Aşil’in huzur içinde yaşadığı büyük bir ada vardır. Aşil’in adasının hemen batısında Odesa yirmi yılını verdiği sürgününü yaşamaktadır. Troya Savaşında bedel ödemiş Aşil bugünkü Donbas bölgesinde cennette, kurban olmaktan kurtulmuş ancak sürekli insanları kurban eden İfigeneya Kırım’da hapiste ve nihayetinde tüm bu hikâyenin en önemli kahramanlarından biri olan Odesa ise sürgünde bin bir türlü çile içindedir.

Antik Yunan’ın gerçeküstü dünyasında, Olimpos dağından başka bir gerçeküstü coğrafya daha vardı. O coğrafya bugünkü Ukrayna’dır. Çünkü Kırım’ın hemen kıyısındaki dağlar, Don, Dinyeper ve Dinyester ırmaklarının denize döküldüğü yerlerdeki geniş havzaların büyüleyici halleri Antik Yunan için akıl almazdı. Bu dağ ve ırmakların arkasında apayrı, ancak tanrılar ve ölümsüzlerin yaşayabildiği bir coğrafya olmalıydı. Böylece hikâyenin sonunda Odessa, Aşil ve İfigeneya Ukrayna’da buluştular. Onların Ukrayna’da buluşmalarına sebep olan kişi ise ayıların emzirdiği Paris’ti (ayı Rusların mitolojik hayvanıdır. Türklerin Bozkurtu gibi). Odesa Odesa’da, Aşil Donbas’ta ve İfigeneya Kırım’da. Odesa Dinyester, Aşil Dinyeper ve İfigeneya Don ırmaklarını anlatır oldu.

Bugün bu coğrafya, yani Ukrayna, hâlâ anlaşılması zor bir yerdir. Ukrayna her zaman şu üç şeyi aynı anda bünyesinde barındırır: Aşil’in cenneti, güzeller güzeli İfigeneya’nın infazları ve Odesa’nın sürgün hâli. Rusya’nın yüz bini aşkın askerle Ukrayna sınırına dayandığı haberleri ve uydu görüntüleri basına sızdığından beri tüm dünya bu bölgeye dikkat kesildi.[1] Hâlbuki insanlık ilk metinlerde dahi bu bölgeye dikkat kesilmişti. 2021’in son günlerinde Ukrayna’nın dünyanın en kritik coğrafyası olduğu nihayet anlaşıldı. Homeros sustu, şimdi seçilmiş krallar konuşuyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali Mümkün mü?

Bu sorunun cevabı evettir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi mümkündür. Ancak bunu yapabilir mi, tartışmak gerekir. Çünkü Rusya emperyal duygularını temel amaç olarak görmüyor. Konjonktürel yaklaşıyor. Ancak Rus dış politikası matruşka politikasıdır.

Matruşka iç içe geçmiş ahşap bebekler içerir. Rus dış politikası da matruşka gibi iç içe geçmiş stratejik planlar içerir. Konjonktürel bir siyasi veya askerî manevra pekâlâ Çar döneminde kalma, yüzyılları aşkın bir stratejinin kapısını açabilir. Bu durumda Rusya o stratejiyi uygulamaktan çekinmez.

2014 yılındaki olaylar Rusya’ya Kırım’ı hediye etti. Esasında Kırım Rusya için çok hayatidir. Kerç Boğazı ve Avaz Denizi tamamen Rusya’nın kontrolündedir. Olaylar hemen Donbas’a sıçradı. Rusya daha derinlerde olan diğer stratejiyi gördü: Ruslara yakın halkları bünyesine katmak. Bu katış klasik manada toprak işgali içermez. Buna gerek de yoktur. Donbas’ta yeni iki devlet inşa edip bu devletlerin koruyuculuğunu yapmak yetti. Donbas’ta olan budur. Luhanks ve Donetks Halk Cumhuriyetleri yaklaşık 4 milyon nüfus ve 16 bin kilometrekare topraklarıyla Rusya coğrafyasıdır (Kırım 26 bin kilometrekare toprak ve 2 milyon nüfus). Bu cumhuriyetler bankacılık, eğitim, diplomatik vs. hiçbir işlemleri Batı tarafından tanınmadığı için tüm işlemlerini Rusya’nın resmî kurumları üzerinden yapmaktadırlar. Bu model yeni bir model değildir. Abhazya, Transdinyester, Güney Osetya gibi yerlerde Rusya açısından başarılı biçimde uygulanmıştır.

Russia Today (RT News) yazarı Scott Ritter[2] Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ABD’nin ve NATO’nun hayali olduğunu söylüyor. Putin’in kırmızıçizgisi olan Ukrayna’nın NATO merkezi olması veya NATO ile Ukrayna üzerinden komşu olma durumu kontrollü krizin sebebidir diyor. Dr. Ivan Timofeev[3] ise Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dedikoduları sözde Rus hedefleriyle şekillendirilmektedir iddiasında bulunuyor. Batı Rusya’nın Minsk sürecini baltalamak, NATO’yu sınırlarından uzak tutmak, bölgeyi yeniden dizayn etmek amacında olduğunu iddia ediyor. Rusya’nın askerî müdahalede bulunduğu yerlerde farklı durumlar yarattığını, Gürcistan, Kırım ve Suriye örnekleriyle hatırlatıyor. Fakat Ukrayna işgalinin ekonomik, stratejik ve yükselen Ukrayna milliyetçiliği sebebiyle Rusya için gerekli olmadığını iddia ediyor.

Rus basınında yazılan makaleler ekseriyetle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ihtimalini hayal ürünü olduğunu anlatan bilgilerle doludur. Ancak herkes biliyor ki bu ihtimal hiç gerçek dışı değil. Yukarıdaki haritada turkuaz renkteki yerler düzlük steptir. Donbas ise turkuaz rengin doğu ucudur. Alt kısımda yer alan Kırım zaten Rusya kontrolündedir. Dolayısıyla Timofeev’in Kiev merkezli (Kiev ormanlık alan olan yeşil bölgededir) işgal planı, gerçek işgal hareketini gözlerden kaçırıyor. Eğer Rusya müdahale ederse askerî hareket güzergâhı yukarı doğuya doğru değil, sağa yani batıya doğru olacaktır. Birinci senaryo Timofeev teorisi olsun. Biz ise ikinci senaryoyu düşünüyoruz. Daha sınırlı askerî hareketle daha büyük kazanımlar elde etmek Rusya’nın başka senaryolarının olduğunu bizlere hatırlatması gerekir.

Rusya’nın önemli stratejik hedeflerinden biri de akarsuları kontrol etmektir. Olası askerî harekette bu ihtimali gözden uzak tutmamak gerekir. Donbas bölgesinde Don nehrinin bir kolu olan Donets nehri gibi pek çok nehir vardır. Donbas su bakımından zengin bir bölgedir. Ancak Kırım, içme suyu dâhil büyük su sorunu yaşamaktadır.

Kaynakça: http://euromaidanpress.com/

Yukarıda soldaki resimde Kırım’ın Dinyeper nehrinden çekilen su kanalı verilmiştir. Harita incelendiğinde Kırım’da Rusya’nın Dinyeper nehrine hâkim olmadığı görülür. Armiansk ile Tavriysk arası Ukrayna kontrolündedir ve Ukrayna Kırım’a su vermeyi kesmiştir. Yeşil bölgeler sulama ile tarım yapılan yerlerdir. Hem içme hem de tarımda kullanmak için Kırım Dinyeper nehrine muhtaçtır. Moskova’nın batısından doğup Belarus’u geçtikten sonra Ukrayna’yı ikiye ayıran Dinyeper nehrinden (sağdaki resim) Rusya hiçbir surette faydalanamamaktadır. Dolayısıyla bir askerî operasyonun veya savaşın öncelikli hedefi Dinyeper nehrini tamamen veya kısmen kontrol etmek olacaktır.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre[4] Rusya topraklarının (17 milyon kilometrekare) %13’ünde tarım yapılmaktadır. Ancak bunun %2’si, yani tüm toprakların 44 bin kilometrekaresinde sulu tarım yapılmaktadır. Yani Rusya’da 44 milyon dekar sulak arazi vardır. Kuzey kuşakta olan Rusya için bu çok az bir alandır. 150 milyona yakın nüfus için yeterli değildir. Örneğin bu sayı Türkiye’de 85 milyon dekardır. Akdeniz iklimine daha yakın, verimli Dinyeper havzası Rusya için gıda kaynağı açısından da önemlidir. Şüphesiz herhangi bir ekonomik birim Rusya için önemlidir ancak burada dikkat çekilmek istenilen şey Dinyeper ırmağının başlı başına bir hedef olduğudur. Düz bozkır ve steplerin dünyasında coğrafyaya ve zihinlere ırmaklar şekil vermektedir.

Dinyeper Stratejisinin Olası Etkileri

Eğer Rusya ister başkent Kiev’i hedefe kayan birinci senaryoyu ister Donbas hattında Dinyeper ve Kırım güvenlikli ikinci senaryoyu uygulamak için askerî operasyon yapsın, bölgede çok önemli siyasi olayları başlatmış olacaktır.

Kaynak: commons.wikimedia.org

Yukarıdaki harita incelendiğinde Moldova ile Ukrayna arasında koyu yeşil bir bölge görülecektir. Bu bölge Transdinyester’dir ve bu bölge 14 üncü Rus Ordusuna bağlı birliklerce korunmaktadır. Sağda en uçtaki pembe bölge olan Donbas’ın Luhanks bölgesi ile Transdinyester arasına düz bir çizgi çizilebilir. Dr. Timofeev’in iddia ettiği gibi Dinyeper’in doğusu boyuna Belarus’a kadarki coğrafyayı içine alan değil Transdinyester, Bug nehri ve Dinyeper nehri ile Don nehrini bir birbirine bağlayacak olan başka bir Güney Ukrayna ortaya çıkabilir. Bu durumda Moldova’nın güneyinde kalan ve büyük oranda etnik olarak Ukraynalı olmayan halklar da bu yeni devlete katılacaklarından, bugünkü Ukrayna’nın Karadeniz’le bağı tamamen koparılabilir. Yani Tuna’dan Don nehrine kadar uzanan yeni bir Güney Ukrayna yaratılabilir. Başka bir ifade ile Romanya bir sabah Rusya’ya komşu olarak uyanabilir.

Bu senaryonun Dinyeper kıyılarında kalması halinde bile çok büyük sonuçları olur. Herhangi bir askerî hareket etnik hareketleri su yüzüne çıkaracaktır. Moldova’da Transdinyester, Bulgarlar ve Gagavuzlar; Romanya’da Macarlar; Sırbistan’da Rumenler ve Arnavutlar vs. Doğu Avrupa ve Balkanlar’da yeni bir iç savaşlar silsilesini başlatabilir. NATO’nun ve AB’nin müdahil olacağı bu tür senaryolarda hiçbir devlet kayıtsız kalamayacaktır.

Sonuç

Ukrayna-Rusya krizi, üzerinde çok ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken bir krizdir. Üst okumalardan ziyade daha yerel ve aktörlerin zihin yapılarını anlama çabasına girmek gerekir. Akademide teorik çerçeve yakalama çabasındayken bazen sahadaki gerçeklikten kopulduğu oluyor. Yukarıda teorik çerçeveden ziyade çatışmanın birkaç sebep ve senaryoları tartışılmıştır.

“Afganistan’dan Ukrayna’ya Bakmak” (https://www.sosyalbilimlervakfi.org/tr/2021/10/afganistandan-ukraynaya-bakmak/) yazımızda Rusya’nın gözünü korkutan bir gücün olmadığı ve küresel sisteme yeni devlet yapılarını dayatabileceği iddia edilmişti. Burada Rusya’nın potansiyel davranış şekli açıklanmaya çalışıldı. Bu senaryolar ihtimal dışı değildir. Her ne kadar Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov kendi topraklarında egemen ülke olarak istediği yerde askerî manevra yapabileceklerini söylese de Ukrayna’ya birkaç yüz kilometre ötede yüz binden fazla askerî birlik yığmanın bundan öte bir anlamı olmalı.

Tarihin kayıtlara geçmiş ilk savaşında bile kendine yer bulmuş Ukrayna bugün de dünyanın gündeminde. Aşil’in cenneti, Odesa’nın sürgün ve acılı hayatı, İfigeneya’nın kurban ettiği insanlar. Sebep ise bir ayının sütü ile büyümüş Paris. Bu coğrafyanın kaderi hiç değişmeyecek gibi. Doğanın tanrılar eliyle şekillendiği dönemden, hikmetin varlığına varılan döneme; hikmet döneminden seküler döneme. Bugün seküler dünyada devlet başkanları insanların kaderlerini ellerinde tutuyorlar. Devlet başkanlarını ise vatandaş kimlikli insanlar kaderimi çiz diye seçiyorlar. Her biri kendi halkları tarafından itina ile seçilmiş bu devlet başkanları strateji, millî gurur, millî menfaat vs. adına Tanrılar adına işlenen cinayetlerden kat be kat daha fazla cinayet işliyorlar. Ukrayna’daki satrançta, olan yine halklara olacak. Belki de burada çağımızın en önemli filozoflarından rahmetli Sezai Karakoç’u anmak gerekir. Onun dediği gibi:

Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz

…………………..

Hükümdarın hükümdar olmak için halka yalvardığı

Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim

Bunu bana öğretmediniz

(Sezai Karakoç, Hızırla Kırk Saat, 2)


[1] https://www.nbcnews.com/news/world/russian-troops-mass-ukraines-border-west-worries-isnt-last-time-rcna7203, (05.11.2021).

[2] https://www.rt.com/op-ed/542214-russia-invade-ukraine-nato/

[3] https://russiancouncil.ru/en/analytics-and-comments/analytics/war-between-russia-and-ukraine-a-basic-scenario/

[4] https://ticaret.gov.tr/

Ömer Akpınar
+ diğer makaleler

Dr. Ömer Akpınar, Erzurum Atatürk Üniversitesi Matematik Öğretmenliği ve Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi lisans mezunudur. Türkiye Ortadoğu ve Amme İdaresi Enstitüsü’nde (TODAİE)  yüksek lisansını yapmıştır. Doktorasını İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlamıştır. 2004 yılında İstanbul’da öğretmenliğe başlamış ve İstanbul’un değişik okullarında öğretmenlik, idarecilik ve okul müdürlüğü yapmıştır. Halen Moldova Gagavuzya’da Süleyman Demirel Moldova-Türk Lisesi’nde çalışmaktadır. Moldova üzerine akademik çalışmalar yapmaktadır.